Geçenlerde bir arkadaşım anlatıyor. Onunda bir arkadaşı varmış ve bankanın müşteri hizmetlerinde görevli. Bankanın müşteri hizmetlerinde görevli bu genç, telefonla vatandaşları arayarak görüşmeler filan yapıyor. Vatandaşlarımızın çoğunluğu bankada çalışan bu gence dolandırıcı muamelesi yapıp suratına kapatıyormuş.
Başladım gülmeye.
Şimdi bizim köşe yazarımız Sevcan Baykal çok tatlı bir hanımefendi. Uzun yıllar İstanbul’da ve yurt dışında yaşaması nedeniyle üzerine yapışmış bir Avrupai havası vardır. Yolda görseniz, İngiltere Kraliyet ailesinin bir üyesi filan zannedersiniz. Asalet, kibarlık, protokol, konuşurken muhteşem bir İstanbul Türkçesiyle ağdalı ve nezaketli konuşma.
Geçtiğimiz günlerde bunun sosyal medya hesabı çalındı. Bunun adına dünyanın dört bir yanındaki tanıdıklarına mesajlar gidiyor “Yardıma ihtiyacım var” diye. Herkes yardım için seferber oluyor. Kimisi kredi kartının numarasını, kimisi hesaba para atmalar filan. Amerika, İngiltere, Almanya, Tunus, Meksika, Bosna aklınıza gelebilecek her yerden arkadaşları para yağdırıyor ama Sevcan hanıma değil, onun dolandırıcısına.
Gecenin bir vakti haberi oluyor. Müdahale etmeye filan çalışıyor ama nafile. Kendisi bile sosyal medya hesabına giremediği için telefonla ulaşabildiği kişilere ulaşıyor.
Şimdi bizim milletimiz maalesef böyle. Sevcan Baykal’ın ölse bile sosyal medya hesaplarından yardım istemeyeceği çoğunluğun aklına gelmiyor. Bazılarına “Hediye çeki dağıtıyorum” diyor. Tanıyanların hiç birisinin aklına “Ya Sevcan hanım gibi bir kadın böyle hediye çekiyle filan uğraşmaz” demiyor. Kredi kartının şifrelerini veren verene.
Bizim milletimiz böyle maalesef. Gerçek bankacıya inanmaz, dolandırıcı muamelesi yapıp suratına kapatır. Olmadı telefon numarasını alıp, savcılığa suç duyurusunda bulunur. Ancak sahtekar dolandırcının söylediği iki kelimeye atlıyorlar.
Gerçi “Dolandırıcının sermayesi dilidir” derler.
Neyse günün esprisi benden geldi. “Ne var ki bunda. Sevinmelisin. Çünkü hiç para göndermeyip, dolandırıcına seni rezil etmemişler.” Dedim. Bunun üzerine gece boyunca uykusuz ve perişan kalan Sevcan Hanım epey güldü.