Ankara’dan misafirim geldi. Çok mutluyum. Bazı insanlar kendi mesleklerinden insanlarla daha samimidir. Benimde kendi meslektaşlarımdan birkaç tanesi hariç, çok samimi olduğum birileri yoktur. Benim “Dostum-kardeşim” diyebildiğim iki insan vardır. Birisi öğretmen, diğeri emekli. Her ikisi de meslek dışından.
Bunun nedeni bizim meslek başkalarının meslekleri gibi değildir. Diğer meslektaşlarda insanların bir dayanışma duyguları vardır, birbirleriyle mesafeli de olsa bir iletişim, bilgi paylaşımı filan vardır. Bizim haber atlama ve atlatma diye bir handikapımız var. Patronlar, büro şefleri eskiden muhabirleri at yarışı, horoz dövüşü gibi birbirleriyle yarıştırırlardı.
Bizim kuşaktan bahsedeyim size. Sırtımızda büro şefi veya istihbarat şefi elinde kamçı bizler ise at gözlükleri takmış yarış atları kendi kulvarlarımızda ha bire haber yapalım diye koşturuyorduk. Tüm yarışları kazan, bir başka yarışta azıcık kondisyonun düşsün sırtındaki istihbarat şefi veya büro şefi elindeki “İşten atma” kamçısıyla eziyet ederdi.
Bu nedenle yan kulvarda koşan arkadaşımızın ayağına çelmek takıp, ipi hep göğüslemek istediğimizden veya onların bana çelme takıp aynı duygularla yaşadığımızdan bizim dönemimizde dostluğa pek zamanımız kalmadı.
Öğretmen ve emekli olan arkadaşımla uzun yıllarımız geçmiş. Geçen bu yıllar içinde artık birbirimizi görmesek bile telefonda hangimizin nesi varsa, morali bozuksa, keyfi yerindeyse ses tonundan bile anlayabiliyoruz. Başkalarının arasında gözlerimiz ile anlaşabiliyor, vücut dilimizle konuşabiliyoruz.
Biz bu üçlü olarak tüm tatillerimizi birlikte yaparız. Ve en acılı günlerimizi de beraber geçirdik. Size şu kadarını anlatabilirim. Benim annem öldü biliyorsunuz. Buradaki arkadaşım bir anne gibi baktı bana. Sonra onun işi olduğunda diğer arkadaşım rapor alıp, Ankara’dan gelip bana baktı. Nöbetleşe başımda durdular. Ben bu arkadaşlarıma kurban olurum.
Her gün omuz omuza çalıştığım arkadaşlarım. Sizleri de çok seviyorum ama profesyonel iş dünyasında kusura bakmayın, benim canımın yandığı kadar, sizin kini de ben yaktım. Hepiniz hakkınızı helal edin.