Önceki gün Kumluca’daydım. Hortum felaketinin yaşandığı bu bölgeyi ziyaret eden Ebru Türel’le birlikteydim. Geçtiğimiz günlerde soğuk algınlığı geçiren Ebru Türel, hastalıktan yeni kalkmasına rağmen her hafta yaptığı yardıma muhtaç, çaresiz insanlara yardım için yine yollardaydı.
Sabah kahvaltısı bile yapmadan yollara düşen ve akşama kadar tek tek evleri dolaşarak insanların sorunlarını dinleyen, onlara çareler bulmaya çalışan, zaman zaman kendi tanıdıklarını, arkadaşlarını arayarak devreye sokup, çözümler üretmeye çalışan bu kadının enerjisine hayran olmamak elde değil. Benim pes ettiğim, “Artık bir bardak çay bari içelim, tost yiyelim” diye sızlandığım anlarda, o herkese ulaşmaya çalışıyordu.
Bunu kendisine söylediğimde, “Evlenmeden önce İstanbul’da bir danışmanlık firmasında çalışıyordum. Herkes mesai bitince evine giderdi, ben ise ofiste bir fazla çalışırdım. Sonunda bana “Git artık kızım evine” diyorlardı. Bu tempom hiç değişmedi. Evde bile hiçbir şey yapmadan 5 dakika duramam ben. Mutlaka bir şeyler yapmam lazım. Pratik olmayan, mıymıntı, ağır, yavaş insanlara da tahammülüm hiç yoktur. Ben enerjimi çalışmaktan alıyorum. Çalışırken acayip motive olurum ve enerji dolu olurum. Eğer ben çalışmazsam, hayat damarım kesilmiş gibi olurum” dedi.
Bana kalırsa Ebru Türel tam bir işkolik kadın. Zaten işkolik filan olmasa, kurduğu küçücük firmasını gecesine gündüzüne katarak bu günlere getirebilir miydi? Kendisiyle aynı iş kolunda çalışan bir çok işadamlarını biliyorum çoğu işi yürütemeyip iflas ettiler. Bizim iflas eden bazı işadamlarımızın genel bir huyları var. Şirketleri az biraz yol alınca hemen zevke-sefaya geçiyorlar. İşe geç gelmeler, akşam kendilerine özel proğramlar hazırlamalar, hesapsız para harcamaları filan onların sonlarını getiriyor. Ancak Ebru Türel hem protokol görevlerini yerine getiriyor, hem kendi şirketinde gece-gündüz çalışıyor, hem annelik yapmaya çalışıyor hem de belediyenin sosyal sorumluluk projelerinde görev alıyor.
Herkes, “Oooh ne rahat. Belediye başkanın hanımı” diyor ya. Valla yanılıyorsunuz arkadaşlar O tempoya ben en fazla iki gün dayanırım. 3. Gün kesin pert olmuş halde yatarım galiba,
Bu arada Kumluca’da Türel’e eşlik eden Dilek Cengiz hanımefendi ve Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya’nın değerli eşi Azime Çetinkaya’dan söz etmeden geçemeyeceğim. Azime hanım, eskilerin “Osmanlı kadını” dedikleri cinsten. Ağır ve abla olduğunu hissettiriyor. Kumluca’lıların sevip saydığı bir kadın. O’da Kumluca’daki vatandaşların sevinçli ve üzüntülü günlerinde eksik olmadığını her gittiğimiz yerden anlıyoruz.
Ak Parti kadın kolları ilçe başkanı Dilek Cengiz ise inanın bana ben bu kadar bilinçli ve bu kadar pozitif bir kadın partili görmedim. Her gittiğimiz yerdeki insanları isimleriyle biliyor, konuşuyor, temas ediyor, hemen herkesin sorunlarını her şeylerini biliyor. İlçede partinin daha iyi yerlere gelebilmesi için çalışmaları bana kalırsa harükulade. Yoksa 4 dönemdir nasıl kazanılırdı. Dilek cengiz hanımefendinin 3. Dönemi imiş kadın kolları ilçe başkanlığında. Önümüzdeki günlerde koltuğunu devredeceğini söyledi. Bana kalırsa sayın Cengiz’in, ilçe yönetiminde kalmalı.