Günlerdir medyada çocuk istismarıyla ilgili haberler yer alıyor. Her halde en çok çocuk istismarı davası takip eden benimdir.
Bundan 3 yıla yakın bir süre önce büyük bir operasyon geçirdim. Bu operasyon sırasında bazı komplikasyonlar yaşadım. Bunun getirisi olarak bende panik atakla birlikte ölüm korkusu sardı. O kadar ki, “Şimdi tansiyonum çıkıyor” diyorum. Beyin öyle bir oyun oynuyor ki size, anlatamam. Anında tansiyonum 22-14 ve ben hastanelik oluyorum filan.
Sonunda beni pskiyatriye sevk ettiler. Psikiyatrist hanımefendi ile beni en etkileyen haberlerle ilgili filan konuşuyoruz. En fazla beni üzen, kafama taktığım olayın çocuk istismarları olduğunu fark ettik.
Ben ona, henüz 26 aylık bir bebeğe tecavüz edenleri anlattım. Bir anne ve baba düşünün ki, iki küçük kızları ile grup seks yapmalarını ve bunu rahatlıkla mahkemede anlatmalarını, kılımı kıpırdatmadan dinlemek zorunda kaldığımı anlattım.
Bir polis memurunun küçük bir kıza tecavüz etmeye çalışmasını anlattım. Sonrasında ise o polis memurunun mahalledeki bakkalı-çakkalı-fırıncıyı herkesle konuşup, herkese gözdağı vererek küçük kıza ve ailesine oturdukları mahallede mobbing uygulatmasını, yaşam haklarının elinden alınmasını, o küçücük kız ile ailesinin korku dolu günler geçirmesini izlemek zorunda kaldığımı ama yardım edemediğimi anlattım. Biliyormusunuz henüz 11 yaşındaki bir kız çocuğunun üst kat komşusu olan o polis memuruna neden böyle bir iftira atamayacağını kimse sorgulamadı. Mahkeme başkanı küçük kız çocuğuna “sen iftiramı atıyorsun” diye sorduğunda küçük kız, “İftira nedir. Anlamadım” diye cevap vermişti. Hiç kimse o polis memuruna dönüp te, “Kardeşim annesi-babası evde olmayan bir çocuğun evine neden girdin?, bu çocuğun sana iftira atması için ne gibi bir nedeni olabilir? Demedi biliyormusunuz. O aile sonunda dayanamadı evlerini satıp, mahalleden ayrıldılar, polis memuru da beraat edip görevinin başına döndü. Ve halen görevdedir.
Babasının tecavüzüne uğrayan küçük bir kızın doğum yaptığının haberini yaptım. Babasından dünyaya gelen o bebek, kardeş mi? Evlat mı? Ben bunu sorgularken aradan geçen bir yıllık süre içinde cezaevine giren babasının ardından evdeki ağabeyin “Babam yaptı, bende yapayım” diyerek kız kardeşine tecavüz ettiğini ve henüz 17 yaşında iken bu sefer ağabeyinden bir çocuk dünyaya getiren bu kız çocuğunun halini siz düşünün. Peki dünyaya gelen bu bebekler ne oldu sizce? Kardeş mi?, kuzen mi? Amcaoğlu ? Nedir? baba olan kişi dede mi oldu, peki ya ağabey; dayı mı, baba mı? Çocukları doğuran 17 yaşındaki kız ne oldu sizce, anne mi? Abla mı? Hala mı? Ne?
Doğal olarak bende kavramlar karıştı. Psikiyatrist hanımın gözlerini belertmesi gözümün önünden gitmiyor. Sonunda kadın döndü, bana “Sizin şimdiye kadar çoktan psikiyatriste gitmiş olmanız lazımdı? Nasıl bu yaşa kadar danabildiniz? Bunlar çok ağır travmalar dedi.
İnanın bana benim yaşadığım travma, o masum çocukların yaşadığı travmaların yanında hiç kalır. Benim yaşadığım en büyük travma o çocuklara yardım etmeye gücümün yetmemesi, çaresizlik duygusuydu.