İnsanın kaderi, inanmak ile karar vermek arasında yazılır. İnancın amacı yoksa, gerçeğin anlamı yoktur.
İnsanın kaderi kendi elindedir. Bilinçaltı ve hayalgücü kaderimizi yazar. İnsan sabit düşünce denklemi üstünde sabit fikirli olarak kalır. Sabit fikirli bir insan yardım bulmadan fikir yaratamaz. İnsanın en büyük özelliği sonsuz bakış açısının olmasıdır. Tüm bilgiler üstünden bakıldığı zaman, olasılıklar sonsuza gider. Her türlü çözüm bulanabilinir. Bilinçaltının çalışma yapısı doğru analiz edilerek, sonsuz insan duyarlılığına sahip olunabilinir. Karışık ve yüksek ses tonları, duyguları yıpratır. Duygusal irade için, temposu olan müzikler dinlemek, görüş açısını genişletir. Kargaşa ve kaos içerisinde gözler küçülür, dar görüşlü ve sabit fikirli bir odaklanma ortaya çıkar. Tek bir noktaya odaklanmak, tek bir amaca hizmet eder. Karanlığın amaçsızlığına hizmet eder. Yaratılışımız gereği, bir noktaya odaklanmak aslında daha zor bir eylemdir ama duygular bu acizliği elverişli hale getirir. Duygular her zaman iyimser halimize dönüştürmez. Karamsarlığın getirdiği çaresizlik hissi, kendi kendimizi tüketmeye yol açar. Kendimizi zorlayan durumlardan kurtulmanın iki yolu vardır. Bilinçaltı yardımı yada hayalgücü yardımı. Hayal gücümüzü yada bilinçaltımızı doğru geliştirdiğimiz ölçüde, doğru kararlar veririz. Odaklanınca hayal gücü, saf olarak kaldıkça bilinçaltı yardımcı olur. Yerine göre her türlü kararları alabilecek bir doğruluğa ulaşmak için kendimizi doğru tanımalıyız.
Yaratılışın, sonsuzluğa uzanan sırrı, gelecek sürekli yenilendiği için, cevaplar sürekli geçmişte kalır.
Felsefe düşüncenin temelini oluşturmaya çalışıyor. Aşk duyguların temelini oluşturmaya çalışıyor. Felsefe anlamlara dayanırken, aşk hislere dayanıyor. Önce hislerin oluştuğunu fark edersek, felsefe yapmaya gerek kalmaz. Duygularımızı kontrol edebilmek için, önce alışkanlıklarımızı kontrol edebilmeliyiz.
Hislerimizi ifade ederken, zaman engeline takılıyoruz. Ruhumuz ve bilinçaltımız, çok hızlı bir akış içerisinde iken, biz kendi yarattığımız fikirlerde oyalanıyoruz. Hayat ile uyumlu olan fikirlerin oluşumundaki hisler ile hareket edebilmek için, ilham yada vahiy yada aşk hallerinde olmamız gerekmiyor. İçimizde, en mükemmel halimize dönüşebileceğimiz bir cevher var. Bunu proje olarak ortaya çıkarmak, inanç, güven ve dürüstlük ile mümkündür.
İnsanın kaderi, inanmak ile karar vermek arasında yazılır. İnancın amacı yoksa, gerçeğin anlamı yoktur.