Gazetemizde işe başladığımdan beri Sevcan Hanım’ın her gün Türk kahvesi içmesine eşlik ede ede ben de bir kahve bağımlısı oldum. Bu bağımlılığımızı artıran diğer bir faktörü, stajyerimiz Cennet’in kahve yapma konusundaki yeteneğini unutmamak gerekiyor.
Biz Sevcan Hanım’la her gün en az iki kez Türk kahvesi içtiğimizden, Cennet’ten kahve isterken çekinmeye başladık. Çözümü bir kahve makinesi almakta bulduk. Patronumuz Berrin Hanım bizim bu isteğimizi sağ olsun bir gün sonra yerine getirdi ve bize güzel bir kahve makinesi aldı. Tamam, teknoloji çok ilerlemiş ancak daha da ilerlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Makine kahveyi yapıyor tamam ama kahve miktarını, şekeri ve suyu kendisi katıp yapabilecek makine lazım bize. Hatta servisi de makine yaparsa hayır demeyiz.
Kahve makinemiz ile ilk denemeyi Sevcan Hanım yaptı ve sonuç hüsran. Biz dışarıdan söyledik kahvemizi ve içtik. Sonra ben denedim sonuçta nispeten biraz daha iyiydi ancak kahveyi yine dışarıdan söyledik. Neyse ki Cennet makineyi kullanma konusunda da bizden yetenekli çıktı ve ne kadar kahve ne kadar şeker koyacağımızı gösterdi.
Ben son iki gündür olayı daha da çözdüm ve bol köpüklü kahveleri makinemizde yapıyorum. Köpüğü tam içimize sinmese de (Yani Cennet’in cezvede yaptığı kahvelerin köpüğü orjinal, bizim yaptıklarımız henüz stajyer gibi bir durum var) artık dışarıdan kahve söylemiyoruz.