Son günlerde Cumhuriyet Meydanından, Kale kapısına yürüdünüz mü bilmiyorum. Ancak Kale kapısı kokuyor arkadaşlar. Hem de öyle böyle değil, ağır bir koku var.
Bunun nedeni öncelikle saat kulesi dibindeki nostaljik faytonlar. Faytonları çeken atlar akşama kadar çişlerini kaldırıma yapıyorlar. Hadi büyük abdestleri için arkasına çuval filan bağlıyorlar ama her seferinde neredeyse bir kova idrar yapan atların bu kokusu çok ağır geliyor bana.
Hemen devamında ise ikinci kulenin olduğu yerde ise Kale kapısı Esnaflarını Güçlendirme ve Kalkındırma derneğinin standı var. Burada sokak hayvanları için mama filan satıyorlar. İsteyen bu derneğin standından mama satın alıp, köpeklere-kedilere veriyor. Şimdi kenarlara minik köpek kulübeleri de yapmışlar. Orada sahipsiz kedi-köpek bakıyorlar. Ancak bu kadar mı ağır kokabilir ya. Hele de sabahları az biraz güneş çıktığı zaman bu ağır kokudan kentin ortasında bir çok turist ve bizler burnumuzu tıkayarak gidiyoruz. Hele birde sokak köpekleri birbirleriyle dalaşırken, yanında geçmeye yürek ister yürek.
Sokak hayvanlarına bakılsın, sözümüz yok. Onlara gıda yardımı, mama verilsin filan. Bunların hiç birisine itirazımız yok ama turistlerin ilk geldiği yer olan Kale kapısının tam ortasına köpek kulübeleri koymak kimin fikriydi acaba. Bazen bir-iki hayvan sever turist gelecek ve köpeklere mama alacak diye diye bu çirkinlik ve pislik neyin nesidir?
Kale Kapısındaki dilenci sorunu ise bir türlü halledilemedi. Her boy, ırk ve her cinsten dilenciler cirit atıyorlar. Ne polis karışıyor ne zabıta. Polis bile önünden geçip gidiyor. Turistlerin yakasına yapışan bu dilencilerden bir türlü arındırılamadı burası.
Bacağının her yerinden uyuşturucu nedeniyle kan ve irin fışkıran birisi var. Gencecik birisi ve muhtemelen uyuşturucunun pençesinden kurtulamamış. O gencin bacağını gören benim diyen insanı bırakın, bizim otopsi memuru Kasım abi vardı. Onun bile midesi kalkar.
Çünkü Kale kapısına gelen ve bir kafe veya bir restoranta oturan turist tam keyifli bir dondurma veya yemek yiyecekken, karşısında enfeksiyondan şişmiş, her tarafından kan ve irin akan bir bacağını çıplak bir şekilde milletin gözüne sokarak ağır kokusuyla dilenen birisini görünce midesi kalkıp kaçıp gidiyorlar. Veya tam alış-veriş yapacaklar sanki derisi yüzülmüş gibi kan içindeki bacağı gören kadın turistlerin çoğu korkarak, çığlık atarak kaçıyorlar.
Kale kapısı Esnaflarını Güçlendirme ve Kalkındırma Derneği, kedi köpeklere mama satacağım diye 2 metrekarelik standı, sabit kulübeye çevirmekle, turizmin göbeğini kedi-köpek barınağına çevireceğine biraz bunlara çözüm bulma ile uğraşsa nasıl olur acaba? Bana kalırsa esnafın kalkınmasına böyle daha büyük katkıda bulunurlar. Çünkü bu günlerde esnafın kalkınmaya gerçekten ihtiyacı var.