Dün sabah işe geliyorum, arabayı Cumhuriyet Meydanında bulunan Büyükşehir ANTEPE’nin işlettiği otoparka bıraktım asansöre bindim. Asansöre binen herkesin otomatikman yaptığı gibi aynaya bakmamla, arkamda kafasında kocaman siyah sarıklı siyahi devasa bir adamı gördüm. Zebelllah gibi adamın yanında cüce gibi kaldım. Anında imana geldim ve “Bismillahirrahmanirahim” diye besmele çekerek beraber yukarı çıktık.
Dışarı çıktığım anda, kendimi hint filmlerinde zannettim. Her taraf Hindistan’dan geldiklerini tahmin ettiğim turistler kaynıyordu. Adamın biri elinde bir çubuk, üzerinde yeşil bir bayrak sallayarak bağıra-çağıra bir şeyler anlatıyordu.
Ofisimizin bulunduğu Balbey Mahallesinde, Balbey Camii yanına doğru yaklaştıkça, başı sarıklı adamlar, allı-pullu rengarenk elbise giymiş, yandan bağlamalı filan Hint filmlerinden görmeye alışkın olduğumuz renk cümbüşü içindeki kadınlar tarihi ayakkabıcılar çarşısının içine doluşuyordu.
Turizm sezonunun bittiği bu günlerde İran, ardından Alman, Rus ve Fransız turistlerinin tek tük görüldüğü arasta içinde büyük bir curcuna vardı. Esnafa can suyu gibi geldi Hindistan’lı turistler. Renk renk baharatların dizili olduğu tezgahların önü Hintli turistten geçilmiyordu.
Hükümetin, Turizm Bakanlığının ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in özellikle yaz başından bu yana Hindistan ile turizm çalışmaları meyvesini vermeye başladı. Hindistan denilince aklımıza hep fakir, yoksulluklar içindeki insanlar gelir. Hatta bu nedenle bizim dilimizde “Hint fakiri” diye bir deyim bile oluşmuştur.
Ancak Hindistan’da durumu iyi olan irili ufaklı Raca’lar, zenginler’in Türkiye’ye çekmek harika bir fikir ve bunu yavaş yavaş başarıyoruz.