Son zamanlarda birçok kişi tarafından aç karnına spor yapmanın antrenman esnasında vücudun enerji aktarımı için yağ depolarını kullanıldığı düşünülmektedir.
Vücut böylece kısa sürede daha fazla yağ yakımı sağlamaktadır. Bu düşünce sistemine göre, vücut son birkaç saat içinde yediği yemekler yerine, vücutta mevcut yağ depoları ve karbonhidratları yakarak daha fazla yağ yakımı sağlamaktadır.
Fakat bu düşünce sisteminin aslında bir teoridir. Aslında bu strateji ilk defa Bill Phillips’in ‘Body for Life’ isimli kitabında popülerlik kazanmıştır. Phillips’e göre, sabah aç karnına 20 dakikalık yüksek şiddette aerobik egzersiz yapmak, tok karnına bir saatlik kardiyoya kıyasla yağ kaybı üzerinde daha büyük bir etkiye sahiptir.
Bu görüşün altında yatan teorik gerekçe ise, günün erken saatlerindeki düşük glikojen seviyelerinin vücudun enerji temini için karbonhidratlardan ziyade, depolanmış yağa daha fazla başvurması şeklindedir. Ancak bu gerekçeyi zorlayan bazı kanıtlar vardır.
Çalışmalar, gece uzun süren açlık sonrasında yalnızca karaciğer glikojen depolarında azalma olduğunu, kas glikojen depolarının ise neredeyse değişmeden kaldığını göstermektedir.
Aç ve tok karna spor yapan kişiler arasında yapılan bir araştırmada her iki tarafın da yağ kaybettiği ve zayıfladığı söz konusudur. Yani buradaki temel sonuç; ilk başta aç karnına vücut daha fazla yağ yaksa da zamanla vücut kendini düzenleyecek, aç olarak yakılan yağları gün içerisinde telafi edecektir. Bir de aç karnına yapılan antrenmanlarda vücut bazen yağı yakmayıp, protein depolarını da kullanabilmektedir. Bu durumda, vücut kas hasarlarını onaramaz ve kas kütlesi artışı sağlanamaz.
Yemek yedikten sonra yapılan antrenmanlarda, aç karnına kıyasla enerjiniz ve performansınız daha yüksek olacaktır. Hem yeni alınan besinler hem de daha öncesinde yenilen besinler yakılacaktır. Böylesi daha sağlıklı bir spor olacak.
Bu konuyu kapsamlı şekilde sorgulayan ilk kişilerden biri olan Brad Schoenfeld, geçmişte kaleme aldığı ‘DoesCardioAfter an OvernightFastMaximizeFatLoss?’ isimli makalesinde konuya ilişkin pek çok ayrıntıya değinerek;
‘Her şeyden önce, yalnızca bir egzersiz seansı sırasında ne kadar yağ yakıldığına bakmak yanlış bir yaklaşım olacaktır. İnsan vücudu son derece dinamik bir yapıya sahiptir ve yakıt için yağ kullanımını sürekli olarak ayarlamaktadır. Bu nedenle, vücut kompozisyonu üzerindeki etkisine dair anlamlı bir bakış açısı elde etmek için yağ yakımı süreci, saatler boyunca değil, günler boyunca ele alınmalıdır. Genel bir kural olarak, bir egzersiz sırasında daha fazla karbonhidrat yakarsanız, egzersiz sonrası dönemde kaçınılmaz olarak daha fazla yağ yakarsınız. Aynı şekilde bir egzersiz sırasında daha fazla yağ yakarsanız, egzersiz sonrası dönemde kaçınılmaz olarak daha fazla karbonhidrat yakarsınız. Sonuç olarak, literatür, vücut yağını azaltmaya yönelik bir strateji olarak sabah erken saatlerde aç karnına antrenman yapmanın etkinliğini desteklememektedir. En iyi ihtimalle, böyle bir yaklaşımla ilişkili yağ kaybı üzerindeki net etki, yemek yedikten sonra yapılan antrenmandan daha iyi olmayacak ve büyük olasılıkla daha düşük sonuçlar ortaya koyacaktır. Ayrıca, tükenmiş glikojen seviyeleri ile yapılan antrenmanların proteolizi artırdığı gösterildiğinden, stratejinin kas kuvveti ve hipertrofisi açısından potansiyel zararlı etkileri vardır.’ şeklinde ifade etmiştir.