Son dönemlerde dikkatimi çeken bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir güven problemi nasıl yeme davranış bozukluğuna dönüşebilir ?
Çocukluk döneminde yapılan bir çok müdahale gerçek anlamda kendi iç sesimize kulak vermeyi, kendimize güvenmeyi unutmaya sebep oluyor.
Açlık - Tokluk hisselerine güvenmenin unutulması da bu durumlardan biri.
Bu durumu bir kaç örnek ile özetleyecek olursak;
Tokum demenize rağmen ağzınıza yemek tıkıldı mı?
Aç olduğunuzu söylemenize rağmen "aç olman mümkün değil" diye tepkiler aldınız mı?
Doymanıza rağmen tabak bitmeden masadan kalkamadığınız oldu mu ?
Cevabınız evet ise ciddi bir güven kaybının gelişmiş olma ihtimalini gözden geçirmelisiniz.
Kime karşı mı? Kendi benlik ve hislerinize karşı.
Dışarıdan yapılan bu müdahaleler dolaylı yoldan " senin seçimlerin, hislerin doğru değil. En doğrusunu ben bilirim '' mesajını aşılar.
Bu durumda doğal olarak çocukta " kendi sezgilerime, bedenimde ki hislere güvenemem" duygusunu ilmek ilmek aşılamaya yol açar.
Peki bu durum nasıl yeme davranış bozukluğuna dönüşür?
Gerçekten aç olduğu halde bu hissine güvenmeyen kişi bu hissi bastırmaya çalışır.
Bu savaşı tabi ki bedenimizin hayatta kalma mekanizması kazanır ve kişiyi kontrolsüzce/tıkanırcasına yemeğe sevk eder. Derken kişi bu durumu yaşamanın ardından pişmanlık duyup kendini iradesiz/sorunlu biri gibi hissedip bunun pişmanlığını duyar. Tabi ilerleyen dönemlerdeki atakları da beraberinde getirir ve kısır döngü sürüp gider.
Burada ki çözüm bu döngüyü ve sorunları fark edip gerçekten aç veya tok olduğunuz hissine odaklanmaya ve güvenmeye başlayarak bu yanımızı güçlendirmekten geçer.
Bu sürecin sağlıklı bir çözüme kavuşabilmesi için özellikle uzman desteğiyle takip edilmesi ayrı önem taşır.