Geçenlerde kulak misafiri oluverdim, iki kişinin diyaloğuna, bir taraf dünyadaki herşeyi bilir gibiydi, dinleyen ise çok şey biliyor ama konuşamıyor gibi...
Akıl veren ile Akıl alan arasındaki bu bilgece akıştan bir yazı çıkarmaya karar verdim;
Akıl verme ve almayı düşündüm biraz;
Neye göre ve kime göredir akıl...
Akıl vermeler neye göre şekillenir...
Aklı veren kişi kendini neye göre çok akıllı ya da az akıllı zanneder ya da akıl verilen neden akıl almaya ihtiyaç duyar, verilen aklın niteliği ve kalitesini ne belirler...
Her zaman duyuyorum...
Çok biliyor insan her zaman...
Asgari ücretle çalışan bir insana, 10 tane hazır daire kalmış insan akıl verirse ne olur mesela...
Birbirlerini anlayabilirler mi ?
Yani çalışmadan, üretmeden bir ev sahibi olmuş tabiri caizse hazıra konmuş kişi, Asgari ücretle çalışan ve hatta çocuk okutan bir insanı gerçekten anlayabilir mi mesela ?
Hayatında taksitle bisiklet bile almamış bir kişinin verdiği akılla, tırnaklarıyla hayata tutunmuş bir insanın aklı aynı mıdır mesela...
Aşık olmadığı bir insanla mantık ilişkisine girip, çağın rahat ve lüks yaşam olarak tabir ettiği alanlara ulaşan kişinin aklıyla bir midir, vuslatı bekleyen, sadece kavuşmayı dileyen insanın aklı...
Bir midir ne olursa olsun daha zengin olmak isteyen birinin aklıyla, daha çok şey bilmek isteyen insanın aklı...
Bir midir mezun olunca işsizliği göze alıp yine de sevdiği mesleği yapmak isteyenin aklı ile sırf hemen iş bulmak için sevmediği işi yapanın aklı...
Devam edelim akıl almayı sorgulamaya...
Aklı verenin kibiriyle, akıl almak zorunda kalanın tevazusuna dönelim...
Herşeyin en iyisini bildiği zanneden körlermiş kişiyle, hiç bir şey bilmediğini bilenin aklı aynı mıdır acaba...
Ya da bir midir İdealleri uğruna kendini bir ömür sanata adayan bir insanla, ben sanatçıyım diye ortalıkta gezenin aklı...
Akıl dediğimiz şey gerçekten de nedir...
Akıllı olmak neye göre şekillenir...
Hep akıllılar güçlü olanlar mıdır, ya da güç akıl mıdır...
Hayatın gerçekleri diye başlayıp kendinden kaçan bir güruhun içerisinde, hayır bu böyle olmamalı diyenler mi akılsızdır acaba, ya da bu böyle olmamalı, benim de bir fikrim var, şöyle olsa daha iyi olur diyenler mi dünyanın daha güzel olması için gerçekten uğraşanlardır...
En önde sürekli parmak kaldıran çocuklar mı akıllıdır sadece, peki ya en arka sırada oturanlar akılsız mıdır mesela...
Çok sevdiğim bir söz vardır bu anlamda;
Fazla mütevazi olma sonrasında vasat adamdan akıl almak durumunda kalırsın diye...
Akıl verirken ve alırken şöyle bir düşünmeli insan...
Bol akıllı günler dilerim...