Uçmak üzerine kuruluydu hep çocukken rüyalarım; mesela uçan şeylere karşı hep bir ilgim vardı benim. Birşey uçuyorsa güzeldi, özenilesiydi hatta mükemmeldi benim için.
Yerçekimi denen ve benim de Annemle Babamın yatağının başındaki konsoldan yatağın üzerine atlayarak karşı koymaya çalıştığım, hatta o zamanlar Annemin genç kızlığında hep eve gelen kadınların Ankara Siteler Mobilyadan almışlar yatak odasını deyip konuştukları yatak karyolasını zaman içinde kırmam da hep uçma sevdasından kaynaklanıyordu.
Hatırlıyorum evde ne olay olmuştu, arkamdan fırlatılan terliklerin rehberliğinde gülerek evin koridorundan odama kaçıp kapıyı kitleyişlerimi.
Dedim ya ben hep uçan şeylere karşı meraklı olmuşumdur...
Hele ki şu model helikopterler çıkmıştı, önceleri bir misina yoluyla tavana yapıştırılıp arkasındaki pervane döndükçe hareket eden ancak sadece daireler çizebilen bir helikopter almıştım...
Koskoca Lise çocuğu tavana yapıştırdığı helikopterin çizdiği dairelerle uykuya dalıyor hatta ışıkları söndürüp helikopterin çıkardığı mavi ve kırmızı ışıkları ara ara uykumdan uyanıp keyifle izliyordum.
Sanki ben uykudayken helikopter gece görevine çıkıyor, sabah ta zaten pili bitmiş olan helikopter görevini tamamlayıp tavana asılı olan ipiyle beraber yüzüme bakar şekilde karşımda duruyor oluyordu...
Daha sonraları da devam etti bu merak, uzaktan kumandalı bir helikopter aldım...
Bu helikopter ise ne sağa ne de sola gidebiliyordu, sadece yükselip alçalıyordu, ancak bu bile bana çok büyük bir keyif veriyordu. Bir gün parkta kimse yokken birden gaz verince yaklaşık 12 13 metre havalanmış sonra da vicdan azabıyla birlikte onun falezlerden aşağı denize düşüsünü izlemiştim. Kurtaramamıştım helikopteri....
Daha sonraları evde uçurmaya karar verdim...
Küçük ama sağa sola gidebilen bir helikopter aldım...
Bu gerçekten insana keyif veriyordu...
Akvaryumumun üzerine helikopteri getirip , denizden kurtarma operasyonları yaptığımı hayal ediyordum...
Helikopterin ayağına kalem bağlıyor, onu kaldıramayınca daha hafif bir kalem bağlıyor, onu da kaldıramazsa mutlaka kaldırabileceği birşey buluyor, o şeyi evin bir yerinden bir yerine hava yoluyla taşımaktan zevk alıyordum...
Kazık kadar adamsın uğraşma böyle şeylerle sesleri arasında gidip gelen havacılık hayallerim ne de güzeldi benim için aslında, helikopter uçururken sanki zaman duruyor, vücudum garip bir heyecan yaşıyordu.
Çocukluğumda Muz eczanesinden bana alınan Lima marka trenimi de kuruyordum bazı günler... Bu bir yük treniydi...Helikopter bu yük treniyle istasyona geliyordu mesela, raylar üzerinde giden helikopteri görünce kendimi bir iş yapmış sayıyordum oysaki gerçekte Helikopter yük trenine neden bindirilsindi...
İşte böyle geçiriyordum zamanımı...
Onlara göre boş gelen bana göre dolu geçen zamanlardı bunlar...
Dedim ya benim hala bir yanım uçmak ister...
Uçan şeyler hep merakımı çeker....
Uçaklar, helikopterler, uçurtmalar, kuşlar...
Hele ki o kuş kanadı... Ne kadar hafiftir, ve ne kadar mükemmel bir mekanizmadır ,birbirine geçmiş tüylerin hafif ancak havayı geçirmeyerek ve ittirerek kuşların havalanmasını sağlar...
Aslında hava boş birşey değildir... Hava olmasa hiç bir şey uçmaz...
Tıpkı görünmeyen bir çok şeyin olduğu gibi uçmak bana görünmeyeni de anlatır...
İşte böyledir benim helikopterlerle olan bağım...
İçimde hala ölmeyen bir çocuk ne zaman AVM ye gitsem koca kazık oyuncakcıdan çıkarım...