Bir gün sabah içimde bir yerlere gitme isteğiyle uyandım, garip bir his tam olarak anlatamıyorum bu hissi, beynime neden ve nasıl geldiğini bilmediğim bir duygu bu bendeki gitmek isteği...
Nereye gitsem nereye nasıl ulaşsam derken...
Birden Havva Hocamı aramak geldi içimden...
Hemen telefonu çevirdim, yoğundur hep programı Hocamın, ama iki eli kanda olsa mutlaka geri döner bana...
Bir de baktım, Efendim Onurum diye açtı telefonu...
Hocam dedim durum böyle böyle, içimden bir iki gün yalnız başıma bir yere gitmek isteği geldi...
Patarayı ziyaret etmek istiyorun dedim...
Hemen atla gel dedi...
Bir Anne bir baba gibi görürüm Fahri Hocamla, Havva Hocamı, Akdeniz Üniversitesinde okumasam da onları tanıdığımdan beri bana en büyük hocalığı yapmışlardır insanlıklarıyla...
İrfan yolunda nerede okuduğunun önemi yok,kimin sana ne öğrettiğinin önemi var...
İşte tam da budur anlatmak istediğim...
Pataraya ulaştım sonra, kazı evine çıktım...
Beni harika insanlar karşıladı...
Şanslıyımdır, tam da yemeğe denk gelmişim...
Hemen bir kazı yemeği yedik arkeolog arkadaşlarımla...
Hemen kaynaşıverdik orada...
Sanki yıllardır aynı kazıda çalışıyorduk ta ben uzaklara gidip sonra yanlarına dönmüştüm...
Özlemişim kazı atmosferini, yemekler yendi güzel güzel, herkes tabağını mutfağa kaldırdı sonra...
Gitarımı da götürmüştüm yanımda...
Kazıdan meslektaşım Osman gel abi sana biraz Patarayı gezdireyim özlemişsindir dedi...
Meclis Binasını gezdik Osmanla...
Restora edilen meclis binasının akustiğini anlamak için ellerimi bir kez çırptım, bir de ne duyayım el çırpma sesim o kadar güzel yankılanıyor ki, ben burada gitarımla bir şarkı söylemeliyim dedim...
Gittik gitarımı aldık geldik...
Başladım Antik Meclis Binasında bir türkü çığırmaya...
Ne de olsa türküleri çok severdi Fahri Hocam;
Fahri Hocama söyledim;Değmen Benim Gamlı Yaslı gönlüme türküsünü ,muhteşem akustikle beraber tüm Patara'ya yayılıyordu sesim, çok keyif alıyordum...
Beni misafir ettiler kazı evinde;
O kadar güzel bir ev ki anlatamam;
Yoo güzel derken öyle lükslükten bahsetmiyorum,
Her yer tertemiz, her yer o kadar düzenli;
Kazının emektarlarının odalarına isimler vermişler...
Bu da çok hoşuma gitti...
Herkesin odasının bir ismi var; tek kişilik bir odayı hayal güçleriyle birer konağa birer malikaneye çevirmişler...
Sabah herkesle beraber kalktım, eski kazı günlerindeki gibi...
Kazı alanına indik arkadaşlarımla, kazıyı başlattık...
Vakit öğlene doğru geliyor, benimse zamanım doluyordu...
Öğle üzeri ayrıldım Pataradan...
Havva Hocamla vedalaştım, tüm arkadaşlarımla vedalaştım...
Hiç unutmamak üzere sözleştik birbirimizle...
Abi her zaman gel dediler...
Ne tatlı, ne idealist ne huzurlu insanlar...
Pataradan ayrılırken şöyle bir arkama baktım...
İyi ki varsınız dedim Fahri Hocam, Havva Hocam...
İyi ki Patara var...
İyi ki iyiki iyi ki....