Rıfkı bir cennet papağanı ve vahşi doğasının hala izlerini taşıyan evcilleşmemiş bir kuş, onu yavru olarak alıp kendimize alıştırmamız gerekiyormuş, Rıfkıyla bir türlü birbirimize alışamadık, daha eve girer girmez başlıyor ötmeye nasıl bir desibelli sesi varsa komşulardan bir tanesi abi siz kuş mu üretiyorsunuz dedi, yok dedim papağanım var sadece, kafesinin yanına yaklaşıyordum normal ötüşünün üç misli yüksek ötmeye başlıyordu, Rıfkıyla birbirimize uzaktan bakmaya başladık, elime gitarımı alınca hayır çalmayacaksın ben senden daha iyi öterim şeklinde ötmeler, sabahın altısında hadi kalk diye çığlıklar, sıkılmasın diye pencerenin önüne koyunca o yüksek sesiyle diğer güvercinleri balkona toplamalar, eve geç geldiğimde beni azarlarcasına kızmalar, Rıfkıya çekirdekler aldım, suyuna en özel vitaminleri koydum, rahat et diye kafesini en güzel yerlere astım, günü geldi seninle uyumadım ama hayatımı zindan ettin be Rıfkı,beni depresyona soktun kardeşim, sanki sen beni petshoptan aldın da evine getirmiş gibi hissetirdin bana, hatırlıyormusun o pet shopta karşılaştığımız günü,o gün seni onlarca papağan arasından o masum ve beni buradan al diyen bakışın yüzünden almıştım, nasıl da masumdun o gün, nasıl da hüzünlüydün Rıfkı, bütün arkadaşların kafes sistemine uymuş yemlere ve yeşilliklere saldırırken sen nasıl da uzaklara bakıyordun. Neden Rıfkı neden ?
Ben sana ne yaptım Rıfkı...
Dün aldım karşıma Rıfkı’yı konuştum, bu iş böyle olmaz Rıfkı dedim, evet belki bir yola çıktık ama sen çok değiştin, ben ne kadar ilk baştaki gibiysem sen bir o kadar benden talepkar oldun ve beklenti içine girdin ben sana bir şey vaad etmedim Rıfkı...
Rıfkı ben dedi arkadaşlarımla olan o büyük kafesin içinde daha mutlu olacağım, belki buradaki kadar sesim duyulmayacak ama arkadaşlarım arasında mutsuz olduğum hiç aklıma gelmeyecek, yalnızken hep sorgulayacağım ve sürekli seninle uğraşacağım, senin eve gelişine odaklanacağım mesela, senden beklenti içine girip seninle yarışacağım, mutsuz olacağız beni götür geri ver dedi.
Geçen sabah erkenden ayrıldık Rıfkıyla, ona biraz yeşillik verdim, kendime kahve yaptım, o biraz yeşillikten yedi ben de kahvemi yudumladım, sanki anlamıştı hiç ötmüyordu, bir ara vazgeçtim yerine astım, sonra yine başlamasın mı olan gücüyle sabahın köründe ötmeye, sonra götürdüm onu arkadaşlarının arasına, kafese girer girmez önce arkadaşlarıyla kucaklaştı, böyle dönmeler oradan oraya atlamalar sonra onu ilk gördüğüm yere döndü beni selamlarcasına vedalaştık Rıfkıyla...
Herşeyin için sağol Rıfkı...
Olmadı yapamadık...