Bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), abdest almakta olan Sa’d b. Ebi Vakkas’ın yanına uğramıştı. Derken onun suyu fazla kullandığını görmüş olmalı ki “Bu ne israf?” buyurdu. Sa’d, “Abdestte de israf olur mu ya Resulallah?” diye sorunca Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “Evet, akan bir nehirden bile abdest alsan israf olur” şeklinde karşılık verdi. (İbn Mâce, Tahâret, 48)
Yüce Rabbimiz Kur’an’da müminlerin vasıflarını tanıtırken şöyle buyuruyor: “Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar.” (Furkân Suresi 67.)
Yine bir başka ayette Yüce Yaradan, “Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa haklarını ver! Malını israf ile saçıp savurma! Zira saçıp savuranlar, şeytanın dostları, kardeşleridir.” buyuruyor. (İsrâ Suresi 26-27)
Yüce Rabbimizin bu ayetleri, bizlerden, bütün harcamalarımızda iktisatlı ve ölçülü olmamızı ve de israftan uzak durmamızı istiyor.
Sevgili Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden hesaba çekilmedikçe yerinden kımıldayamayacaktır; Ömrünü nasıl tükettiğinden, gençliğini nasıl yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği bilgilerle nasıl amel ettiğinden” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme)
Modern zamanlar ne yazık ki bizi kendi dünyamıza hapsetti. Bireyselleştik. Bencilleştik. Kendimizden başkasını düşünmez olduk.
Merhameti, kanaatkârlığı, başkasının derdiyle dertlenmeyi unuttuk. Amansız bir şekilde her şeyi tüketir olduk; zamanı da mekânı da malı da serveti de tabiatı da çevreyi de bilinçsizce tüketiyoruz.
Hayatımız ve ömrümüz akıp giderken gençliğimizi, sağlığımızı, zenginliğimizi, geleceğimizi, her şeyimizi israf ediyoruz. İsraf ve savurganlık, bugün hayatımızın hemen her tarafını kuşatmış durumda.
Üzülerek ifade edelim ki bize verilen nimetlerin birçoğunuisraf ediyoruz. Sofralarımızın baş tacı ekmeği israf ediyoruz. Bereketin timsali ekmeği çöpe atıyoruz. Dünyada bir milyar insan sefalet ve yokluk içerisinde yaşarken; milyonlarca insan bir lokma ekmeğe muhtaçken, her gün 6 milyondan fazla ekmeği çöpe atıyoruz.
Dünyada her yıl 10 milyon insan açlıktan ve yetersiz beslenmekten hayatını kaybederken; her gün milyonlarca ekmeği israf ediyoruz. Bu davranışımızla hakikatte dünyadaki aç insanların hakkını saçıp savuruyoruz.
Bu hâlimiz, Sevgili Peygamberimizin “Kibirsizce ve israfa kaçmadan yiyiniz, içiniz, giyininiz ve sadaka veriniz.” (Buhârî, Libâs, 1)şeklindeki nebevî öğütlerinden ne kadar da nasipsiz kaldığımızı göstermektedir.
Gerçekte israf ettiğimiz sadece ekmek değildir. Çiftçinin emeğini ve alın terini çöpe atıyoruz. Servetimizi saçıp savuruyoruz. Yıllık milyarlarca liramızı çöpe atıyoruz.
Yüce Rabbimizin bahşettiği bütün nimetleri israf etmek günahtır. Ancak ekmeği israf etmek daha da günahtır. Aslında aldığımız terbiye ve mensup olduğumuz inanç, kültür ve medeniyet gereği, hiç ama hiç yapamayacağımız bir şey vardır. O da ekmeği çöpe atmaktır.
Zaman israfı konusunu ayrı bir yazıyla sunmam lazım. Enerji ve duydu israfı hiç dikkatimizi çekmeyen bir başlık. Ömrün israfı da neymiş diyenler bile olabilir. Hatta söz israfı da ne demek diye tuhaf bakışlara bile şahit olabiliriz.
İnsan olarak bizim faydalandığımız her ne varsa onlardan ölçülü bir şekilde faydalanmak temel vazifelerimizdendir. Rabbimizin bizlere olan hitabındaki şu içeriği hiç unutmayalım.
“Allah israf edenleri sevmez.” (En’âm, Suresi 141) Çünkü israf, Rezzâk olan Allah’ın nimetine karşı bir saygısızlıktır.
O halde bizler, “O gün size verilen bütün nimetlerin hesabı sorulacak”(TekâsürSuresi 8) ilahi fermanına göre bize bahşedilen hiçbir nimeti israf etmemeliyiz.
Yazımızı Âlemlerin yaratıcısının bize öğrettiği bir dua örneğiyle bitirelim:
“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı, işimizdeki israf ve taşkınlığı bağışla!” (Âl-i İmrân, Suresi 147)
Hoş olun, Hoşça kalın, Allah’a emanet olun.
İbrahim Doğru
25.03.2022
Germersheim
Eyvallah İbrahim hocam, kalemine kuvvet,teşekkürler.İsraf'sız bir Ramazan geçirmek dileğiyle...