Böyle bir soruyu niye sorduğumu açıklayacağım. Sonrasında sizler de kendi dünyanızda bu soruyu sorup cevaplar bulacaksınız.
Türk toplumunun büyük çoğunluğunun yüzyıllardır yaşadığı dini hayat kültürel teamüllere dayalı bir modeldir.
Genelde halk çocuklarını mahalle camilerine temel dini bilgileri öğrenmesi için gönderir ve ömür boyu aklında kalması gereken bir dini kimlik tanımlaması ve yaşanması için yeterli olduğuna inanır.
Camilerdeki eğitimin içeriği 32 farz olarak bildiğimiz temel emirler ve de kurandaki kısa surelerin ezberlenmesi şeklindedir.
Bir de hoca efendinin bilgisi, anlatımı ve feraseti çerçevesinde verdiği ahlaki bilgiler ve görgülerden oluşan sosyal derslerin de hatırı vardır.
İlk defa sosyalleşerek eğitim alan çocukların çok azı devam eden hayatında daha fazla ve geniş açıdan dini konular üzerine eğitim alır.
Bu açıdan kulaktan dolma bilgiler ya da dinletilerle dolu bir hayatın kaçıncı nesli olduğumuz belli değildir.
O sebepten dini hayatımız her kişide farklılıklar gösterir. İşte Ramazan ayı için sorduğum sorunun sebebi budur değerli okurlarım.
Ramazan ayı ile ilgili Müslümanlar birkaç farklı tepki gösterirler. Şimdi onların özelliklerini sıralayalım.
&Mütedeyyin yani dini hayatını bilgili ve samimi bir şekilde yaşamaya çalışanlar.
-Bu gurup için Ramazan ayı 11 ayın sultanıdır ve bu ayda yıllık bazda oruç tutup tövbe ederek ruhi ve bedeni temizlik yapar. Kuranla daha fazla anlamak üzere ilgilenilir. Fakir, yoksul, dul ve yetimler gibi ihtiyaç sahiplerine ihtiyaçları olan şeylerle yardım eder. Sonunda yani 30 gün sonra bayram yapmayı hak eder. Sonraki 11 ayı bu güzel kazanımlarla yaşamaya gayret eder.
&&Kendilerini muhafazakâr ya da daha dindar olduğunu iddia edenler.
-Bu kesimin dini hayatı genelde ezbere dayanır. Okudukları, dinledikleri ve bir şekilde takip edip model aldıkları, kendilerine din adamı diyen kişilerin söylemleri doğrultusunda dini ve dünyevi hayatlarını yaşarlar. Genelde sorgulamazlar. Dini düşünceleri ideolojik tarzda olduğundan sorgulanamaz ve de değiştirilemez cinsindendir. Bu kitle için Ramazan ayı sevap miktarları üzerine icra edilen ibadet ve davranışlarla doludur. Kapalı bir toplum özelliği sergilediklerinden dış dünyada olup biteni ya görmezler ya da yanlış anlayıp yorumlarlar.
&&&Kültürel Müslümanlık yaşayanlar için Ramazan ayı;
-Bu kitle için ramazan ayı nostalji niteliğindeki klişeleşmiş alışkanlıklarla doludur. Teravih namazı merkezli cami müdavimliği, bol uykulu gündüzler, yumurtalı ve susamlı Ramazan pidesi, yumurta salatalı sofralar, belirli tanıdıklar ve akrabalarla yapılan iftar ziyaretleri, Ramazan alışverişi, Bayramlık hediyeler (Her ne kadar azalmış olsa da) Hafif sinirli ve tripli konuşmalar, varsa alkol ve oyunlardan uzak olmalar ve netice de hiç sektirilmeyen Bayram namazıyla yapılan finaller bu kitlenin ortalama özellikleridir.
&&&&Bir kitle daha var ki bunlar İslam’a inanırlar ama icraat konusunda bir harekette bulunmazlar. Oruçlu ortamlarda biraz utanırlar. Yaşadıkları ortamlarda başta aileleri olmak üzere Ramazan ayı ile ilgili hassas olanlar, oruç tutanlar ve benzeri etkinlikleri yapanlar olduğu için olana bitene saygılı olurlar. Bayram onların en rahatladığı zamanlardan birisidir ve artık baskılanması gereken istek ve duygulara gerek kalmayacaktır.
Yani Dostlar Ramazan ayı herkese farklı şeyler anlatıyor. Değişik anlamlar ifade ediyor. Herkesin not defterindeki cümlelerin birçoğu farklı kelimelerden oluşuyor. İnananların ortak kümesi oruç ayı ve onun etrafındaki iftar, sahur, teravih, fitre, kandiller ve benzeri farkındalıklar olmaktadır.
Bu ayın Rabbimizin vadettiği içerikte geçmesini temenni ederim. Son Ramazan ayı imiş gibi değer ve kıymetini anlayarak doğru işlerin yapabildiğimiz bir Ramazan ayı yaşayabilmeyi arzu edelim.
Allah’a emanet olunuz.
İbrahim DOĞRU
06.02.2025
Erftstadt/KÖLN