Ara sıra etrafımıza biraz daha dikkatle bakalım. Biraz insanların konuşmalarına kulak verelim. Yani yaşanılan hayatları analiz edelim. Bu işleri yaparken olabildiğince soğukkanlı olalım ki farklı olanı, problemli olanı anında görebilelim.
Benim şu ana kadarki gözlemlerimi aktarmak istiyorum sizlere.
Her evde ve bünyede dertler çığ gibi büyümeye başlamış. Sanki hayat dert üretme makinasına dönüşmüş. Her nimetin kendisinden büyük külfeti oluşmuş. İki dakika gülmenin maliyeti iki gün asık suratla gezmek olmuş.
Maddi zenginliğimiz artmış ama o maddi imkânı zevk alarak kullanmamız imkânsız hale gelmiş durumda.
Hırslarımız iktidar olmuş durumda. Her şeyin hesabı yapılır olmuş. Gönül dili ve halini kent ve medeniyet müzesinde ışıklı bir camekanın içerisinde saklıyorlar.
Aile içerisi ise gerginlik birinci sıraya gelmiş. Eşler ve çocuklar birbiri arasındaki iletişimi minimuma indirmiş durumdalar. Ama minimum olan ilişkide bile samimiyet ve muhabbet çok zayıflamış.
Allah aşkına ne istiyorsunuz diye sorduğunuzda bir cevapları bile yok. Sanki bilinç dışı bir tercih mevcut gibi. İnsan ilişkilerindeki en önemli kilit taşlarından olan tahammül ve hoş görü terkedilmiş.
İnsanlık olarak topluca belamızı arıyoruz sanki. Ruhsal hastalıkların artış hızıyla birlikte insan beynini uyuşturarak onu toplum dışına iten antidepresan haplar satış rekorları kırıyor.
Boşanmalar ise evliliklerin sayısını zorlayan bir trendde şu an. Evlilik kurumunun kuruluşunun anayasasını değiştirdi insanoğlu. Yerel kültürleri en ufak hatalardan dolayı çağdışı ilan eden moda akım, onun yerine maalesef tek kullanımlık eşyalar gibi ilişkiler üretti.
Sanayi ve teknolojiyle birlikte hızla şehirleşip doğal hayattan kopan dünya insanı toprağın her türlü desteğinden uzaklaşınca ciddi bir şaşkınlığın içinde buldu kendini. Meğer o toprak fark etmeden insana ne güzellikler ve iyilikler sunuyormuş!
Topraktan uzak hayatların sahipleri insanlıktan çıkmış durumdalar. İçinde yaşadığı toplumun bir sanayi makinasına dönüştürmüş kendisini. Programlanmış hareketlerin canlısı gibi yaşamlar çıktı ortaya. Hissizleşmiş bedenlerin yanında körelmiş duyguların sahipleri de ortalıkta sureta insan gibi geziyorlar.
Şu an için bu kadarı yeter sanırım. Sizlere farklı düşünme imkanı verir.
Sosyal medyada ara ara benzer derleme yazıları görürüz. Aşağıda ondan bir kesit aktarıyorum. Yazanın zihnine ve kalemine sağlık.
&&&
Neden geçinemiyoruz?
Çünkü bizim rahmetlinin tabağı çanağı bardağı hep metaldi.
Yere düşse de kırılmaz yenisine para vermek zorunda kalmazdı.
Neden geçinemiyoruz?
Çünkü bizim rahmetli yazın pazardan aldıklarından kışlık hazırlar konserveler yapardı.
Neden geçinemiyoruz?
Çünkü bizim rahmetli lavaş ekmek yapar kurudukça ıslatır ıslatır yerdi.
Neden geçinemiyoruz?
Çünkü bizim rahmetli söküğünü dikerdi almazdı hemen yenisini.
Neden geçinemiyoruz?
Bizim rahmetli sütünü mayalar yoğurdunu peynirini yapardı hazıra alışmamıştı.
Neden geçinemiyoruz?
Çünkü bizim rahmetli bir karış toprak olsa ekerdi boş bırakmazdı toprağını. Küçük bir kümeste bakardı tavuklarına karpuz kabuklarını atardı önlerine.
Neden geçinemiyoruz?
Çünkü bizim rahmetli paylaşırdı elinde olanın fazlasını eşe dosta komşuya hatta yoldan geçene.
O paylaştıkça başkaları da onunla paylaşırdı.
Neden geçinemiyoruz?
Bilmem anladık mı?
Çünkü bu zenginliğimizi kaybettik o yüzden rahmetli diyorum.
Neden geçinemiyoruz.
Ailede Kişi başı telefon ve internet,
Ailede Kişi başı araba,
Ailede kişi başı oda,
Her odaya klima,
Kışın doğalgazla ısınma,
Özel okullar ve özel hastaneler,
Yediğini paylaşım görgüsüzlüğü,
Her yıl tatil isteği,
Akşamları dışarıda yeme alışkanlığı,
Hafta sonları serpme ya da köy kahvaltı şaşkınlığı,
Gar dolapta Yüzlerce giyecek çeşitleri,
Toplu taşıma kullanmadan özel arabayla ise gidiş ve dönüş,
Millet ne der diye İsraflı düğün ve taziye yemekleri,
Akıllı Lüks evlerde oturma hevesi,
Neden geçinemiyoruz?
Maneviyatsız bir hayat,
Kanatsızlık,
Şükürsüzlük,
İbadetsizlik,
Bereketsizlik,
Selamsızlık,
Bencillik,
Bağnazlık,
Bananecilik,
Müslümanım deyip din dışı bir hayat yaşamak,
Dine diyanete İslam'a Müslümanlara ve aileye sahip çıkmamak.’’
&&&&
Ve daha neler var neler yazılacak. Ama dahasını sizler ekleyebilirsiniz. Bu bir farkındalık yazısı sadece. Lütfen hayatı heder ederek iki dünyayı zarar ve ziyan yerine dönüştürmeyelim.
İyilik biriktirelim. Güzellikleri üretelim ve paylaşalım. Çünkü bizim haketmediğimiz hiçbir ceza bizi bulmaz.
Allah cümlemize akıl ve izan dolu bir bakış ve düşünce ikram etsin.
Hoş olun, Hoşça kalın, Allah’a emanet olun.
Eyvallah İbrahim hocam, Siz az öz söylediniz biz çok anladık...Kaleminize kuvvet, gönlünüze selamet...