İlk etapta çok basit gibi algıladığımız bu durum gerçekte nedir? Nasıl sonuçlar doğurur? Böyle bir durumun hikmeti nedir?
Allah canlıların beyinlerinin bir tarafına hafıza denilen bilgi depolama özelliği vermiş. Bilhassa bu canlılardan insan olanına bütün melekeler daha cömertçe hediye edilmiş yaratan tarafından. Sebebi ise malum. İnsan yeryüzünde farklı bir misyonun taşıyıcılığını üstlenmiştir.
Bu hafıza öyle bir işleme tabidir ki her saniyede bir şeyleri duymak ya da görmek, hatta okumakla bilgi birikimini sürekli artırmaktadır.
Bu hafıza havuzunun kapasitesini tam olarak bilemiyoruz ama beynimiz sık kullandığı bilgileri hafızanın en üst noktasında bulundurmaktadır. Sırasıyla az kullanılanları daha alt merkezlerde tutmaktadır. Hiç kullanmadıklarını ise çok daha derinlerde muhafaza eder.
Unutmak ise ilk etapta bilgi olarak bir şekilde hafızamıza girenlerin bir müddet sonra hatırlayamıyor oluşumuzdan ibarettir.
Bu arada bazı bilgiler bizi çok ilgilendirir, bazıları ise az ya da hiç ilgilendirmez. Az ya da hiç ilgilendirmeyenler doğal olarak belleğimizde iz bırakamaz ve en kolay unuttuklarımız olurlar.
Unutmanın insana sağladığı en büyük avantaj ise beynimizin zaman ve zemine göre bilgilerini güncelleyebilmesidir.
İnsanın Hafızada bilgileri barındırabilmesi ve önemli önemsiz bir sıralama yapabilmesi insanın başka özelliklerinin de ortaya çıkmasını sağlar. Bilgiler birbirini besler ve büyütür. Büyüyen bilgiler ise insanın bazen anlayışını bazen de ürettiklerini büyütür.
En hazin noktalardan birisi geçmişte yaşanılanların ibretlerini alıp geleceği için tedbir alma çalışmasını yapamadan unutmaktır. Bu durum deyimi yerinde ise o insan için tam bir felakettir. Çünkü aynı acıları tekraren yaşamak zorundadır.
Unutmadan ibretini alıp tedbirini de düşünenler için her problem ya da hata veya başına gelen kötü şeyler o insanın kalitesini yükseltir. İçinde yaşadığı topluma da faydalı bir insan olmasını sağlar.
İnsanın bu özelliği de ailesi olduğu insanlık alemini yeryüzünde farklı bir yere ulaştırır.
İşte özetle anlatmaya çalıştığım özelliklerden dolayı yaratıcımız yeryüzünün halifesi olarak insanı seçmiş ve ona bazı misyonlar yüklemiştir. Ondan Elçi seçmiş. Elçiye vazifeler yüklemiş. İnsanlığa Allah’ın buyruklarını anlatma vazifesini vermiş, bu vazifeyi kıyamete kadar inananların yapmasını istemiştir.
Ayrıca unutmanın insana sağladığı diğer bir avantaj da acıların sürekli kendi ruhuna baskı yapmasını da engelleme kapasitesidir. İnsan kendisini üzen haller için onu bertaraf etmek için mücadele eder ve üstesinden geldiğinde de onu hatıralar mezarlığına gömer.
İnsan ya acılarını unutmasını ya da kendi mezarını kazmasını bilmeli derler. Eğer unutamazsa insan yaşarken bir ölüye dönebilir.
Bazı durumlar ise insanın gücünü ve iradesini aşar. Mesela ölüm gibi. Doğum gibi. Doğal afetler ya da haller gibi.
İşte bu durumda insanın haddini bilme disiplini sayesinde olana ne olursa olsun razı olarak kendisine uzun süren acılar vermesine izin vermez. Olana bitene ibretle bakar ve başına gelene razı olur. Olmalıdır da.
Bazı insanlar da vardır ki Allah’ın verdiği melekelerle bilgileri sınıflandırır, geliştirir, teknolojiye dönüştürür, mimariye yansıtır, hayatın kolaylaşmasına katkı sağlar, insan ve insanlığın içinden bir meşale gibi öne çıkar.
İşte ilmin, bilimin ve bütün hayırların öncüleri de insanlığın hafızasında unutulmayanlar arasındaki en nadide değerlerdir. İnsanoğlu çok iyileri ve de çok kötüleri hiç unutmaz.
İşte bazen unutmak bir nimetken, bazen de unutmamak bir nimete dönüşüyor. Bu sistem ilk kurulduğu günden beri de böyle çalışıyor.
Bazen sözler bizim için unutulmazdır, bazense yapılanlar.
Bizlere düşen se iyi ve iyilik adına unutulmaz işlerle geçen bir hayatımızın olmasıdır.
"Ettiği iyiliği ve gördüğü fenalığı unutmayan, gördüğü iyiliği ve ettiği fenalığı çabuk unutur."
demiş Cenap Şahabettin. Bu sözün İslam ahlakının temel ilkelerinden birisi olduğunu da bilmemiz gerekiyor.
Allah için iyi olup iyilik yapan inanalar en büyük ödülü Allah’tan isterler. O yüzden yaptıkları iyiliği unutmanın çok karlı bir davranış olduğunu bilirler ve inanırlar.
İyiliklerini unutamayanların iyilikleri dünyalık bir çıkar ilişkisinden başka bir şey değildir. Bugün ben sana, yarın sen bana der gibidir. Bu insanların ahirette Rabbimizin ödüllerinden alacakları bir şey yoktur.
Rabbim bizlere unutulmayan iyilerden, unutulmayan iyilik sahiplerinden olma yolunda çaba sarf ederken yardım etsin ki nihai ödüle erelim.
Her birinizi unutma melekesinden en güzel ve faydalı şekilde yararlanabilecek bir bilgi ve bilinç sahibi olmanıza yardım edecek çalışmalar yapmanızı dilerim.
Unutmayalım ki yeterince iyi isek Rabbimiz bizimle beraber olacaktır.
Unutulmaz güzellikler ve iyilikler yapmanız dileğiyle hoş olunuz, hoşça kalınız, iyi olunuz, Allah’a emanet olunuz.