Değerli Dostlar,
Bu haftaya benim de bir katkım olsun istedim. Bugünü kadınlar için özel bir gün olarak kabul edip sadece kutlamak, o da yüzeysel ve de samimiyetten uzak kutlamaktan öte geçemeyen bir durumu yine yaşadık. Takvim yapraklarında artık boş yer kalmadı gibi. Her konuya bir gün anca düşüyor. Ne tuhaf bir durum. Çok önem verdiğini yüksek sesle ilan etmesine rağmen 364 gün sonra sadece bir gün hatırlayıp konuşmak. Sizce ne kadar gerçekçi? Kesin olansa çok tuhaf.
Halbuki hızla insanlık ve toplum olarak hızla bir viraja girdik ve çok fena şekilde savruluyoruz. İnanç kodlarımız, kültürel değerlerimiz, töremiz, hukukumuz kırılan camlardan fırlamaya başladı. En çok sevdiklerimiz en fazla zarar görmeye başladı.
Kadın konusu son zamanlarda acı veren yazıların ve haberlerin konusu olmaya başladı. Ya da medyanın çokluğu ve de disiplinsizliği yüzünden fazlaca duymaya başladık. Bu konudaki problemleri düzeltme çabalarımız bile yeni problemler doğuruyor.
Halbuki kaybettiklerimizi yeniden temin edip, arızalı olanları da tamir etmekten başka çözümü yok ki. Yeniliklere sırtımı dönmeden, onlarla çatışmadan, kendimize yabancılaşmadan gelişim sürecine girmemiz en kolay ve verimli yol olsa gerek.
Şimdi bu konuda kendi ,fikrimi ve önerilerimi yazayım müsaadenizle:
-Kadın İnsan cinsinin diğer parçasıdır. Kendi fıtratına has özellikleri vardır. Ve bu özelliklerle barışık yaşamalıdır.
-Fıtratının ona yüklediği işler ve yükümlülükler konusunda alternatifsiz bir pozisyonu olduğunu hiçbir zaman unutmamalı.
-Hiçbir gerekçe karşı cinsin fıtratına özenme, taklit etme ve başkalaşma yoluna gitmemelidir.
-Her şartta kendisini fıtratından koparmaya çalışan aksiyonlara karşı kişiliğini ve sahasını korumak zorunda olduğunu bilmeli ve de unutmamalı.
-En önemli özelliği olan anneliğine sahip çıkıp onu aktif tutmalı.
-Her dönemde, her çağda kadın üzerinden çıkar amaçlı oluşturulan faaliyetlere hiçbir gerekçeyle en azından kendi adına fırsat vermemeli ve de olumlu yaklaşmamalı.
-Bir şehvet objesi olarak algılanmaya karşı kişilikli bir insan olma mücadelesini sürdürmeli.
- Yaratılıştaki sevgi üretme ve yuva kurma gibi özelliklerini sürekli ölçülü bir şekilde muhafaza edip yürürlükte tutmalı.
-Her kadın bilmeli ki, bütün kendisini hedef alan bütün kötülüklere karşı en önemli koruması yine kendisidir.
Daha çok şey söylenebilir ama bugün için bu kadar yeterli.
Erkekler ise kadını;
-Bir insan,
-Ailenin huzur kaynağı,
-Anne,
-Eş,
-Korunacak, kollanacak, saygı gösterilecek bir varlık olarak görecek ve bunun dışında hiçbir tutum ve davranışın öznesi olmayacak.
Yani:
Kadınlar İnsandır, Erkeklerde İnsanoğlu demişti Neşet baba.
Ne güzel de söylemiş vesselam.
BİR BAŞKA KADIN BAKIŞINI DA HATIRLATALIM
Üç beş insanlıktan çıkanın erkek olmasından yola çıkarak psikolojik baskı altında tutulan babalık sıfatını hatırlatan şu metne bir bakın.
Mesele Hanım ya da Erkek olmak değil. Mesele Ahlaklı, Erdemli, Adil ve Merhametli insan olmasıdır.
Tefekkürünüz bol olması düşüncesiyle sosyal medyada dolaşan bu derli toplu yazıyı ilginize sunuyorum.
Bir kadının itirafları
On yedi yıllık evlilikten sonra bir kadın şunları söylüyor
Erkek Allah'ın yarattığı en güzel canlıdır.
Eşine kızına kız kardeşine annesine babasına torununa vermek için sahip olduğu her şeyi feda edip vazgeçer.
Gençliğini ve sağlığını eşi ve çocukları için feda eder. Çünkü sürekli çalışır. Bazen gece geç vakitlere kadar çalışmaya devam eder.
Ailesinin hayatını, çocuklarının geleceğini inşa etmeye çalışır. Birkaç işte çalışmak zorunda kalsa ve bu sağlığına mal olsa dahi…
Sürekli mücadele eder. Annesinden, diğer yakınlarından hatta iş yerinde amirinden işittiği azarlara tahammül eder.
Tüm bunların sonunda yine kabak onun başına patlar.
Biraz eğlenmek için gezmeye çıksa sorumsuz biri oluverir.
Evde kalsa tembel olur.
Hata ettiklerinde çocuklarına kızınca vahşi baba olur.
Kızmasa boş verici baba olur.
Karısının çalışmasına izin vermezse geri kafalı karısının başının belası, izin verse karısının parasını istismar eden bir asalak olur.
Annesinin sözünü dinlerse suçlu karısının sözünü dinlerse yine suçludur.
Tüm bunlara rağmen baba şunları yapar:
-Çocuklarının her hususta kendisinden daha iyi olmasını ister.
-Çocukları küçükken ayağını büyüyünce yüreğini çiğnediklerinde tahammül eder.
-Dünyadakinin en iyisini veremezse dahi sahip olduğunun en iyisini hatta belki hepsini verir.
-Çocukları gökteki yıldızı istese o gücü yetse güneşi getirmeye çalışır.
-Eğer anne dokuz ay çocukları karnında taşıdı ise baba da aklında, zihninde ömrü boyunca taşır.
-Aile için babası iyi olduğu sürece tüm dünya iyidir.
-Yetim bir çocuğa sorun isterseniz. Baba kelimesini duyup da "baba" diyecek kimseyi bulamamak ne zor bir şeydir anlatsın size.
Allah'ım ana babalarımıza bizi ufakken merhametle yetiştirdikleri gibi merhametinle muamele et. Onları bağışla. Amin
Bütün çabamız kadın olsun erkek olsun öncelikle ahlaklı olmak olmalı. Hayatımızı ve ilişkilerimizi bu merkezde tutmalıyız. Bütün istek ve arzularımızı meşru çerçeveden temin etme gayretimiz kişiliğimiz olmalı. Kim olursa olsun her insanla aramızda bir hukuksal ilişki olduğunu da unutmamalıyız. Her hukukun da bir hesabının olduğunu sanırım bilmeyenimiz yoktur.