Kaç yaşındaysak o kadar bayram görmüşüzdür teorik olarak. Pratikte ise hatırladığımız bayramlar kadardır hepsi.
Bazı bayramların bizim hatırımızda ve hatıramızda kalmasına neler sebep olmuştur diye bir soru soralım kendimize ve geriye doğru tarihsel bir yolculuk yapalım.
Kaç yaşında olduğumuz önemli. 70 lerin bayramları o günün dünyasının ürünüydü. Daha az maddi imkanların yanında daha fazla sosyal ilişkilerin yaşandığı yıllar.
80 lerin bayramları biraz daha farklı kutlandı. Sosyal değişim, yeni neslin eğitim düzeyindeki yükseliş ve gelişim durumu bayramların havasını değiştirdi. Biraz daha şehirli görünmeye başladı.
90 lardan sonraki bayramlarda şu sözü çokça duyar olduk; ‘’Ah! Nerede o eski bayramlar?’’ Neden bu cümleyi çok duymuştuk? Biraz hatırlamak her birimize iyi gelecek.
O yıllar eğitim düzeyinin yükseldiği, yeni neslin dünyayı tanımaya başladığı, köylerin neredeyse sadece nostalji yaşanan birer hatıra merkezlerine dönüşmeye başladığı yıllardır. Aynı zamanda da maddi imkanların yükseldiği yıllardı da diyebiliriz.
Bütün bu gelişmeler insanımızı çok hazırlıksız yakaladı. Bu yeni yaşam modelini öğrenerek, özümseyerek ve anlayarak seçemedi ve yaşayamadı. Çünkü çok hızlı bir değişim süreci başlamıştı. Kopyalanmış hayatlar bütün ülkeyi etkiliyordu.
Moda akımlar ülkemizin her yerine basılı ve görsel medya aracılığı ile hızla yayılıyordu. Bu akımların başka kültürel kodlar taşımaları tehlikenin boyutunu ve yaşadıklarımızın anlamını anlatmaya yeter sanırım.
Çok organize bir kültürel saldırı altındaydı bütün ülke. Moda, müzik, spor, magazin, reklam sektörü, sinema sektörü, yabancı diziler, görsel medyanın çok amaçlı ve planlı yayınları toplumu sarhoş edercesine değişime itiyordu.
Büyük oranda da başardılar. Artık milli ve dini değerler ve kavramlarımızın kimisi tedavülden kalktı ya da kaldırıldı, kimisinin de içerisi boşaltıldı. Aynı kelimeler aynı anlam gücüne sahip değillerdi. ‘’İyi bayramlar’’ kelimesi ‘’iyi tatiller’’ kelimesine dönüşmüştü.
Bayramların fıtratında var olan aile içi neşeli zaman geçirme, büyüklerin ziyareti, Arefe günlerindeki mezarlık ziyaretleri, çocukların, yaşlıların ve hastaların ziyaretleri konusu moda tabirle artık cazip gelmiyordu.
Artık yurt içi ve yurt dışı tatillere rağbet artmıştı. Bu tatilleri önce şehirli ve eğitimli nesiller talep etti. Ardından peyder pey inanç, kültür ve ananelerine bağlılığında zafiyet gösteren her bölgeden ve her yaştan insanımız talep etmeye başladılar.
2 binli yıllar ve sonrası için kurulabilecek cümleler maalesef daha da karmaşık hale geldi. Bu yıllarda internet teknolojisi yeni yaşam sitilleri ortaya çıkardı.
İletişim kanallarındaki akıl almaz modellerin kullanıma açılması çok farklı insan duygularını ve davranışlarını üretti.
Önce cep telefonlarının sunduğu konfora, o telefonlarla yazılı mesajların iletilebilmesi insanlarımızı biraz daha ilerilere savurmuştu.
Bu da yetmedi. Bu telefonların gelişen teknolojileri ile fotoğraf çekme ve gönderme, video çekme ve gönderme, hatta görüntülü telefon görüşmeleri yapılmaya başlandı.
Artık inancımızı, kültürümüzü ve törelerimizi doğrudan etkileyen bir güce dönüşmüştü. Çünkü fiziki mesafelerin anlamları azalmıştı artık. Her an dünyanın her yeriyle en detaylı görüşmeler normal hale gelmişti.
İnsanoğlu artık eskisi gibi özlem biriktirmiyordu. Sevdiklerine dokunamasa bile her halini görüp duyabildiği bir ilişki yaşamaya başladı.
Bu durum Bayramlar dahil birçok insani ilişkileri çok farklı etkiledi. Gitmeden gitmek gibi durumlar yaşanır oldu. Bu durumlar ilk zamanlar tuhaf karşılansa da bir müddet sonra normal olarak değerlendirilmeye başlandı. Hatta bu durumun tadını da çıkarmaya başladı insanoğlu.
Kâbe’den canlı yayınlar, canlı düğün yayınları, tatil yayınları ve akla gelebilecek her türlü aksiyonu aleme ilan etmeye başladı.
Özündeki doğal yaşam alanından çok uzaklardaydı artık. Bu şartların bayramı ve kutlamaları da kendi kodlarını insanımıza enjekte etmiş oldu.
2000 lerin neslini bu teknoloji inancından ve kültürel kodlarından bağımsız bir şekilde eğitti ve büyüttü. Şuan yeni neslin zihni her konuda olduğu gibi bayramlar konusunda da karma karışık bile diyemiyorum çünkü bom boş. Fiziken ortalardalar ama ruhen çevrim içi bir dünyanın kim bilir neresindeler.
Evet. ‘’Nerde o eski bayramlar?’’ cümlesi artık daha fazla anlam kazanmaya başladı. Bu bayramda da teknolojiden çok daha fazla yararlanacağımızdan şüphe yok.
Sakın ola özlem duygularımızı tehlikelerden koruyalım. Fiziken buluşamadığımız yakınlarımızla teknoloji aracılığım ile görüşmeyi ihmal etmeyelim.
Hatır soralım, hatır alalım, sevgi içerikli cümlelerle sevdiklerimizin bayramlarını kutlayalım. Bayramı bayram yapan şeyin samimiyet ve sevgi olduğunu unutmayalım.
Fiziki olarak yakın olanlarımızla zamanı ve ikramları paylaşalım, el öpelim, el öptürelim. Ziyaretler yapıp misafir ağırlayalım. En çok da çocukların hatırında kalacak bayramlar yaşamaya gayret edelim ki yıllar sonra bu günleri hasretle anlatabilsinler.
Her birinize kutlu bayramlar dilerim. Rabbimizden nice nice bayramları en güzel şekilde yaşayıp güzel bir miras bırakabilmemiz konusunda bizlere ve bilinçli kardeşlerimize yardım etmesini dileyelim.
Bu duygu ve düşüncelerimle hoş olunuz, hoşça kalınız, bayramı bayram gibi yaşayınız, Allah’a emanet olunuz.