Kıymetli okurlar, Son iki yazımda kadınlar hakkında, ya da kadının başından geçenler hakkında topluma ayna tutmaya çalıştım. Bunu yapma sebebim sorumluluk bilincimin gereğidir. Çünkü ortada insanın kadın yarısındaki hızlı değişim ve bu değişimin etkisiyle oluşan yeni bir sosyal yapı oluşuyor. Bu durumu kontrolsüz bir şekilde karanlık bir tünele girmeye benzetiyorum.
Bazılarınızın aklına erkek gözüyle ve fikriyle yazılan bir yazı olarak gelebilir. Öyle olmadığını anlamanın tek yolu ise yazıdaki satırları okuyup bir an için hayatın akışı içerisinde yaşananları düşünmekten geçer. Olanlardan başka bir şey yazılmadığını göreceksiniz. Bunca yıllık tecrübeyle ayan beyan her şey görülebiliyor.
Şimdi bu konuda acil eylem planı için bazı önerileri sizlere sunacağım. Bunu Allah için yapıyorum. Çünkü her birimiz bu gidişten sorumluyuz. Böyle gittiği takdirde bir müddet sonra dönüşü olmayan bir yere gelmiş olacağız. İşte o zaman bütün yanlışlarımızı doğru kabul edip normalmiş gibi bir hayatı yaşıyor olacağız. Yanlışlardan sahte cennetler oluşturmak, kendimize o cennette köşkler hayal etmek, sınırsız hayallerimizle sanal bir yaşama geçiş yapmak. Durumumuz aşağı yukarı bu. Psikolojik hastalıkları ve belirtilerini düşündüğümüzde bunlar hiç de imkânsız değil. Yani hızla hastalanıyoruz.
Bu girizgâhtan sonra ilk uyarıyı erkeklere yapıyorum. Her erkeğin hayatına ilk önce kadın olarak annesi dahil olmuştur. Sonra varsa kız kardeşi, sonra da evlendiğinde karısı. Büyük anne, teyze ve halaları da sayabiliriz. Bütün bu saydığım kadınlar aile içerisinde statülü, değerli, saygılı ve sevgili insanlardır. Normal şartlarda hiçbir erkek bu durumu tartışmaz. Etrafınızdaki bu kadınların tercihlerine, beklentilerine, hayallerine, özentilerine, gündemlerine biraz olsun kulak verin. Hem de özel olarak ilgilenin. Çünkü özel olarak ilgilenmediğiniz takdirde siz erkeklere olan bitenlerin hepsini söylemediklerini göreceksiniz. En azından evet demeden önce belki bazı terslikleri fark edebilir ve hayır diyebilirsiniz. Çünkü saldırı altında olan tarafın kadınlar olduğunu yazmıştım son iki yazımda. Okumayanların acilen okuması lazım ki bu kelimelerle ne demek istediğim kolay anlaşılabilsin.
Olan bitenin çoğu zaman en son babaların duyduğunu da hesap edersek, kadını koruma adına hayır denmesi gereken değişim ve gelişimlerin çok sık yaşandığı bir zamanda babaların çok daha duyarlı ve dikkatli olması gerektiğini söylemeliyim. Çünkü erkeklerin mantık fren sistemlerinin iyi çalıştığını biliyoruz.
Kıymetli Anneler, yolun yarısındayız ama sizin anneliğiniz o kadar zorlukları aşarak kendi gücünü ispat etti ki, bu problemlerin çözümü yine acilen sizin ellerinizle ve sizin sahanızda gerçekleşebilecek durumdadır. Bilhassa kız annelerine özel olarak sesleniyorum. Allah aşkına kızlarınıza hanımlığı, insanlığı, ahlakı, terbiyeyi ve namuslu olmayı küçük bir yaştan itibaren hem sözlü hem de görsel olarak öğretin. İlk önce de kendinizin örnekliğini harekete geçirin. Çünkü, siz kızınızın ilk öğretmenisiniz.
Onun eğitimine özen gösterin. Fıtratına uygun mesleğinin olmasına gayret edin. Hayatın iniş çıkışlarını, iyiliğin ve kötülüğün ayak izlerini ve görüntülerini yaşlarına göre gösterin ve eğitin.
Ama ona aldığınız ilk oyuncağın neden bebek olduğunu, onun en sevdiği oyunun neden evcilik olduğunu sakın unutmayın. O oyunların hepsi hem zor hem de şerefli olan annelik vazifesine erken yaşta hazırlanmak içindir. Tesadüf değildir yani. Kızlar bunlarla sadece oynamıyorlardır. Aynı zamanda bu oyun bir staj gibi şuur altını yapılandırmaktadır.
Yakın geçmişte töremize göre kızlar evlilik için ailesinden usulünce istenir, cevabı beklenir, naz ederler ama nazları çekilir, ailelerde değişik bir telaş ve sevinç yaşanmaya başlanırdı. Kız evi naz eviydi. Kız evinin onuru ve gururu ön planda tutulurdu. Kız evini utandıracak ve onları zora sokacak hiçbir olaya tevessül edilmezdi.
Ya şimdi ne hale geldik? Artık kız evi naz evi olmaktan çıktı. İstenmeyi beklemeyi de bıraktı. Bazı anne tipleri maalesef ayrık otu gibi çoğalmaya başladı. Bu annelerin kızlarının üzerinden yarışa katılmak, kendi arzularını kızlarının arzusu yaparak rol hırsızlığı yapmak, onlara hayal dayatmak, tercih seçeneklerini kızları için belirlemek gibi hastalıklı davranışlarını dikkatlerinize sunarım.
Bu model hakkında biraz daha bilgi vermemiz gerekecek.
-Bu anne damat seçimine direk ya da dolaylı yoldan müdahil olmakta, hatta karar sürecinde her iki genci de etkileyecek müdahalelerde bulunmaktadır.
-Kızımı ezdirmem. O sahipsiz değil sloganlarıyla daha ilk celsede sevgiyi, merhameti, güveni, dürüstlüğü, sadakati yok sayma cüretini aşikâr etmeye çalışmaktadır.
-Kızını mesleğe teşvik ederken onun zihnine ‘’iki ayaklarının üzerine durmalısın, kocanın eline bakmamalısın, kendini ezdirmemelisin, kendi kararlarını rahat alabilmelisin’’ gibi ticari veya siyasi bir oluşumun şartlarına benzer bir tavrı şuur altına yerleştirmektedir.
-Şimdiki damatlık pozisyonu önceki dönem gelinlik pozisyonuyla yer değiştirmiş durumdadır. Damatlar iç güveyi gibi olmaya başladılar. Bu durum ailedeki hukuk sistemini de sarsmaya başladı. Artık Anaerkil döneme girdik. Onun gereği olan bütün değişimler öyle veya böyle yaşanıyor.
Bu ne ara oldu diye şaşıranlarınız da var ama bu son 15 yılda gerçekleşti dostlar. Bu kırılma tehlikeli bir fay hattı gibi ayrışmayı tetikliyor. Hatta düğün günü kızına;’’ kızım kimsenin senin canını sıkmasına izin verme. Olmazsa çek gel.’’ Diye sözüm ona öğüt veren bir sürü anne gördüm.
- ‘’Ben yaşayamadım, kızım bari yaşasın’’ mantığıyla hem kızını hem de damadını çileden çıkaran kız anneleri de gördüm ve duyuyorum. Erkek anneleri ise şu an tamamen kale arkasında ya da yedek kulübesinde 89. Dakikada maça girmeyi bekleyen futbolcu gibiler.
-Bunun yanında kaçarak evlilikler de moda oldu. Kısa sürede boşanmalar normal karşılanmaya başlandı. Dul olmak hür olmak olarak hayatta kendisine ciddi bir yer buldu. Toplumdaki yalnızların en sadık arkadaşı, ya da çantalarındaki değişmez hapları antidepresanlar oldu. Anneliği bakıcıya ya da Ana okuluna sevk etme modası yaygınlaştı. Bu şekilde çok paralar da kazanıldı, statüler de yükseltildi.
Heyhat ki sevgisizlik ve huzursuzluk uykumuzu kaçırmaya başladı. Ne evlatlar annelerini sevecek zaman bulabiliyor, ne de annelerinin kokusuyla büyüyebiliyor. Oğlum oldu diye fazladan sevinen annelerin de sevinci kursağında kaldı. Kızına bulduğu damadı vıcık vıcık seven kız annelerinin de yavaş yavaş uykusu kaçmaya ve damadı hain ilan etme gününe de az kaldı.
Çünkü evlilik kurumuna yaklaşım tarzlarımız bozuldu. Hedef sıcak ve sevgi dolu uyumlu bir yuva kurmaya yardım etme duygusundan uzaklaştı. Bir an önce gözüne kestirdiğiyle nikah masasına oturmak öncelik haline geldi. Halbuki her kız çocuğu potansiyel anne ve yuva kuran bir eş adayıdır. Bu durumun aktif olabilmesi için oyuna, plana ve entrikaya ihtiyaç yoktur.
Bütün bu hengamede avantajlı gibi görünenler bilmeliler ki köklerinden koparılmış, kültür ve inanç kodlarını terk etmiş toplumlarda değişim çok hızlı olmaktadır. Bugünün gülenleri için yarın ağlama zamanı hiç te uzak değildir. Bu işler böyle olur. Hak etmeden, layık olmadan elde edilen her şey kalıcı olmaz. Neyse odur, nasılsa öyledir diye bir söz vardır ya, bu hakikati hiçbirimiz unutmamalıyız.
Son söz olarak Allah için annelere bil hassa kız annelerine yine birkaç kelam etmem gerekecek. Ne olursunuz, yüz yıllardır kurulmuş bir düzeni dağıtmaya aracı olmayın. Hanım bir kız yetiştirin ki beyler ve adam evlatları kapınızda sıraya girsin. Hanımlık onurunuzu yüksekte tutun ki kadınlığınızı ve anneliğinizi yaralayıp heder etmeyin. Kızlarınızı, bilgili, hikmetli, görgülü, becerikli ve eğitimli bir yapıda yetiştirin ki kurduğu yuvada birçok kişinin hayatını düzeltebilecek gücü ve fırsatı kullanabilsin.
Hep deriz ya. Bir erkeği eğitirseniz, sadece bir erkeği eğitmiş olursunuz. Bir kadını eğitirseniz, bir aileyi eğitmiş olursunuz. Kızlarınızı kokuşmuş pop kültürünün ve devşirilmiş sokak kültürünün, inancını ve töresini kaybetmiş şuursuzların insafsızlığına terk etmeyin.
Daha çok şey var yazacak ama bu kadarı dikkat çekmek için yeterli olacaktır. Bu yazıyı hoşgörü ve affınıza sığınarak yazdım. Yanlış kelime kullanmış olabilirim ama meramım bu kanayan yaraya dikkat çekmekten başka bir şey değildir. Bir sonraki yazımda da insanın erkek tarafına neler olduğundan bahsedeceğiz inşallah.
Bu vesile ile her biriniz hoş olun, Hoşça Kalın,
Sağlık ve huzurla yaşayın,
Allaha emanet olun.