Konuya doğrudan “Rahman’ın has kullarının’’ bazı güzel niteliklerinden bir tanesi olan bir dua ile girelim;
"Onlar: "Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap" derler. İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır." (Furkan, 25/74-75)
Bu dua temelinde fiili duaların kendimiz, çocuklar ve gelecek neslimiz için yapılması gerektiğine inancımız tam olmalı.
İbrahim Peygamberin de duası dilimizde ve gönlümüzde olmalı birer ebeveyn olarak.
"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri, namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!" (İbrahim, 14/40)
Sevgili Peygamberimizin aşağıdaki müjdeli sözünü öncelikle doğru anlamamız gerekiyor.
“Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor; Hz. Peygamber (s.a.v): "Her çocuk fıtrat üzerine doğar, onu anne ve babası Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır veya Maksileştirir.” (Müslim, Kader 22, (2658)
Hiçbir çocuk Müslüman doğmaz. Sadece tertemiz doğar. Allah’ın dinini alabilecek fıtrat temizliğine sahiptir bu Rabbimizin bir hediyesidir.
Sonrasında aile onu sorumluluk alarak kendisine benzetir. İçinde yaşadığı toplum da onu kendi dinamikleri çerçevesinde şekillendirir.
Aslında anne-babalık da bir doktorluk, mühendislik, öğretmenlik gibi hatta daha önemli vazifedir. Ve anne-babalık eğitiminden herkesin geçmesi gerekmektedir.
Günümüzde toplumun yüz karası sayılan; sefiller, şerliler, anarşistler, ayyaşlar, morfinman ve esrarkeşler... Dün terbiyelerinde ihmal gösterdiğimiz çocuklardır. Bilmem ki, bugünkü ihmallerimiz yüzünden, yarın sokaklarımızı ne türlü nesillerin dolduracağını hiç düşündük mü...?
İbnu Ömer (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (a.s) buyurdular ki: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes'ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes'ûldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes'uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes'ûldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes'ûldür." [Buhârî, Ahkâm 1, Cum'a 11, İstikrâz 20, Itk 17, 19, Vesâya 9, Nikâh 81, 90; Müslim, İmâret 20, (1829); Tirmizî, Cihâd 27, 1705]
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmuş olamaz.” (Tirmizi, Birr, 33/1874)
"Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun..." (Tahrîm, 66/ 6)
Bu ilâhî emir gereğince her Müslüman, kendisini ve ailesini Cehennem ateşinden korumak için; Allah'ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınacak ve bunları çocuklarına öğretecektir.
Hz. Ömer (r.a.): “YâRasûlallah! Nefislerimizi koruruz fakat ailemizi nasıl koruyabiliriz?" demişti. Allah Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Allah'ın sizi nehyettiği şeylerden onları nehyeder ve Allah'ın size emrettiği şeyleri onlara emrederseniz. Bu şekilde onları korumuş olursunuz." (Hakk Dini Kur'an Dili, c; 6 shf: 5112)
"İnsanoğlu öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç kimsenin (sevap defteri) kapanmaz. Sadaka-i cariye (cami, medrese, çeşme gibi kalıcı hayır eseri) bırakanlar. Hayırlı, faydalı ilim bırakanlar (dinî bir eser yazan veya ilmî icat ve keşif yapanlar). Anne ve babasına hayır duâ eden (salih ve hayırlı) bir çocuk bırakan." (Müslüm, Vasiye, 4310)
Bütün bu ve diğer Ayet ve Hadislerden anladığımız şey evlatların çok önemli sorumlulukları olduğu gerçeğini bize hatırlatmaktadır.
"Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah'ın katındadır." (Enfal, 8/28)
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan (zikretmekten) alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardandır." (Münafikun, 63/9)
Bu iki ayette de ebeveynin çocuklarla ilişkisinin dini tanımını görmekteyiz. Bu tanım Allah’a doğru iman eden her Müslüman için tartışmaya kapalı bir ilkedir.
Diğer yandan Kuran’da diğer peygamberlerin çocukları ile ilgili duaları, onlarla ilişkileri, onların halleri hakkındaki düşünce ve duruşları çok açık bir şekilde beyan edilmiştir. Lokman Suresi 13-19. Ayetler Lokman Peygamberin bütün zamanlara ışık tutan öğütlerini görüyoruz.
Ayrıca, yaşlarına göre dini vecibeleri tatlı dille öğretmek, onlara güzel ahlakı öğretmek. Bireysel ve toplumsal davranış ahlakını öğretmek, Kardeşler arasında adil olmak, çocuklara her zaman iyi örnek olmak, sevgi, şefkat ve merhamet göstermek ebeveynin tartışmasız öncelikli görevlerindendir.
Bir hadis ile yazımızı sonlandıralım;
Abdullah b. Amr (r.a.) anlatıyor: “Ben küçüktüm, Peygamberimizin evimizde bulunduğu bir günde, annem beni: “Gel sana bir şey vereceğim” diye çağırdı. Peygamberimiz anneme: “Çocuğa ne vermek istedin?” diye sordu. Annem: “Hurma vereceğim.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: “Eğer (çocuğu aldatıp ona) bir şey vermeyeydin, sana bir yalan günahı yazılırdı.” buyurdu. (Ebu Davud, Edep, 88, 4339)
Bu şuur ve bilinç çerçevesinde hayatımızı şekillendirmek iki dünyada bize güzellikler kazandıracaktır.
Hoş olunuz, Hoşça kalınız, Allah’a emanet olunuz.
Hocam Allah razı olsun