Geçen haftaki yazımda dikkatleri üç aylara çekmiştim. Bu yazımda da üç aylarda neler yapılması gerektiği konusuna devam edeceğim. Bir yıl içerisinde var olan üç aylık bir sürecin diğer aylara nazaran daha farklı değerlendirilmesine ısrarla dikkat çekmem gerektiğine inanıyorum.
Bu yazımımdaki en çok dikkati çeken konu cehaletten kurtulma mücadelesidir. Biz insanlar hiçbir şey bilmeyerek doğarız. Bazı içgüdüsel davranışlarımız vardır ama onlar Allah’ın biz insanları yaratırken acil ihtiyaç olan konular hakkında verdiği tepkisel bazdaki hediyeleridir. Ağlamak, gülmek, üşümek, korkmak, güvenmek, uyumak gibi şeyler. Bunlar için herhangi bir eğitime ihtiyacımız yoktur.
Doğumdan itibaren çevresel etki ve uyarıcılar aracılığıyla öğrenme faaliyetlerimiz başlar. İlerleyen zamanda da okul ortamında öğrenme faaliyetleri devam eder. Okul yıllarındaki öğrenme faaliyetleri belirli konular üzerine daha kategorik bir eğitim modelidir.
İşin içine öğretmen, kitap, sınıf, okul ve diğer öğrenciler girmiştir. İlk eğitim yıllarına temel eğitim dönemi, sonrakilere de mesleki ya da uzmanlık eğitim modeli denir. Ayrıca bu dönemde okul tatillerinde camilerimizde ya da diğer mekanlarda ehil ya da ehliyetsiz kişilerden Kuran öğrenimi ve Din Dersi eğitimi de almış olabiliriz. Bu süreç zarfında dini konularda neler öğrenebildiğimize iyice bir bakalım. Ayrıca öğrendiklerimizin temel dini doğrular nazarında ne durumda olduğuna da dikkatlice bakmamız gerekmektedir.
İşte bütün bu yaşanmışlıkların ardından yapacağımız manevi muhasebe ve bilgi kontrol çalışmasının devamında hem eksikliklerimizi gidermek hem de yeni bilgilerle dini hayatımızı daha bilinçli hale getirme çalışmaları yapmak kişisel yükümlülüğümüzdür.
Bu çalışmaları en verimli bir şekilde yapabilmemize en çok da manen imkân sağlayan bir üç aylar sürecini daha yaşamaya başladık. Eğer bu ayların manevi atmosferinden de faydalanarak en azından belirli dini konularda eski bilgilerimizi kontrol edip üzerine yeni bilgileri de öğrenebilirsek, cehalet mahallesinden bir nebze olsun uzaklaşmış oluruz.
Bu ve benzeri çalışmalar için fırsat ayları tekrar geldi. Yeni bir üç aylar ki onların içerisinde bilhassa Ramazan ayında dini faaliyetler yapma, dini bilgi edinme, haramlardan ve kötülüklerden uzak olmanın daha kolay olduğu ifade edilir ve bilinir. Manevi hisler ve atmosfer bizi bu konularda daha dikkatli olmaya yönlendirir. İç disiplinimiz daha tavizsiz çalışır.
İlk işimiz dini konularda en zayıf olduğumuz konuyu belirleyelim. O konu hakkında kaynak araştırması yapalım. Etrafımızdaki en güvendiğimiz hocalardan da destek almayı unutmayalım. Aldığımız desteğin kaynağı üzerinde de durma mecburiyetimiz vardır.
Bu konuda çok titiz olmanızı ısrarla tavsiye ediyorum. Çünkü yüce dinimiz İslam’ın her tarafında bin bir türlü çıkar guruplarının manevra yaptıklarını görüyoruz ve duyuyoruz. Normal şartlarda iyi ve güvenilir bildiğimiz kişilerin bazı konularda maalesef aynı kaliteye sahip olmadıklarına da şahit oluyoruz. İdeolojik bir yaklaşım, herhangi bir dini yapılanma adına bir imaj ya da faaliyet sahiplerine şahit oluyoruz.
Bu tür farklı etiket ve niyetlere İslam’ın hiç ama hiç ihtiyacı yoktur. İslam Allah’ın yer yüzündeki tek dininin adıdır. (Ali İmran 19. Ayet) Ona inana ve tabi olanların adı da Müslüman’dır. Bunun dışında bu isimleri aşan başka bir isim ve sembollerin İslam’a ve Müslümanlara zarar vermesi kaçınılmaz bir durumdur.
Bu ve benzeri sebeplerden dolayı İslam’ın ana kaynaklarına tarihi süreç içerisinde oluşturulan bilimsel usul prensipleriyle yaklaşıp onlardan halkın anlayabileceği tarzda bilgiler üreten alimleri bulup kitaplarını okumamız en temiz çalışma olacaktır.
Bir de bu tür alimlerin çeşitli dini konulardaki videolarını dinlemek de bizim bilgi hanemizi dolduran bir katkı sağlayacaktır. İçinde yaşadığımız zamanda bilgiye ulaşmanın önündeki bütün zorluklar kalkmıştır. Bununla beraber bilgiye ulaşabilmek tahminlerimizin ötesinde de kolaylaşmıştır.
Bu aradaki en büyük problem bilginin doğru olup olmadığı meselesidir. Bunu anlamanın en doğru yolu Kuran, Onun ilk öğrencisi ve de aynı zamanda öğretmeni olan Sevgili Peygamberimizin kuranı anlama ve yaşama modeli ve tabi ki aklımıza başvurmak olmalıdır.
Bir gecede alim olunamaz. O yüzden yavaş yavaş yapılan çalışmalar daha kalıcı ve güçlü değişimi sağlar. Bir dini konuda en doğru bilginin kaynağını bulup, okuyup ya da dinledikten sonra aklın ve vicdanın süzgecine de başvurmak bizi en az hata yapmaya sevk eder.
Bir konuya daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Dini konuşmalara veya tartışmalara duygusal ve tarafgir bir halde yaklaşmayınız. Olabildiğince objektif bir duruşla takip ediniz ki birisinin yanlışlarını denetimsiz bir şekilde bünyenize katmış olmazsınız. Bu aylarda bütün basılı ve görsel yayın araçları moda gibi dinden bahsetmeye başladılar bile. O sebeple ister istemez bazılarını okuma ve dinleme durumunda kalabiliriz.
Bütün bu çalışmaların ana konusu sağlam bilgi sahibi olup Allah’ın istediğine yakın bir kalitede Müslüman olabilme konusunu başarmış olmaktır. Aynı zamanda cehaletin karanlığından kurtulup kişisel aydınlanma sürecimizi başlatmış ya da tamamlamış olabiliriz.
Her birinizi ilim ve irfan elde edebileceğiniz bir üç aylar geçirmenizi Allahtan diliyorum. Cahillerden ve de cehaletten uzak bir hayat yaşamanızı da dualarıma ekliyorum.
Hoş olun, Hoşça kalınız, bilgiyle yaşayınız, Allah’a Emanet olunuz.
Allah razı olsun Hocam