Başlığa vereceğim ilk cevap; hayır tanımıyoruz. Tanımadığımızın o kadar belirtisi var ki bunu anlamak için biraz farkındalıklı olarak hayata ve olaylara bakmamız yeterli olacaktır.
Mutluluğun insandaki ilk belirtisi tebessüm eden bir yüzdür. Mutluluk üreten hormonların çalıştığının ilk biyolojik yansıması yüz kaslarının gevşemesiyle ortaya çıkar.
Bu tebessümlü bakışların ikinci mutluluk ifadesi gözlerin canlı bir bakış ve kıpırtılarla etrafı süzmesidir. Mutlu gözler olumlu enerji üretir. Güven ve samimiyet sinyalleri yayar.
Mutlu insan için bütün güzel sözler söylenebilir. O sözlerin çoğunu hak eden kişi mutlu bir ruh haline sahiptir.
Mutlu insan olabilmenin bir başka yolu da doğumdan ölüme kadar olan insan yaşamında başa gelen her şeyin hayat içerisindeki anlamlarını çözmüş olmasıdır.
O insan için hırs denilen iç kemiren ruhsal hastalık çok tehlikelidir ve o duyguyla baş edebilmenin anti fikrini bulmuştur.
Dünyada hırslanarak, tamah ederek insanın ulaşabileceği daha mükemmel bir hedef yoktur. Çünkü bir gün ölecektir ve ölüm hayatı sıfırla çarpma gücüne sahiptir. İşte bu gerçek o tip hastalıklı duyguları paramparça eder.
Mutlu olabilmeyi öğrenmiş insanın yaşam formülünde kanaat vardır, hoş görü vardır, diğerkamlık vardır.
Mutlu insan olaylara ve tercihlerine sadece kendi penceresinden bakmaz. En yakınından içinde yaşadığı toplumun yargılarına kadar birçok dinamiği hesaba katar.
Mutlu insan düşman üretmez ve de çoğaltmaz. Aksine dost çoğaltır. Cömertlikte kendi rekorlarını aşmak için çabalar ve bu davranış toplumsal yüreklerde ona yüksek payeler kazandırır.
Mutlu insan hak ve hukuk denildiğinde hiçbir bahanenin arkasına sığınıp onu nefsi için ihlal etmez. Hayırlarının arkasında da hak vardır. Evetlerinin arkasında da hak vardır. Her türlü duruşu hak üzere olur.
Mutlu insan helaliyle yetinir. Helalinden ister. Meşruiyetten ayrılmaz. Yani kafasını karıştırabilecek her türlü marazi düşüncelere karşı kendisini zihnini ve kalbini muhafazaya alır.
Mutlu insan kimseyi kıskanmaz. O sadece gıpta eder. İyi bir şeyin herkeste olabileceği gibi kendisinde de olmasını ister.
Mutlu insan bencil değildir. Sadece kendisinin mutluluğundan zevk almaz. Herkesle beraber mutlu olmayı seçer ve bunun için çaba sarf eder.
Mutlu insan etrafındaki insanların mutsuzluğundan rahatsız olur. Yakınlarının mutluluğundan zevk alır. O yüzden Huzur için gerekenlerin yapılması konusunu kendisine vazife edinir.
Mutlu insan sahip olduğu her şey için yaratana müteşekkir olur. En çok değer verdiği şey ruh ve beden sağlığıdır. Sağlık ona çok büyük enerji verir. Akıl sağlığı onun varlık sebebidir.
Mutlu insan dünden sürekli bugün ve yarın için dersler çıkarır. Hataları için üzülmek bir tarafa pişmanlık vesilesi olması ve dersler çıkarılmasına fırsat veren bir eğitim ve öğretim kaynağı sayar. Yani dertlerini bir başka şekilde sever.
Rabbimizin insanın her iki cinsine huzur bulabilmeleri için karşı cinsten eşler yaratıp güven ve muhabbet duygularını hediye ettiğini unutmayalım.
İşte mutluluk denilen bu harika hissin tanımı olan bu ve benzeri şeyler bizim hayat anlayışımızdan bir parça olsun.
Bir an olsun durup bakalım hayatımıza. Mutlu muyuz yoksa mutsuz muyuz diye. Hayatımızda gülen yüzlerin adedi ve süresi ne kadar diye bakalım.
Yukarıda yazdıklarımdan ne kadarına sahibiz ya da ne kadarının farkındayız? Bunların varlığından ne kadar haberdarız diye de sorabiliriz hatta sormalıyız.
Üç günlük dünyada kalan yıllarımızı olsun mutsuz geçirmemeliyiz.
İnanın değmez mutsuzluk zehriyle yaşanan bir hayata sahip olmaya.
Haydi hep beraber başlayalım mutluluk için çalışma yapmaya.
Huzur ve mutluluk dolu bir hayatın sahibi olanları model olarak almaya çalışalım. Hoş olalım, Hoşça kalalım, Mutlu ve huzurla yol alalım, Allah’a emanet olalım.
İbrahim Doğru
17.03.2023
Germersheim