Bu soruya en geniş perspektifte cevaplar bulmaya çalışacağım.
Biraz zülfü yâre dokunabilirim. Çünkü kendi hatırım için bile yazılacak bir yazı değil. Sadece sorumluluk hissiyle topluma ayna olmak adına kafa yorulur ve yazılır. O yüzden eksiğini gediğini sizler okurken tamamlarsınız.
Dedim ya toplumsal sorumluluk işi bir yazı.
Son zamanlarda meşhur olan şu sokak röportajcıları var ya, bunların gündemine bu soruyu getirebilsek daha çok hayırlı bir iş yapmış olurlardı.
Soru basit. Nasıl bir hayat istiyorsunuz ve bunun için ne yapıyorsunuz?
İsterseniz siz de bu soruyu kendinize sorun ve cevaplarınızı da bir gözden geçirin. İçinde işe yarar ne kadar cümle var diye bir bakın.
Mesela tecrübelerime ve yoğun sosyal ilişkilerimden elde ettiğim verilere göre şu listeyi oluşturabildim:
-Rahat,
-Adil,
-Zengin,
-Sağlıklı,
-Güvenli,
-Özgür,
-Dürüst,
-Hakkaniyetli,
-Samimi,
-Bilgili,
Ve bu istekler böylece uzayıp gidiyor. Bunları elde etmek için neler yapmalıyız ya da yapıyoruz sorusuna bu kadar açık cevaplar verilemiyor maalesef.
Çünkü her şeyden evvel bu isteklere sahip olabilmek için isteyebilme bilinci, nasıl elde edilebileceğine dair yöntem bilgisi, bu yöntem ilkelerini uygulayabilme yeteneği, tamamı içinde çalışkan olma prensibi ön plana çıkmaktadır.
Rahatlığı tembellik zannetmek, adaleti bencillik olarak algılayıp uygulamak, zenginliği hırs ve cimrilikle buluşturmak, sağlığı sadece beden sağlığı olarak anlamak, güvenlik konusunu yine kendi istediği bencillik içeren kriterlere indirgemek, özgürlüğü kendi isteklerini yapabilecek ortam olarak algılamak, dürüstlüğü başkalarının haklarına göre anlamamak, hakkaniyetli olma konusunda bozuk terazilerle çalışmak, samimiyetle iki yüzlülüğü ve cıvıklığı karıştırmak, bilgili olmayı da sadece çok konuşmak olarak algılamak gibi tehlikelerin çok yakınımızda olduğunu bilmek gerekmektedir.
Bütün bu olumsuzlukların hatta kötülüklerin etki kat sayısını artıran iftira, zanlı ifadeler, gıybet, bencillik, haram yollar ve benzeri kötü huyları da eklemezsek eksik olur.
Durum bu kadar net aslında. Problem olan şey insanoğlunun ister köyde yaşasın ister bir kasabada, ya da büyük bir şehirde kendi kapladığı hayat yollarında bu ilkelerin iyilerini ne kadar alıp uyguluyor?
Ya da ne kadar kötü olanları alıp hayatının rengi yapıyor?
Aslında iyiliği ve güzelliği seçenlerle kötülüğü bile isteye seçenlerin arasında olan cahil- bilgisiz ve alt kültür seviyesindeki insanları unutmayalım.
Bu gurubun sadece iyilikle uzatılan bir ele ihtiyaçları var.
Zaten iyiler ve kötüler kendi hacimlerini çoğaltmak için bu ara bölgedeki bilgisiz ve cahil insanlara ihtiyaçları var. Bu havuz her iki gurubu da beslemektedir.
İyilerin ne kadar iyi olduklarının ölçüsü toplumun ne kadar iyi olduğu ile ölçülür.
Kötülerin de ne kadar kötü olabildiklerinin ölçüsü de toplumun ne kadar kötü olduğu ile ölçülebilecektir.
İlk etapta biz hangi guruptayız? İyiler gurubunda mı? Kötüler gurubunda mı? Yoksa ikisi arasındaki gri bölgedekilerden miyiz?
Öncelikle bu soruyu de cevaplayalım ki yazının başındaki soruları da ardından sorabilelim. Doğru soruları doğru sıralamalarla sorarsak cevaplarını da daha doğru bir şekilde verebiliriz.
Evet, hepimize kolay gelsin. Ben hatırlatmalarımı yaptım. Sıra sizlerde. Kolay gelsin.
Hoş olunuz, hoşça kalınız, iyi olunuz, iyilikle kalınız, Allah’a emanet olunuz.
Muhterem Hocam Allah razı olsun.