Söze doğrudan girmek istiyorum. Ülkemizin insanları gün geçtikçe sosyal medyaya daha fazla bağımlı olmaya başladı. Nasıl ve ne amaçla kullanıldığı konusu hala bir grafik üzerinde sağlıklı bir değerlendirme yapılamıyor.
Kırsalda yaşayanların ilgilendikleri konular başka. Kasabadakilerin yoğunlaştığı alanlar biraz başka.
Emekli şehirlilerin, orta derecede eğitim almışların, Yüksek tahsil yapmışların, ya da alfabedeki harflerin bir kısmıyla kategorize edilen gençlerin ilgi alanları ve kullanım şekil ve sıklıkları çok çok başka.
Her ne kadar araştırırsanız araştırın sonuçlar sağlıklı değerlendirmeye izin vermiyor. Çünkü zemin ve kullanıcılar çok değişken.
Yalnızlaşan insana yoldaş olduğu da tartışılmaz bir gerçek iken, insanı yalnızlaştırdığını da söyleyenler hiç de azınlıkta değil.
Bir nesil için akrabalarını, okul arkadaşlarını, askerlik arkadaşlarını ya da yeni yeni tanışmaların vesilesi olduğunu da görüyoruz.
Sosyal medyayı bir gelir kapısı olarak kullanan iş bilenlerle de ister istemez ekranlarda yollarımız kesişiyor. Filim seyredenler, oyun oynayanlar, iş ilişkilerini bu kanalla takip edip yürütenler ve sair neredeyse sayısız bir amaçlar ve yöntemler listesi var.
Peki bu bilinen konuların yanında acizane farklı olan neyi yazabilirim ki?
Şöyle bir pencere açalım.
Sosyal medyayı kullananların en dikkat çekici olanlarından, ya da toplum için, insanlık için, medeniyet tefekkürü için kafa yoran, kalem oynatan ciddi bir kitlemiz de mevcuttur. Bu guruba dahil olan ciddi sayıda sosyal medya kullanıcısı entellektüellerimiz de mevcuttur.
Hangi konu ilgi alanımıza girerse, ya da mesleğimizle ilgili bu gurupta kimler varsa onları takip etmek kullanıcı için ciddi manada bir eğitim ve ilimi kazanım elde etmiş olur.
Kitap okuma özürlü bir toplum olduğumuzu kimse inkâr edemez. Piyasada en çok satılan kitapların listelerine baktığımızda konularının çok yüzeysel içerikli olduğunu rahatlıkla anlayabiliyoruz. Ya da popüler kültürü besleyen romanlarla birlikte aktüel tarihi konularla ilgili roman ve kurgu türü kitaplar dikkati çekiyor.
Sosyal medya üzerinden yapılan dini içerikli yayınların Televizyonlardaki dini içerikli münazara programlarından çok daha verimli işler olduklarını her defasında tecrübe ediyoruz. Sosyal medya üzerindeki bir konuşmacının videosunu anlayıncaya kadar defalarca durdurup yeniden oynatabiliyoruz. Arada arkadaşlarımızla konuşma ve konu üzerine istişareler yapabiliyoruz. Yani anlamadan ya da yanlış ve eksik anlayarak anlamış gibi yapma hatasına düşmüyoruz.
Videolardan yola çıkarak konu hakkında mesaj bölümünde sorular sorabiliyoruz, cevapları bulabiliyoruz. Yeni bakış açıları kazanabiliyoruz. Sözün en doğrusuna ulaşabilecek bütün imkanları ekranlarımızda görebiliyoruz.
En dikkat edeceğimiz nokta ise kimin ne kadar alim ve söylediklerinin ilmi olup olmadığını nasıl bilebileceğiz?
Benim yöntemim (...ki kişi hangi alanla ilgileniyorsa o alanın dikkat çekici isimlerini bulacaktır.) ilgilendiğim konunun piyasada isim yapmış değerli ilim erbabını bulmak ve onların dahil olduğu medya organlarında onları takibe almak şeklinde başlıyor. İlk etapta mevcut ilgi alanımdaki ilim erbabının muhaliflerini de takip ediyorum. İlgili konular üzerine yazılan yazılar ve videolardaki atıf ve alıntıları da takip ediyorum.
Bu süreçte zihninizi mümkün mertebe bir tarafa bağımlı hale getirmemenizi öneriyorum. Benim acizane yaptığım şey olanı biteni, söylenenleri, bakış açılarını, ideolojilerini, öne çıkan taraflarını, yani fotoğrafın tamamını görüp analiz etmeye gayret ediyorum.
Sonrasında Allah’ın bana verdiği akıl nimetiyle bütün konuşulanları kendi zihnimde analiz etmeye çalışıyorum. Sonuç olarak da, gerekçeleri bana ait olan bir bakış açım ve değerlendirmelerim ortaya çıkıyor.
Yani birisini, ne adına olursa olsun kabul edip reddetmek yerine belirli bir çalışma neticesinde bana ait olan fikirlerimle birilerini daha çok takip edip ilimlerinden ve dahi varsa irfanlarından faydalanıyorum.
Aksi takdirde herhangi birisinin kurşun askeri olmanın önünde hiçbir engel yoktur ki bu bizim gibi toplumların en tehlikeli handikaplarıdır.
Zaten bir müddet sonra siz de özgün fikirler üüretebileceksiniz. Bu tür zihinsel amelelikle başlayan süreçlerde kesinlikle insanın fikir derecelerini tırmanması kaçınılmazdır.
Taklitçi olanlarınsa sadece çeneleri çalışır. Onların beyinlerinin büyük bölümü dumura uğramıştır.
Bir de ideolojik yapıların tetikçileri vardır ki en çok dikkat edilmesi gereken kitle de bunlardır. Bu gurubun elemanlarının ağzı çok iyi laf üretir. Demagoji ustasıdırlar. Ağdalı ve ateşli muhabbetlerin uzmanıdırlar. Çok hızlı konuştukları için takip etmek ve konuştuklarını denetlemek de çoğunlukla mümkün olamamaktadır.
İşte bütün bu sanal ortamın bazı sokaklarından hoşlanmasak ta kaçamadığımız ve kullanmak zorunda olduğumuz, artık hayatımızda ciddi bir yeri olan internet ve türevleri konusunda bilgi sahibi olma zorunluluğu kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bilgi sahibi olduktan sonra sağlıklı bilgiler ve onların kaynakları konusunda her an titiz çalışmalar yapmalıyız. Bu şekilde ''HAYAT BOYU EĞİTİM'' sloganını her birimiz hayatımızda aktif hale getirmiş oluruz.
İşte sosyal medyanın kişiliğimize olumlu katkı yapabilecek şeklini dikkatlerinize sundum. Belki bazılarınız adını koymasa bile bu yöntemi uyguluyorsunuz. Bu şekilde adını da koymuş olursunuz.
Bu arada sosyal medya kullanımının da bir ahlakının olduğunu, oradaki söz ve yazılarımızdan da manen sorumlu olduğumuzu unutmamamız gerekir. Bilhassa paylaşımlar konusu büyük bir sorumluluk gerektirir. Birçoğu düzmece olan bazı yazıların ilginç olması ve onu paylaşmamız gıybet, iftira, zannın çoğu gibi haramlara hiç yüzüne bulaşmış oluruz.
Tanımadığımız birilerine hem kendimizi hem de kendi sayfamızı kullandırtmış oluruz ki bu normal hayatta olan ve inancımızda yasak olan bütün haramlarla aynı durumdadır.
Aman dikkat edelim. Doğru bilgi sağlam kaynakla ve tabi en büyük nimetimiz olan akılla denetleyip tefekkür ederek bulunur.
Her birinize bilgiyle yoğrulmuş bilinçli ve farkındalıklı hayatlar dilerim.
Hoş olun, Hoşça kalın, cahillikten ve cehaletten uzak bir hayat yaşayın.
Allaha Emanet Olunuz.