Değerli okurlar.
Kime sorarsanız sorun hiç kimse pisliği ve pis olmayı kabul etmez. Her bir insanın kendisine göre bir temizlik anlayışının olduğunu anlamak hiç de zor değildir.
Ama gelin görün ki söylemlerle eylemler birçok yerde birbirine uymamaktadır.
Temizliği ve pisliği emir, yasak ve alışkanlık düzleminde destekleyen dinamiklerin varlıklarını anlamak hiç de zor değildir. En önemli dinamik din ve toplumsal kültür anlayışlarıdır.
Bu açıdan ben sadece ülkemizi ve Müslümanları ilgilendiren bir bakış açısı oluşturmaya çalışıyorum.
Dini, milli ve ahlaki açıdan baktığımızda üç tür temizlik ya da pislikten bahsedildiğini görüyoruz.
1-İç temizlik, yani kalp temizliği;
2-Beden Temizliği;
3-Elbise ve ev temizliği;
Dinimiz bu kavramlardan en fazla birinci temizlikten bahseder. Kalbi temiz olmayan bir insanın iyi ve güzel bir şey yapabilmesinin mümkün olamayacağı gerçeğini gündemde tutar.
Temel ahlak kurallarında da bu gerçeği görüyoruz. Kirli ve kötülük üreten bir kalpte dini ve insani hiçbir değer barınamaz.
Allah Peygamberimize ikinci ayet gurubu olan Müddessir Suresi 1-7. Ayetlerde ‘’kalk ve uyar’’ dedikten sonraki ikinci emir ‘’Sadece Rabbini büyük tanı’’ emrinin ardında üçüncü emri verdi.; ‘’Elbiseni temiz tut.’’ Dördüncü emirse ‘’Kötü şeyleri terk et’’ dedi. Yani Kalbinde kötülük bulundurma emriyle buluşturdu.
Bu emirle ona Şirkten uzak bir iman ile kalp ve beden temizliğini emretti ve İslam’ı tebliğe bu şekilde çıkmasını emretti. Dikkat ederseniz ayet gurubundaki ifadeler tavsiye ya da nasihat diliyle değil, direkt emir kipiyle söylenmiştir.
Bu anlayıştan mütevellit Sevgili Peygamberimizin ‘’Temizlik İmandandır’’ tarzında birçok sözünü ve uygulamalarını bilmeyenimiz ve duymayanımız yoktur.
Buna rağmen ülkemiz ve İslam dünyasındaki durum hiç de bu emir ve örnek yaşamlara uyumlu değildir. İstisnaları her zaman bu cümlenin dışarısında tutuyorum ve onlara dualar ettiğimi ve edildiğini de biliyorum. İyi olmanın böyle kazanımları her zaman var olmuştur ve de olmaya devam edecektir.
Bu üç temizlik tarzı hem beden sağlığı açısından hem de ruh sağlığı açısından önemlidir. Toplumsal ilişkilerde de hak ve hukuk bağlamında olumlu ve olumsuz sonuçlar doğurur.
Bütün bu emir kipindeki ayetlerle beraber milli kültürümüzün teamüllerine ve insani ilkelere rağmen neden birçok ibadet hanelerimizde ve müştemilatlarında bile temizlik konusunda ciddi problemler yaşıyoruz?
En küçük bir inşaat çalışmasında bütün sokak toz toprak içerisinde kalıyor. Yağmur yağdığında sokaklar çamur deryasına dönüyor. Kimin böyle bir şekilde halkı rahatsız etme hakkı var ki?
Sahillerimiz ve piknik yerlerimiz çöpten geçilmiyor. Bu insanlara böyle bir davranış hakkını kim veriyor?
Hatta beden ve elbise temizliği konusuna yeterince riayet edilmemesinden dolayı kapalı alanlarda temiz hava problemi yaşandığını tecrübe etmeyen yoktur.
İstatistiklerde temizlik için evlerde kullanılan kişi başı su kullanım oranlarındaki rakamlar gelişmiş ülkelerinin rakamlarından daha az olması da bize bu konuda olumsuz yorum yapma imkanı veriyor.
Sokakların düzensizliği ve toz toprak içinde olmasının neticesinin olumsuzluklarını yaşamaya devam ediyoruz. Her gün ayakkabı boyamak ya da temizlemek mecburi işler listesindedir.
Dinin ve kültürünü beğenmediğimiz batı ülkelerinde ayakkabıları boyama ihtiyacı hissetmediğiniz gibi ayakkabıların kullanım süreleri kat be kat fazladır. Bu küçük örnek bile kıyas için yeterlidir.
Sözde biz Müslümanların temizliği tartışılmaz bir durumdur. Hatta başkalarının hayatlarını bu noktadan eleştirmekten de zevk alırız. Eleştirirken kullandığımız ifadeler hem incitici ve de aşağılayıcı içeriktedir.
Hiç mi başımızı kaldırıp bakmıyoruz dininden ve kültüründen dolayı eleştirdiğimiz ülkelerin bu konulardaki hallerine? Yoksa gururumuzun arkasına sığınıp hala pişkin pişkin savunma refleksi mi sergiliyoruz?
Her hâlükârda birçok konuda insana yakışan en mükemmel hayat kurallarını benimsemekten çok uzağız. Allah’ın açık olan emirlerinin birçoğuna karşı duyarsızız, bir kısmını da yanlış anlayıp uygulamaktayız. Bazılarını ise insani, mezhepsel, cemaatsel ve benzeri kişisel tercihlerimizden dolayı anlamını ve bağlamını değiştirmiş durumdayız.
Müslümanlığımızla onur duymamız için İslam’ı Allah’ın kitabından ve onun ilk öğrencisi ve öğretmeni olan Peygamberimizden bize kadar ulaşan sahih öğretilerinden öğrenip uygulamalıyız. Bu eğitim sürecindeki en büyük ikinci gücümüz akıl ve vicdan merkezimizi sürekli aktif tutmalıyız ki yanlış anlama ve yorumlamaları asgari düzeye indirebilelim.
Gerçek İslam bu günümüzü ve yarınımızı mamur eden bir anlayışa sahiptir. Gerçek İslam Müslümanları ve insanlığı hakka ve adalete davet eden bir ilkeye sahiptir.
Bazılarımızın evleri ve elbiseleri çok temiz ama ruhları tamamen pisliğe batmış durumda. Bazılarımızın ruhları olabildiğince temiz ama yaşam alanları ve elbiseleri temizlik adına hiç de iç açıcı değil.
Tabi ki istisnaların kaideleri bozmadığı gerçeğini unutmuyorum ve her zaman onlara müteşekkir olduğumu beyan ediyorum.
Biz Müslümanlar nerede yanlış yapıyoruz diye sormalı değil miyiz?
Acaba bu halimizle yaratıcımızı yanlış anlamış ya da hiç anlamamış olabilir miyiz?
Gerçekten dinimizin kitabı ve peygamberiyle temizlik konusunda bizlere nelerden bahsettiğine dikkatimiz yeterince ulaşmamış olabilir mi?
Haydi bu sorulara cevap bulmaya çalışalım Düşündükçe biraz iç huzurumuz kaçacak ama o şekilde insan ve özlenen bir dindar tavrı sergilediğimizin de farkına varacağız.
Rabbim basiret sahibi insanların hayat mücadelelerine çalışmalarına destek olsun ki Müslüman olarak yeryüzünde alnımızı gererek yaşamanın tadına varalım.
Kendisini torpilli dindar sananların şuursuz davranışlarına karşı hakkı tutan kutlu yolculardan olma gayretinde olalım. Bir gün bize her şeyin hesabı sorulacak inancını hiç unutmayalım.
Rabbimden beklentim, iç ve dış temizlik ilkelerine sadık insan ve Müslüman olma gayretinde olanlara ikramda bulunmasıdır.
Hoş olunuz, hoşça kalınız, temiz ve iyi kalınız, Allah’a emanet olunuz
Kalemine, yüreğine gönlüne sağlık değerli hocam tebrikler bu güzel yazıların devamını bekliyoruz.