Fırsat kelimesini tam olarak anlatmak kolay değil. Fırsat emeksiz bir buluşma mıdır? Yoksa emeklerin sonucundaki kazanım mıdır? Evet farklı bakış açıları ve değerlendirmelerde bulunulabilir. Bu durum kişisel bilgelik ve düşüncenin seviyesiyle alakalı bir şeydir.
Bu giriş cümlelerle aslında şunu anlatmak istedim. Zaten yazının başlığı da aynı açıklamayı hakkediyor. Mümin ve Müslüman olan bir kişi için iki dünyanın hayırlı olması konusu önceliklidir. Bu konuda sonucu belirleyen yegâne faktör bizim işlerimiz ve yaratıcımızla samimiyete dayalı olan ilişkimizdir. Dini literatürde buna kulluk halleri ve vazifeleri diyoruz.
&Her şeyden öncelikli konu Allah’a olan inanç ve güvenimizin kalitesini kontrol etmek olmalıdır. Allah’ı ne kadar tanıyoruz sorusuyla başlamalıyız murakabeye yani kişisel denetimimize. Çıkan sonuca göre kendimize derhal bir yol haritası belirlemeliyiz. Bu yolculukta Allah’ı tanıma çalışmalarımızda belirli aralıklarla yine kontrollerimizi yapmalıyız ki ilerleme hızımızı ve kapasitemizi de ölçmüş olalım.
Ne demişler! ‘’Rabbini bilen kendini bilir- Rabbini tanıyan kendini tanır.’’ Bu çalışma üç ayların öncelikli ödevlerinin ilki olmalı.
Allah’ı onun istediği şekilde tanıyıp iman ettikten sonra da bu çalışmalarımız ömrümüzün sonuna kadar zikir gibi beynimizden ve dilimizden uzak olmamalı.
&Rabbimizi tanıma ve ona inanma konusundaki bilgi ve bilinç seviyemizi yükseltme çalışmasının ardından inancımızın ispatı konusu gündeme gelmeli. Bu konunun üst başlığı ise Allah’ın dediklerini ve istediklerini öğrenip tatbikine başlanması olmalı. Aksi takdirde iman askıda kalır. Hayata yansıyamamış imanın insanın iki dünyasına da olumlu manada katkısı olamaz.
İbadetler konusu iki başlıkta karşımıza çıkar. Bireysel ve sosyal ibadetler. Her ikisinde de birbirini destekleyen ve tamamlayan bir yapı ve enerji vardır. Biri olmadan diğeri eksiktir ve de yarımdır. Devamlılığı ve kalitesi her zaman risk altındadır.
&Üçüncü aşamada ise çok daha detay bir konu gündeme gelmelidir. Her şeyi kapsayan, varlığında hayat kalitemizi artıran, yokluğunda da bizi rezil ve sefil yapma etkisi olan ‘’güzel ahlak’’ meselesidir. Allah’a imandan başlayıp bütün bireysel ve sosyal ibadetlerimize ve hatta hayatın her aşamasındaki söz ve davranışın Allah’ın emrettiği düzeyde ve kalitede olması halidir. Hakkın ön planda tutulduğu, adaletin terazisinin hiç şaşmadığı, kâinatın bütün varlıklarına güzellik ve iyilikle yaklaşma şuurdur.
Hiç kimseye ve de hiçbir varlığa zarar vermeme halidir. Her bir adımımızda Allah’ın rızası akla gelmeli, onun rızasının dışında bir davranışın insana iki dünyada da mutluluk ve hayır getirmeyeceğini adımız gibi bilmeliyiz.
İşte üç aylar ve üçüncüsü olan Ramazan Ayında bizi bekleyen çalışmalarımızdan bazıları bunlardır.Önce halis yani samimi bir niyet gerekli.
Sonrasında geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi doğru, yani Kuran’dan referanslı kaynakların aranması ve de bulunması gelir. Sevgili Peygamberimizin Kuran’ı anlama ve yaşama ahlakını anlatan seçme eserlerden faydalanmak onun örnek kişiliğinin yardımıyla işlerimizi daha da kolaylaştıracaktır.
Ardından bu kaynaklarla çalışan alimlerin tespiti ve bu şekilde murakabe ve muhasebe çalışmalarının neticesi üzerine harekete geçmek gerekir.
Bir konu var ki içerik ve çalışmalar kadar önemli. O da bu sürecin yavaş yavaş, sindire sindire işletilmesine dikkat etmektir. Sakın ola ki bir gecede, bir ramazanda ya da bir umrede her şeyin olup bittiğine ve de harika bir Müslüman olduğunuza ya da olunabileceğine inanmamalısınız.
Sevgili Peygamberimizin peygamberliğinin yani vahiy alma sürecinin 23 sene sürdüğünü unutmayalım. Dindarlığımızı bir ömre yayarak yaşamayı hedefleyelim. Her zaman bu günümüz dünden daha iyi olmalı diye düşünüp niyetlenelim.
Her bir nefesimizden ve de işlerimizden Allah’ın razı olması gerektiği sorumluluğuyla hareket edelim. İyi olma ve iyiliklerimizi çoğaltma gayretlerimizi küçük büyük demeden devam ettirelim.
Ayrıca Cehalet denilen karanlığın ne kadar tehlikeli olduğuna olan inancımızı sürekli canlı tutalım. Cahil ve cehaletten çok korkalım. Allah’ın hiç hoşlaşmadığı tiplerden birinin cahil insan tipi olduğunu hiç unutmayalım ki günebakan çiçeğinin güneşe baktığı gibi bizim de yüzümüz bilgiye, ilme,alime, doğrulara ve ahlaka doğru baksın.
Bu şekilde Fatiha suresindeki isteklerimizden olan doğru yola, Allah’ın nimet verdiklerinin yoluna girmiş ve de istikamet üzere yolculuk yapmış olalım.
Murakabeniz ve de muhasebeniz hayırlı olsun.
Hoş Olunuz, Hoşça kalınız, Allah’a emanet olunuz.
DHA
Kaleminize,yüreğinize sağlık sayın İbrahim hocam,teşekkürler!