Yıllardır Umre ibadetlerinde din görevlisi olarak görevlendirilmem neticesinde üst başlıktaki yazdığım durumları rahatlıkla gözlemleyebildim. Öncesi ve de sonrasıyla analiz edebildim, mukayeseler yapabildim. Bu yazımda da en son elde ettiğim gözlem ve duygularımın cümlelerini okuyacaksınız.
Hac ve Umre ibadetleri içerikleri itibarıyla farklı olmakla birlikte insanlık tarihi kadar eski geçmişi olan ibadetlerdendir. Kâbe’nin geçmişini en azından Hz. İbrahim Peygamberden de öncesinde arayabileceğimizin belgesi Kuran ayetiyle sabittir. (Bakara Suresi 127. Ayet)
En son Kuran ayetlerinin ve o ayetleri uygulayan Sevgili Peygamberimizin söz ve fiillerinden anladıklarımız da bizim bu ibadetlere imanımızı ve uygulama şekillerimizi belirlemiş olmaktadır. (Bakara / 158. Ayet, Bakara / 189, 196, 197, 198, 199, 200, 203,- Maide suresi 1,2, 94, 96, 97,- Hac Suresi, 25, 26, 27, 29, 37)
Bu ayetlerin içeriklerini Meal ve tefsirlerden bulabilirsiniz. Aynı konudaki Hadisleri bulup okuma konusunda bilgisayar çağında çok zorlanacağınızı zannetmiyorum.
Bu ibadetin iki ana unsuru vardır.
1-Kişinin mali, zamansal, sağlık ve inanç seviyesindeki durumu, etki ve sonuçları.
2-İbadetlerin yapıldığı Mekke ve Medine’deki hayat şartları ve iki mescidin idaresi konusu.
Birinci madde üzerine yazmaya başlayayım.
İnanan bir Müslümanın şartları bu ibadete uyduğu andan itibaren ilk fırsatta Hac ibadetini, sonraki zamanlarda da Umre ibadetini yapması gerekmektedir. Hac ibadeti yoruma kapalı olarak Farzdır. Umre ibadeti ise Farz, Vacip ve Sünnet kavramları altında mezhepler arası farklı içtihatlarla kendisine yer bulmaktadır. Hacca gitmenin sayısal çoğunluktan dolayı gidilmesi zorlaştıktan sonra Umre ibadetine yönelenlerin sayısında ciddi manada artış olduğu görülmektedir. Peki, Hac ve Umre ibadetinin bir Müslüman açısından içinde barındırdığı hikmetler neler olabilir?
Aklımın erdiği, fikrimin izin verdiği ölçüde cevaplamaya çalışayım.
Her ibadetin bireysel ve sosyolojik bir faydasının ve etkisinin olduğunu unutmamamız lazım. Yüce yaratıcımızın zerre ihtiyacının olmadığı insan ibadetlerinin Müslümana ve onun yaşadığı topluma, hatta bütün insanlığa bir faydasının olması kadar normal bir şey olamaz. Çünkü insan noksandır ve de muhtaçtır. Temelde Allah’a, teferruatta da insana muhtaçtır. Yaratılışın hikmetlerinden bir tanesi de budur. İşte bu gibi sebeplerden dolayı doğduğu ve doyduğu beldelerden temelde Mekke, ardından bir sürü özel ve duygusal sebeplerle Medine şehrini de içine alan bir seyahat programıyla bu ibadet yapılabilmektedir.
-Hac belirli günlerde yılda bir defa, Umre ise yılın tamamında yapılabilmektedir.
-İnanan bir kişi için bu ibadetler kısa süreli de olsa dünyadan ve onun imkanlarından vazgeçişin denemesinin yapılmasıdır.
-İçinde birçok zorluğu barındırması hasebiyle inancın, sabrın ve tevekkülün test edildiği bir ibadettir.
-Dünyada hangi meslek ve maddi imkana sahip olursan ol bir anda pek bir anlamının olmadığını anlamanın mümkün olduğu bir ibadettir.
-Bir an için Kıyamet anını ve onun telaşını gözlemleme fırsatının yakalandığı bir ibadettir.
-Dünyanın her yerinden gelen Müslümanların her konudaki çeşitliliğini gözlemleyip bire bir Allah’ın yaratmadaki güç ve kudretinin iliklere kadar hissedilebileceği tek ibadettir.
-Bencilliğin, gururun, kibrin, merhametsizliğin, cimriliğin ve benzeri insani hastalıkların tedavi edilebileceği bir ibadettir.
-İslam tarihi özelinde, Rabbimizin tek dini olan İslam temelinde insana ikram ettiği dinler hakkında her türlü dersin, ibretin ve de tefekkürün çok hızlı ve etkili alınabildiği tek ibadettir.
-Her bir Müslümanın kişisel olarak arınma, yenilenme, ıslah olma, kararlar alma ve dini hayatı hakkında önemli değişim ve de dönüşüme temel teşkil edecek bir enerjiyi yakalayabileceği tek ibadettir.
-Mekke’de Kâbe’nin, Medine’de Peygamber Mescidinin İnananlara enerji, his, heyecan gibi kalbi ve psikolojik katkıları ölçülebilen bir şeyden ötedir. Her insanın çok farklı kazanım elde ettiğine defalarca şahit oldum.
-Benzetmekte hata olmayacağını tahmin ettiğim bir tabirle aküyü şarj edebilmek gibi bir şey. Kimisi tam enerji alıyor, kimisi yarım, bir kısmı da hiç alamıyor.
-Kimisi adına ve şanına çalışıyor, kimisi de dünyadan öte dünya ve ahiret yurduna çalışıyor. Yani birisinin zihninde ve kalbinde sadece dünya varken diğerinin zihninde ve kalbinde iki dünya mutluluğu vardır. İkincisi Allah’ın istediği, Peygamberimizin ve Rabbimizin beklentisini insanca anlayıp uygulamasıdır. Kısaca kişisel olarak dini ve insani olarak yenilenme fırsatını, imkanını içinde barındıran bir ibadettir. Hala bu ibadeti yapmamış olanlarla veya bu duygularla yapamamış olanların bu durumu gözden geçirmeleri çok önemlidir. İnsan hayatında bazı durumlar ender yaşanır. Çoğunun farkına varamadan gelip geçebilir. Ön hazırlığımız yoksa geçer gider de haberimiz bile olmaz. Bu sebepten dolayı her birinize doğru bilgiyle oluşturulmuş bir bilinç dilerim rabbimizden. Bilgiyi ve ilmi kul ister Allah da onun önünü açar. Keşke Müslümanlar her yıl hac ibadeti sırasında kendi iç ve dış meselelerini istişare edip bazı kararlar alabilecek bir imana, imkana ve nimete kavuşabilseler!
İkinci maddeyi bir sonraki yazıda ele alalım inşallah.
Hoş olunuz, Hoşça kalınız, bilgi ve ilimle yaren olunuz, Allah’a emanet olunuz.