Yıllık iznimi ülkemin çeşitli şehirlerinde halkla yoğun bir temas halinde geçirdim. Her şehirde farklı insanları bazen şaşırarak, bazen mutlulukla, bazen de hüzünle seyrettim.
Yıllarını insanlarla geçiren bir vatandaş olarak bireysel ve toplumsal boyutta iyi kötü bütün değişimlere şahit olmaktayım. İnançlarımızdan tutun bütün işlerimizdeanlam kaymaları dahil ciddi bir erozyon yaşamaktayız.
İşin en kötü tarafı da toplum bu başkalaşma şeklindeki değişimin çoğunlukla farkında değil.
-Kültür hayatımız,
-Dini hayatımız,
-Ticari hayatımız,
-Dilimiz,
-Tüketim alışkanlıklarımız,
-Aile hayatımız,
bu ve benzeri başlıkların temsil ettiği bütün insani ve toplumsal dinamiklerimizde ciddi boyutlarda özüne yabancılaşma gözlemlenmektedir. Biz eskiden diye başlayan cümleleri artık sadece ileri yaştakiler kullanmıyor. Çok yakın zaman bile eskiden olarak ifade edilir duruma geldik artık.
- Dini hayatımızda ise tam manasıyla ‘’bana göre’’ diye tabir edilen bireysel bir anlayış hâkim olmaya başladı. İman esasları dahil kişisel bir çerçeveye oturtulmuş dini anlayışlar türemeye başladı. Daha doğrusu bu durum hızla yaygınlaşmaya başladı. Toplumun bu hızına yetişilip yetişilemeyeceği konusu çokça tartışma götürür ama bu konuda gözle görünür bir çaba da görünmüyor.
- Ticari hayatın seyrindeki durum çok daha vahim bir aşamaya gelmiş ve de gidiyor. Yüce dinimizin ticarete getirdiği hak ve helallik temelli kuralların ecdadımız tarafından Ahilik etiketiyle kurumsallaştırılmasına ve yüzlerce yıllık örnek uygulamalarına rağmen bugün geldiği nokta içler acısıdır.
Üretilen maddelerde içerik, ağırlık ve ölçü sahtekarlığına artık şaşırmıyoruz. Adi bir vaka gibi karşılıyoruz bu felaketi. Nefis Anadolu lezzetlerinin içine hile karıştırılmayanını bulmak için çok çaba sarf etmeniz lazım. Biraz da fazla para harcamanız gerekiyor. Hatta adında ‘’Doğal’’ etiketi gördüklerimizin bile doğallığı tartışmalı hale gelmiş.
Bir şekilde aldatma üzerine kurulmuş bir sistemi normalleştirme ve haksızlığı hâkim kılma modasını hayretle seyrediyoruz. Bize çok yazık olacak çok!!!!!
- Dilimizin hali ise günden güne daha da can sıkıcı bir halde ilerliyor. Binlerce yıllık geçmişine rağmen dün icat edilmiş gibi değersiz bulunması acı bir gerçektir. Dilimizin bozulmasına etki eden moda kavramlı başka dillerin istilasına uğramış Türkçemiz konusu, şuur kaybının en güzel örneği. Akademik dünyadan ilkokul mezunlarına kadar kullanılması normal ve gerekli olan kelime sayıları ortalamanın çok altına düşmüş durumda. Müziğin dili, edebiyatın kullanım alanları, basın yayın organlarındaki Türkçe acilen masaya yatırılmalıdır.
- Tüketim alışkanlıklarımızdaki dini ve kültürel disiplinimiz harap olmuş durumda. ‘’Yiyiniz, İçiniz, ancak sakın israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.’’ (Araf Suresi 31. Ayet) ayete rağmen yapıp ettiklerimiz inancımızla tam bir tezat oluşturmaktadır.
Mutfaklarımızdaki israftan lokantalardaki görgüsüzlük örneği sofralarına kadar nasıl bir zehirlenme yaşadığımızın farkında bile değiliz. Serpme kahvaltı rezaleti hala bitmiş değil. Bu durum yukarıda okuduğunuz Araf Suresi 31. ayete isyandan başka nedir sizce? Ya da derin bir şuursuzluk örneği değil midir?
- Aile kavramının anlamı değişti. Aile kavramını 90 metrekarelik bir alana hapsettik. O alanda bile çok derin sıkıntılar yaşanmaya başlandı. Her bir birey evin içinde ama kendi havasında yaşamaktadır. Çoğu evde yemekler bile aynı masa etrafında yenmiyor artık.
Yukarıya doğru olan kan bağı akrabalık ilişkileri, yanlara doğru olan akrabalıklar, evlilikler yoluyla oluşan akrabalık bağları ise duygusal ilişki açısından çoğunluk olarak bitmiş durumda. Olanlarınki ise ağır yaralı hale gelmiş görünüyor.
Bireyselleşme modası bencilliği doğurdu. Her konuda bencillik modasına tutulduk. Geçmişimize ait bütün değerlerimizi öyle bir gömüyoruz ki artık onların hayat bulması söz konusu değil.
Kültürel değerlerimiz tamamıyla güzel ve de hatasız mıydı? Tabi ki hataları vardı ve de olacaktır. Çünkü hiçbiri Allah buyruğu değildir. Yani tamir edilebilir bir yapıdadırlar.
Ama insanoğlu orijinal dininin bir kısmını kaynaklarına rağmen değiştirip tabulaştırır ve de öyle öğretmeyi becerir de hatalı olanı düzeltip doğrusunu aktarmaya bir türlü cesaret edemez.
Kıymetli okurlar, çok olumsuz cümleler kurduğumun farkındayım. İçimden öyle geldi. Bu şekilde daha etkili bir uyarı ve hatırlatma olabileceğine inandım. Farkındayım yani.
Hiç iyi örnek yokmuş gibi de düşünmenizi istemem. Her birimizin etrafında bu olumsuzluklardan kendisini korumuş harika insanlar var. Her şeye rağmen haktan, hakikatten, dürüstlükten, doğruluktan ve de samimiyetten tarafa direniyorlar. Allah onlardan razı olsun. Allah onların bilincini ve gücünü artırsın.
Bu güzel insanlar dünyanın ve insanlığın yaşam sevincidirler. Ümit kaynağıdırlar. Rabbimiz onların adetlerinin ve etkilerinin çoğalmasına yardım etsin. Bu ve benzeri dualarımız daim olsun ki kişisel olan manevi vazifelerimizden birisini de yapmış olalım.
Olumsuzluklarla hiç mücadele etmeyenin ya da edenlere destek vermeyenin kendi kendine bile sızlanmaya hakkı yoktur.
Her birinize daha farkındalıklı hayatlar yaşamanızı Rabbimden diliyorum. İyiye, güzele, hayra çağıran güzel insanlarla tanışıp muhabbet etmenizi, arkadaşlık ve dostluk kurmanızı şiddetle tavsiye ediyorum ki iyi şeyler yayılsın, kötülerin ve kötülüklerin alanı daralsın.
Hoş olunuz, hoşça kalınız, iyi ve iyilikten yana olunuz, Allah’a emanet olunuz.
Bu önemli konudaki uyarı, hatırlatma ve tavsiyelerinizden dolayı Size müteşekkiriz.Kaleminize kuvvet, yüreğinize sağlık