Antalya Kaleiçi Mektep Sokak’ta bulunan Ahî Kızı Türbesi’ni, Evliyâ Çelebi 1650-60 yılları arası ziyaret etmiş ve Seyahatnâmesi’nde bu konudan şöyle bahsetmiştir: “Ziyâret-gâhı Adalya evvelâ Ahî Evran Sultan ve yine Kale içinde Ahî Yusuf Sultan ve Murad Paşa Camii kurbunda Âşık Doğan Sultan ve Ahî Sultan Kızı ve nice ziyâretler dahî ettik”.
Antalya Müzesi’nin kurucusu Süleyman Fikri Erten’de, 1924 yılında Osmanlıca yayınladığı “Antalya Livası Tarihi” adlı eserinin 126. sayfasında Ahî Kızı ile alakalı şu bilgilere yer verir: “Ahî Kızı; dâhil-i surda Ahî Kızı Mahallesi’nde medfundur. Türbe kapısında âtîdeki kitâbe muharrerdir:
Türbe-i bint-i Ahî olmuştu harâb-mehcûr Buldu ta’mîr ile tezyîn o mahall-i pür-nûr
Böyle zikr eyledi târihini erbâb-ı şu’ûr Zâviye-i Ahî Kızı aceb oldu ma’mûr Sene 1235/1819
Ahî Kızı Türbesi basit olarak yapılmış ise de kabri üzerinde bir metre tûlunda bir mermer taşı mevcûd olup bir tarafında iki ve diğer tarafında iki satırlık bir yazı ile ve Arabiyyü’l-‘ibâre bir mev’ize vardır. Nihâyetinde 840 evâhir-i Recep yazıyor.”
Erten’in bahsini ettiği mermer taşı günümüzde, “Ahî Kızı Türbesi’nden” açıklamasıyla, 13 sıra no ve 214 kayıt no ile Antalya Müzesi’ndedir. Araştırmacılar daha önce Ahî Kızı Türbesi’nde olan bu mermer sandukayı Ahî Kızı’na âit zannederek, üzerindeki Arapça yazıları da bu minvalde okuyup yorumlamışlardır. Hem isim “Hamrâ binti Ömer”, hem de tarih konusunda “842 yılı Recep ayının sonları (Aralık 1438)” hatalı okumalar yapılan mermer sandukayı Antalya Müzesi’nde inceleme imkânımız oldu. Çalışmalarımız sonucunda mermer sanduka üzerindeki ismin “Hamza bin Ömer” ve tarihin “804 yılı Recep ayının sonları (Şubat 1402)” olduğu tarafımızdan tespit edilmiştir. Sözkonusu mermer sanduka üzerindeki yazıların okunuşu ve Türkçe tercümeleri şöyledir:
Türkçe okunuşu: ‘İzzu’d-dünyâ bi’l-mâli ve ‘izzu’l-âhireti bi’l-a’mâli ed-dünyâ dârun fenâ ve’l-âhiretü dârun bekâ
Türkçe çevirisi: “Dünyanın şerefi mal ile âhiretin şerefi ameller iledir, dünya fâni, âhiret bâkîdir.”
Türkçe okunuşu: ed-dünyâ dârun mihnetün ve’l-âhiretü dârun ni’metün inneme’d-dünyâ serâbun mükezzibun ve küllü harîsihi
Türkçe çevirisi: “Dünya mihnet (meşakkat) yurdudur, âhiret nimet yurdudur, Muhakkak ki dünya ve onun hırslıları yalancı bir seraptır.”
Türkçe okunuşu: el-mevtü ye’tîke’l-habera ve’l-kabru sundûka’l-‘ameli ısbir ‘alâ ehvâli’l-memâti mevtüke bi’l-eceli
Türkçe çevirisi: “Ölüm sana gerçek haberi getirir, kabir amel sandığıdır, ölümün korkularına sabret, ölümün ecelle olacaktır”
Türkçe okunuşu: Sâhibu hâzihi’t-türbeti Hamza bin Ömer el-Fâtiha
Türkçe çevirisi: “Bu türbenin (kabrin) sahibi Hamza bin Ömer’dir Fâtiha”
Türkçe okunuşu: fî evâhiri Recep erbe’un ve semânimiete
Türkçe çevirisi: “804 yılı Recep ayının sonları (Şubat 1402)”
Hamidoğulları Beyliği dönemine âit olan mermer mezar sandukasının üzeri Selçuklu celî sülüsü ile yazılmıştır. Halk arasında Ahî Yusuf’un kızı olarak bilinen Ahî Kızı’nın, hayatı hakkında herhangi bir bilgiye ulaşamadığımız gibi Ahî Kızı ile alâkalı herhangi bir kitâbe de mevcut olmadığından, vefâtının mîlâdî 1300’lü yıllarda olduğu kanaatindeyiz.
Ahî Kızı Türbesi’nden alınarak Antalya Müzesi’ne nakledilen 105 cm uzunluğundaki mermer sandukanın Hamza bin Ömer’e âit olması, diğer türbelerin de tek başına kalmayıp çevrelerinde kabirlerin olup bir hazîre içinde bulundukları gibi, Ahî Kızı’nın çevresinde de başka kabirlerin olduğunu göstermektedir. Kuzey tarafında olduğunu düşündüğümüz bu kabirlerin yerlerine bir tuvaletin yapıldığını görmek ise içler acısı bir durumdur. Ayrıca türbeyle dip dibe yapılmış tuvaletin neyi ifâde ettiğini ise anlamak mümkün değildir.
Devlet arşivlerinde Ahî Kızı Zâviyesi ve Medresesi’nin yer aldığı bildirilen ve günümüzde şahısların üzerlerine tapulanarak ticârî şahıs mülkleri hâline getirilen Kaleiçi Mektep Sokak’taki vakıf mallarından geriye kalan 6 m2 lik Ahî Kızı Türbesi’ni ziyaret edip, mübârek ruhlarına Fâtiha okuduk. Ziyâret esnâsında gördüklerimiz karşısında ise şoka girdik. Neden mi? Önümüzdeki hafta köşemizde sizlere anlatalım inşallah.