20. yüzyılın başlarında Antalya’da üç türlü Rum vardı: Birincisi, çoğunluğu teşkil eden ve Antalya’nın yerlisi olan Rumlardı. Âdetleri, dilleri, giyimleri Türklerden ayırt edilemezdi. Söz konusu Hristiyan Rumlar’ın, Türkler ile samimi ilişkileri vardı. Patrikhane, eğitimleri için mekteplerine Meşrutiyet döneminde Türkçe bilmeyen öğretmenler tayin etmiş, Yunan dili, Yunan terbiyesi ve Yunan emelleri ve siyasi hedefleri için gayret göstermişti. İçlerinden tahsil görmüşleri Yunan Devleti lehine çalışmaktaydı. İkincisi, Adalardan, bilhassa Kıbrıs’tan gelip Antalya’ya yerleşenlerdi. Müslüman Türklere karşı bir kısmı düşmanlık beslerdi. Üçüncüsü, adalardan Yanya’dan, Sakız’dan, Yunanistan’dan Antalya’ya yerleşmiş, ticaretle meşgul olarak servet sahibi olmuş, Yunan örf ve âdetlerini muhafazaya çalışmış, diğer Rumları da örgütlemiş, sayıları az ama zararlı etkileri çok fazla olan Rumlardı. İşte Stavri Milyadi ve Dimitri Milyadi kardeşler üçüncü gruptaki Rumlardan idi.
8 Ekim 1912 - 29 Eylül 1913 tarihleri arası yaşanan Balkan Savaşları Osmanlı Devleti’nde bir dönüm noktası oldu. Balkanlarda yaşayan yüzbinlerce Müslümana, büyük-küçük, yaşlı-genç demeden katliamlar yapıldı, hayatta kalanları da yerlerinden yurtlarından edilip göçe maruz bırakıldılar. Balkan Savaşları’ndan sonra halklar arasında karşılıklı/mübadele ile başlayan göçler sayısız sıkıntıyı da beraberinde getirdi.
Stavri Milyadi ve Dimitri Milyadi 1279/1862 yılında Sakız Adası’ndan Antalya’ya gelip yerleşen Rumlardı. Antalya’da on beş sene ticaretle meşgul olduktan sonra 1294/1877 senesinde Antalya’dan ayrıldılar (BOA., HR.HMŞ.İŞO., 140-12). 1895 senesinde Sakız Adası Şire Belediyesi’ne babası Lefter Milyadi’nin verdiği vaftiz evrakına göre Stavri Milyadi, 1840 Selanik Metropolit Mahallesi doğumlu idi. Milyadi kardeşler ve akrabaları Antalya’ya gelmeden önce Sakız’da ikamet ediyorlardı. Stavri’nin babası Lefter, Osmanlı Devleti vatandaşı idi. Milyadi kardeşler güç dengeleri değişmeye başladığı yıllarda Rusya Devleti vatandaşlığına başvurmuştu (BOA., HR.UHM., 397-67). Antalya’da çeşitli sıkıntılara sebebiyet veren Milyadi kardeşler buradan ayrılıp, Burdur Gölhisar’ın Dirmil köyüne yerleştiler ve orada ticaretlerine devam ettiler. Fakat Gölhisar’da da sıkıntılar başlayınca Dirmil’den Fethiye’ye göçtüler (BOA:, DU.EUM.3.Şb., 5-10). Bu dönemde Milyadi kardeşlerin Antalya’daki mal varlıkları duruyor, Antalya Lisesi’nin olduğu binaları da inşa ediliyordu.
Milaydi kardeşlerden Antalya idarecileri ve halk da şikâyetçi idi. Stavri Milyadi hakkında açılan davalardan sonra Stavri Milyadi’nin mahkemede Rusya vatandaşı olduğunu iddia etmesi üzerine, Teke Mutasarrıflığı durumu Konya Vilayeti’ne bildirdi. Konya Vilayeti tarafından Stavri’nin hangi ülkenin vatandaş olduğuna dair tahkikat başlatıldı ve 28 Şubat 1315/12 Mart 1900 tarihinde İçişleri Bakanlığı’ndan telgraf ile konu hakkında bilgi istenildi.
Rusya elçiliğine Stavri Milyadi hakkında vatandaşlık bilgisi talebini içeren resmi telgraflara elçilik tarafından cevap verilmiyordu. Uzun zaman konu hakkında bir gelişme olmayınca, Teke Mutasarrıflığı’dan 12 Mayıs 1318/25 Mayıs 1902 ve 5 Temmuz 1319/18 Temmuz 1903 tarihlerinde konu ile alakalı iki telgraf çekilerek Konya Vilayeti’nden gelişmeler konusunda bilgi talep edildi. (BOA., HR.TH., 3030-74). 16 Ağustos 1906 tarihinde Konya Vilayeti’nden Dışişleri Bakanlığı’na, Antalya’da ticaretle meşgul olan Stavri Milyadi’nin Rusya vatandaşı olduğunu içeren evrakları Dışişleri Bakanlığı’na 29 Ağustos 1890 tarih ve 145 numaralı evrak ile teslim ettiğini beyanı üzere konunun Rusya elçiliğine tekrar sorulmasına dair bir telgraf gönderildi (BOA., HR.TH., 338-8). Bir şekilde! Rus vatandaşı olduğu anlaşılan Stavri Milaydi, yeni bir girişimde bulunarak Osmanlı vatandaşlığını talep ettiğini bildiren bir dilekçe yazarak Dışişleri’ne telgraf ile başvurdu (BOA., İ.MBH., 17-6).
Stavri Milyadi’nin Osmanlı vatandaşlığını talep ettiği dilekçeye Dışişleri Bakanlığı, Milyadi’ye ret cevabı ile Osmanlı topraklarından ihraçlarını bildiren bir yazıyı İçişleri Bakanlığı’na gönderdi. Söz konusu yazının bir kısmı şöyledir: ‘‘…Merkumun muahharan tâbiiyyet-i Osmaniyeye kayd ve kabulü istid’â etmesi üzerine dosyası bi’t-tetkik istid’âsının kabulü münasip görülemeyerek kendisine cevab-ı red i’tâsı nezaret-i âciziyenin 23 Şubat 1330 (8 Mart 1915) tarihli ve 2555 rakamlı tezkire-i cevabiyesi ile nezaret-i celilerine iş’âr edilmiş ise de bu kerre keyfiyet lede’t-tezekkür Rusya sefaretinin ber vech-i bâlâ iltiması üzerine vâki olan muamelenin ahvâl-i hazıra hasebiyle feshi ile merkum Stavri Milyadi ile ailesi el-yevm memalik-i Oasmaniye’de ise tabiiyet-i Osmaniye’ye yeniden dehaleti hususunun teklifi ve imtinaı takdirinde fotografilerinin ahzından sonra memalik-i Osmaniye’den tard ve ihraçları maslahata muvafık olacağı mütalaa kılınmakta olduğundan ol vecihle icra-yı icabı ile neticesinin ebnası vabeste-i himem-i aliyye-i nezaret-penahîleridir. Ol babda emr u ferman hazreti men lehu’l-emrindir. 1 Cemaziyeluhra 1334/4 Nisan 1332 Hâriciye nazırı nâme-i müsteşar vekili (BOA., DH.EUM.ECB., 6-18).
Milyadi kardeşlerin her gittikleri yerde sıkıntı çıkardıkları kendilerine açılan mahkeme davalarından anlaşılmaktadır. Kendilerinin Osmanlı Devleti vatandaşlığına kabul edilmedikleri gibi ihraç edilmeleri emrinin sebebi konusunda ise daha kapsamlı bir araştırmaya ihtiyaç vardır. İhraç emrinin tarihi 6 Mart 1916’dır. Lakin Milyadi kardeşlerin Antalya ile irtibatları İtalyanların Antalya’yı işgali ve İtalyanların Antalya’yı terk etmelerine kadar bir şekilde! devam etmişti.
Suikastçi Dimitri ve Stavri Kardeşler
İtalyanlar, Antalya’yı işgal ettikten sonra bu işgali kabul etmeyen ve işgale karşı çıkan ve halkı örgütleyen Kuvâ-yı Milliye/Antalya Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurucularını tutuklamak için takibe aldılar. İlk hedefleri Zeki Bey ve Mehmed Emin Beyler idi. İtalyanlar, tertip ettikleri bir oyun ile Zeki Bey ve Mehmed Emin Bey’i tutukladılar ve İstanbul’a gönderilmek üzere Antalya Limanı’ndan vapura bindirildiler. Gemi Rodos Limanı’na vardı, Zeki Bey ve Mehmed Emin Bey’i Rodos’a bıraktılar. Rodos Türkleri, Zeki ve Mehmed Emin Bey’e sahip çıkıp bir eve yerleştirdiler. 13 Mayıs 1919 tarihinde Zeki Bey ve Mehmed Emin Bey’i İtalyanlar Rodos’tan alarak tekrar vapura bindirdiler ve İzmir’e götürüp bıraktılar. Mehmed Emin Bey, İzmir Konak’ta Antalya Palas Otel’den bir oda tuttu. Bir süre sonra hesabını kesti, Kur’ân-ı Kerim’ini yanına alarak tren bileti aldı ve trenle yola çıktı. Bu sıralarda Dimitri ve Stavri Milyadi kardeşler Antalya Palas Otel’de Mehmed Emin Bey’i öldürmek için arıyorlardı. İtalyanlar, Zeki Bey ve Mehmed Emin Bey’i öldürmeleri için Stavri ve Dimitri Milyadi kardeşlerle bir pusu tertip etmişlerdi. Amaçları Yunanlılar’ın işgali altında olan İzmir’de herhangi bir sıkıntı yaşamadan Zeki Bey ve Mehmed Emin Bey’i Milyadi kardeşlere öldürtmek idi (Antalya’nın Kara Günleri, s. 113-114). Osmanlı Devleti’nin 6 Mart 1916 tarihinde vatandaşlık başvurularını reddederek ülkeden ihraç kararı verdiği hain ve câni Milyadi kardeşler tamamen Türkiye’yi terk ettiler ve Osmanlı Devleti döneminde el konulan ve Antalya Lisesi olarak kullanılan evleri de 7 Ekim 1925 tarihli kararname ile tamamen Antalya Lisesi’ne tahsis edildi (CA., 30-18-1-1., KDB., 16-77-8). (Devamı – Antalya Lisesi Tarihi – 4 – Antalya Lisesi Mezunları)