I. Alaaddin Keykubad Dönemi (1220-1237):
Sur ve Burç Kitâbeleri
Erten tarafından İmâret Kapısı’ndan (Mescit Sokak’tan başlayıp Hıdırlık Sokak köşesine kadar devam eden) denize doğru, Tevhîd tarafından da denizden İmâret Kapısı’na doğru okuma çalışmaları yapılan[1] Alaaddin Keykubad Surları dizesinden 19 burçta yer alan kitâbelere, İmâret Kapısı’ndaki burçtan başlanarak ve burçlar, burcu yaptıranın ismi ile zikredilerek sıra numarası verilmiştir. Bu tesbitlerimizin kaynağı Erten ve Tevhid’in okuma çalışmaları ile tarafımızdan bulunup ortaya çıkarılan kitâbelerdir. Büyük bir kısmı Alaaddin Keykubad’ın emirleri tarafından yaptırılan sur ve burçlar, aynı zamanda inşâ edildiğinden, sur dizesinde yer alan kitâbelerinistisnâsız hepsi 622/1225 tarihini taşımaktadır. Bu sebeple, Antalya Müzesi’nde olan 622/1225 tarihini taşıyan ve Müze Envanter Defteri’nde “Antalya Kalesi’nden”, “Antalya Orta Kale’den”, “Kal’a Burcundan” açıklamaları yazılı Alaaddin Keykubad Dönemi kitâbeleri, Erten ve Tevhid’in okumaları esas alınarak söz konusu sur beden duvarı ve burçlara yerleştirilmiştir.
Erten ve Tevhid tarafından tesbit edilen Alaaddin Keykubad Surları kitâbelerinden, 2, 6, 7, 10, 11, 13. nolu burç kitâbeleri kayıp; 3, 4, 9, 15, 16, 17. nolukitâbeler Antalya Müzesi’nde, 1, 5, 12, 19. nolukitâbeler in-situ hâlindedir. Yivli Minâre’nin dökülen çinili kısmına yerleştirilmiş ve Erten’in, “Yivlim Minâresi üzerinde olup bilâhere konulmuş olan kitâbe” diye açıklama yaptığı kitâbe, Alaaddin surları burç kitâbeleriyle aynı özelliği taşıdığı için 14. burç kitâbesi olarak tarafımızdan kaydedilmiştir.
Bazı araştırma ve çalışmalarda, İmâret Kapısı’ndan ilk iki burç, Balıkpazarı’ndan itibaren deniz yönüne doğru yedi burç, yani toplamda dokuz burç Alaaddin Keykubad döneminde, diğer on iki burç ve surların Roma ve Bizans devrinde yapılmış gibi hatalı gösterilen burç ve surların tamamı Alaaddin Keykubad dönemine âittir, yâni Selçuklu burç ve surlarıdır. Alaaddin Keykubad, on dokuz burçtan oluşan ve İmâret Kapısı’ndan denize kadar ulaşarak Kaleiçi’ni boydan boya ayıran burç ve surları Moğol zulmünden kaçan Türkmenler için, Kaleiçi’nde iskan alanı oluşturmak amacıyla yaptırmıştır.
- Kara Sungur[2]Burcu Kitâbesi
Kitâbe, İmâret Kapısı tarafından Alaaddin Keykubad Surları’ndan birinci burçta in-situ hâlindedir.
Antalya Müzesi arşivinde kitâbe ile alâkalı; “Kale duvarı ve burçlar, Tuzcular Mah. Paşa Cami sokağı kuzeyinde Nazır Hamamı doğusunda ve İsmail Karakaş’ın evinin güney ve kuzeyinde, h. 622 (m.1225), Alaeddin Keykubad’ın ümerâsındanKarasungur, kuzeydeki burcun doğu yüzünde etrafı kornişli 0.85 genişlik ve 1.75 bir mermer levhada Arapça Selçuk sülüsü, 5 satır” açıklamaları yer almaktadır.[3]
174x86 cm ebatlarında olan kitâbe, mermer üzeri 6 satır Selçuklu celî sülüsü ile yazılmıştır.
Kelime-i tevhidin hilâl şeklinde taç olarak işlendiği kitâbede, Selçuklu’nun fetih hareketinin hedefinin ve gâyesinini’lâ-yıkelimetullâh (Allah’ın adının yüceltilmesi) olduğu vurgulanmıştır. Bu ifâdeyi tasdik anlamında, kelime-i tevhidden sonra “el-minnetülillâh” yani “minnetimiz sadece Allah’adır” yazısı kitâbenin en üst kısmında yer almaktadır.
Kitâbenin dış çerçevesinde ise, Antalya Selçuklu kitabelerinin hiç birinde olmayan, gövdeleri birleşik, sağ ve sol taraflarda yer alan çift başlı ejderha başarılı bir şekilde işlenmiş, devletin gücü ve kudreti simgelenmiştir.
Necmi Atik Özel Arşivi
لا الاه الا الله محمد رسول الله
المنة لله
امر بهذه العمارة السلطان المعظم
علا الد نياو الدين سلطان البر و البحر ابو
الفتح كيقباد بن السلطان الشهيد كيخسرو
عز نصره على يد العبد الضعيف قرا سنقر في سنة اثني و عشرين و ستمائة[4]
Türkçe okunuşu: Lâ ilâhe illallâhMuhammedunrasûlullâh
El-minnetülillâhi
Emera bi-hâzihi’l-‘imâreti es-Sultânu’l-Mu’azzamu
‘ala’d-dünyâve’d-dîniSultânu’l-berri ve’l-bahri Ebu
el-fethi Keykubâd bin es-sultânu’ş-şehîduKeyhusrev
‘azzenasrahû ‘alâ yedi’l-‘abdi’d-daîfi Kara Sungur fî senetiisney ve ‘ışrîne ve sittemiete
Türkçe çevirisi: “Allah’tan başka tanrı yoktur Muhammed Allah’ın Rasûlüdür
Minnet yalnız Allah’adır
Bu imâreti, Büyük Sultan, Din ve Dünyanın Yücelticisi, Deniz ve Karanın Sultanı, Şehid Sultan Keyhusrev oğlu Fetih Babası Keykubâd –Allah onu yardımıyla aziz kılsın- zayıf kul Kara Sungur eliyle yapılmasını 622/1225 senesinde emretti.”
Yılmaz-Tuzcu tarafından iddia edildiği gibi Tevhid’in, المنةلله(el-minnetülillâhi) satırınıokumadığı bilgisi yanlıştır. ZirâTevhid, المنة لله(el-minnetülillâhi) satırını 76 nolu dipnotta görüleceği üzere kitabenin ilk satırındaki tevhid kısmının ortasına yerleştirerek okumuştur. Erten ve Tevhid, kitâbedekiقرا سنقر (Kara Sungur) kelimelerinin “Kara” kısmını okumayıp سنقر (Sungur) şeklinde okumuşlardır. Erten, Tevhid veYılmaz-Tuzcu, kitabedeki الاه (ilâhe) şeklinde he harfinden ayrı yazılan kelimeyi birleşik olarak اله(ilâhe) şeklinde okumuşlardır.
[1] Erten, Antalya Vilâyeti, s. 55-57; Tevhîd, s. 171-174.
[2] I. Alaaddin Keykubad ile III. GıyâseddinKeyhusrev zamanlarında devlet işlerinde görev almıştır. İnşa ettirdiği eserlerin kitâbelerinde anlaşılacağı üzere, I. Alaaddin Keykubad zamanında Denizli’de (Ladik) vali olarak görev yapmaya başlamıştır. II. İzzeddin Keykâvus zamanına kadar, yaklaşık 20 yıl, bu vazifede kalmıştır. III. GıyâseddinKeyhusrev zamanında (1266-1282), Baybars’ın askerleri tarafından esir edilmiş, esaretinden sonra Mısır’ın ve İlhanlıların hizmetine geçmiştir. Denizli’de Selçuk devrine ait ilk eserler onun tarafından yaptırılmıştır. Denizli’de, Kara Sungur’a ait üç kitâbe vardır. Ak Han’ın dış kapısı üzerinde 650 ve Ulu Camii’den İzmir Müzesi’ne nakledilen kitâbelerde adı geçen Kara Sungur’dur. Kitâbesinde “Kara Sungur b. Abdillah” yazılıdır. Kara Sungur’un mahlası Seyfeddin’dir. Kendisi Selçuk ümerâsından olup meşhur Celâleddin Karatay’ın en küçük kardeşidir. Bunlar aslen Rum kölelerdendir. Celâleddin Karatay 652/1253’te, Kara Sungur tahminen 665/1266 yılında ölmüşlerdir. Bu iki zât hakkında Hamdizâde Abdulkadir şu malumatı vermektedir: “Bunların esasen nereli olduğu bilinemiyor. Yalnız Antalya’da hâlâ Karatay nâmınaizâfeten bir mahallenin bulunması ve 749/1348 tarihinde Konya’da kendisinin yaptırmış olduğu medreseye ait vakfiyesinde Antalya’da kendi binâsı olan bir Dâru’s-sulehâ’dan bahsetmiş olması gösteriyor ki bunların Antalya ile herhalde bir münasebeti vardır. Antalya ya kendilerinin vatanı aslileridir yahut vilâyet vesâir memuriyet münasebetiyle Antalya’yı ikinci vatan ittihaz etmiştir. Bunun iki birâderi daha vardır. En büyüğü Kemâleddin olup hem vüzeradan hem de meşhur etıbbadan idi. Bunun da Konya’da medresesi vardır. İkinci ve küçük birâderleri Seyfettin Sipehsâlarnâmındakizâttır. Bu da ricâl-i mühimme-i Selçukiye’dendir. Asıl ismi Kara Sungur bin Abdillah idi.” Erten, Antalya Vilâyeti, s. 62-63; Osman Turan, “Celâleddin Karatay, Vakıfları ve Vakfiyesi”, Belleten, XII, s. 48-49.
[3] Turfan, Eski Eser Fişleri, Fiş No.40 (n), Antalya Müzesi Arşivi.
[4] SFE
لا الاه الا الله محمد رسول الله
المنة لله
امر بهذه العمارة السلطان المعظم
علا الد نياو الدين سلطان البر و البحر ابو
الفتح كيقباد بن السلطان الشهيد كيخسرو
عز نصره على يد العبد الضعيف سنقر في سنة اثني و عشرين و ستمائة
AT
لا اله الا اللهالمنة لله محمد رسول الله
امر بهذه العمارة السلطان المعظم
علا الد نياو الدين سلطان البر و البحر ابو
الفتح كيقباد بن السلطان الشهيد كيخسرو
عز نصره على يد العبد الضعيف سنقر في سنة اثني و عشرين و ستمائة
KT
لا اله الا الله محمد رسول الله
المنة لله
امر بهذه العمارة السلطان المعظم
علاء الد نياو الدين سلطان البر و البحر ابو
الفتح كيقباد بن السلطان الشهيد كيخسرو
عز نصره على يد العبد الضعيف قرا سنقر في سنة اثني و عشرين و ستمائة
LY-KT
لا اله الا الله محمد رسول الله
المنة لله
امر بهذه العمارة السلطان المعظم
علا الد نياو الدين سلطان البر و البحر ابو
الفتح كيقباد بن السلطان الشهيد كيخسرو
عز نصره على يد العبد الضعيف قرا سنقر في سنة اثني و عشرين و ستمائة