ANADOLU SELÇUKLU BEYLİKLERİ DÖNEMİ
Sultânü’s-Sevâhil Emir Mübârezeddin Mehmet Bey b. Mahmud b. Yunus (?-779/1377)
Selçuklu Sarayı Kitâbesi
Antalya Selçuklular tarafından fethedildikten sonra, şehir ticârî bir liman olması yanında donanma üssü hâline de gelmiş ve Antalya valilerine, “melikü’s-sevâhil”, “emîrü’s-sevâhil” ünvanları verilmiş, bu ünvanlar Tekeoğulları’nın beyleri için de kullanılmıştır.1
Yivli Minâre Camii ve Külliyesi içerisinde yer alan Selçuklu Sarayı’nın bânisi Tekeoğlu Sutânu’s-Sevâhil Emir Mübârizeddin Mehmet Bey olduğundan, Tekeoğullarıyla alakalı kısa bir malumâtın dercedilmesi gerekmaktedir. Osmanlı Devleti’nin toprak tasarruf sistemini ve bu sistemin dayandıgı hukûkî ve mâlî esasları bütün ayrıntılarıyla izah eden 1653 tarihli “Sofyalı Ali Çavus Kanununnamesi”nde: “….Teke ise adını, 1300 yılında Antalya Bölgesi’nde Tekeoğulları tarafından kurulan ve 1426 yılında varlıgı sona eren Beylikten almıstır. Yukarıda adı geçen Hamidoğulları, aslında Tekeoğulları’nın mensup oldugu Teke Aşireti’nin bir bölümü idi. Tekeoğulları, Selçuklu Devleti’nin bir uç beyi iken, bu devletin inkıraza sürüklenmesi üzerine istiklalini ilan etmistir.”2 denilmektedir.
Evliyâ Çelebi Seyahatnâme’sinde Atabek Armağanşah Medresesi hakında bilgi verdikten sonra: “… ve medresenin mukâbelesinde yol aşrı darbhâne medresesi Sultan Keyhüsrev hatununundur”3 ifâdelerine yer verir. Bu açıklamalardan Selçuklu Sarayı’nın Osmanlı Devleti döneminde medreseye tebdil edildiği ve Antalya’nın idârî merkezinin başka bir mekâna alındığı anlaşılmaktadır.
Yivli Minâre Camii ve Külliyesi içerisinde yer alan Selçuklu Sarayı’nın kitâbesi okunamadığından dolayı araştırmacılar söz konusu yapı için; “İmâret Medresesi”, “Antalya Selçuklu Sarayı”, “Selçuklu Medresesi” ve “Ulu Camii Medresesi” isimlerini kullanmışlardır. Atabek Armağanşah Medresesi’nin olduğu yerin birkaç adım karşısına başka bir medresenin yapılması mantıklı değildir. Kitâbe üzerinde yaptığımız çalışmalar sonucu, Selçuklu Sarayı’nın kim tarafından ve ne zaman yapıldığı tespit edilmiştir. Tespitlerimize göre, Antalya’yı 12 yıl sonra 14 Mayıs 1373 tarihinde geri alan Sutânu’s-Sevâhil Emir Mübârizeddin Mehmet Bey, kale sur ve burçlarını tamir ettirmiş,4 Yivli Minâre Camii ve Külliyesi’nde yapmış olduğu îmar çalışmaları sırasında Külliye alanında yer alan Atabek Armağanşah Medresesi karşısına Selçuklu Sarayını (Hükümet Konağı) inşa ettirmiş ve aynı tarihlerde açılışını yapmış olmalıdır. Zira Mehmet Bey’in ünvânları olan ve Yivli Minâre Camii kitâbesi ve Zincirkıran Türbesi kitâbesinde de yer alan “Mübârizü’d-devleti” ve “Emîrü’s-Sevâhil” ünvanlarının aynısının Selçuklu Sarayı kitâbesinde de olması bunu doğrulamaktadır. Bir başka açıdan bakıldığında, Mehmet Bey’in yapı kitâbelerinde olupta diğer Selçuklu sultanlarının dönemine âit kitâbelerde olmayan الحمد لله على فضله و نعمائه و لطفه (el-hamdü lillâhi ‘alâ fazlihî ve nü’amâihi ve lutfihi) ibârelerinin 1373 yılı fetihten sonra kullanılan ibâreler olduğu ve Mehmet Bey tarafından Yivli Minâre Camii kitâbesinde de benzer ifâdelere yer verildiği görülmektedir.
Antalya’nın fethinden sonra, Yivli Minâre Camii ve Külliyesi’nin yer aldığı bölgede hükümet konağınında olması gerektiği âşikârdır. Nitekim şehri fetheden Gıyâseddin Keyhusrev Müslüman halkı orta kalenin (İzzeddin Keykâvus Surları) batı kısmına, gayr-i müslim tebeayı da orta kalenin doğu kısmına yerleştirmiştir. Gayr-i müslim tebeanın olduğu yerde ise idârî yapıların olmadığı bilinmektedir. Mehmet Bey zamanında şehrin idâre merkezi olan bina ise Yivli Minâre Camii ve Külliyesi’nde yer alan Selçuklu Sarayı’dır.
Erten, Atabek Armağanşah Medresesi kitâbesini okuduktan sonra kitâbe hakkında şu açıklamaya yer verir; “Yanı başında bulunan bir Selçuk kapısındaki kitâbe pek silik olduğundan okunamadı”5
Antalya Müzesi arşivinde kitâbe hakkında; “Kitâbe istalaktitli takkapının basık kemeri üstünde, istalaktitli sahanın altında, boş bırakılan nir yere yerleştirilen 0,70x1.07 m.lik bir mermerde Arapça sülüs 4 satırlık kitabenin satırlarının yalnız baş tarafları kısmen okunabilir haldedir. Sonu erimiş ve bozulmuştur” açıklamaları bulunmaktadır.6
İn-situ hâlinde olan kitâbe, 70x105 cm ebatlarında, mermer üzeri 4 satır Selçuklu celî sülüsü ile yazılıdır.
Necmi Atik Özel Arşivi
الحمد لله على فضله و نعمائه و لطفه ......................................
و بعد لقد امر بعمارة هذا البنا السلطان ....................................
فى ايام دولة السلطان الاعظم ظل الله فى العالم ............................
الفقير الى الله تعالى امير السواحل مبارز الدولة ( فى سنة تسع و) سبعين و سبعمائة7
Türkçe okunuşu: El-hamdü lillâhi âlâ fadlihi ve ni’amâihi ve lutfihi …………
Ve ba’de lekad ümira hâze’l-binâ es-Sultânu …………………………………
Fî eyyâmi devleti’s-sultâni’l-a’zami zillullâhi fi’l-‘âlemi ……………………….
El-fakîru ilallâhi Te’âlâ Emîru’s-sevâhilu Mübârizu’d-devleti (fî seneti tis’un ve) seb’îne ve seb’amiete
Türkçe çevirisi: “Hamd, fazlı, nimetleri ve lütfu……………… olan yalnız Allah içindir
Bundan sonra, bu binâ Sultan ………………………………..emredildi
Yeryüzünde Allah’ın gölgesi, en büyük sultanın devleti günlerinde ………
Yüce Allah’a muhtaç Emîrü’s-Sevâhil Mübârizü’d-devleti…………………”
Turfan, و نعمائه (ve nü’amâihi) kelimesini, نعمانيه (nü’mânîhi) şeklinde; امير السواحل (emîru’s-sevâhili) ibâresini, امير الاجل و (emîru’l-ecelli ve) şeklinde; Yılmaz-Tuzcu, امير السواحل (emîru’s-sevâhili) ibâresini, امير الاجل (emîru’l-ecelli) şeklinde okumuşlardır.