Antalya ili merkez Kaleiçi ve kale dışında bulunan Selçuklu kitâbelerinin günümüze ulaşanları ve daha önce tesbit edildiği halde kaybolmuş olanları çalışmamızın kapsamı içerisindedir ve Antalya Müzesi Envanteri’nde yer alan taş kitâbelerle birlikte değerlendirmeye alınmıştır. Ayrıca çalışmamız, söz konusu kitâbeler üzerine daha önce yapılan yayınlarla da karşılaştırılmıştır.
Antalya kitâbelerini ilk defa okuyan ve yayınını 1922 yılında “Antalya Livası Tarihi” adıyla Osmanlıca neşreden Süleyman Fikri Erten’dir. Erten, Antalya kitâbelerine çalışmasının 54-59. sayfaları arasında yer vermiş ve sadece 26 kitâbenin okunuşlarını kaydetmiştir. Okuduğu kitâbelerin hatırı sayılır kısmı ise okunamamış ve eksik kalmıştır. Erten, 1940 yılında Türkçe neşrettiği “Antalya Vilâyeti Tarihi” adlı eserinde (48-61 sayfaları arası) ise 97 kitâbeden 66 tanesinin okunuşlarını vermiş, lakin transkribe ve Türkçe tercümelerini yapmamış ve kitâbelerin bir kısmını eksik okumuştur.
Ahmed Tevhid, 1925 tarihli TTEM’ın 9. Sayısının 165-177. sayfalarında yer alan ve Osmanlıca yayınlanan, “Antalya Surları Kitâbeleri” başlıklı makâlesinde 97 kitâbenin 52 tanesini okumuştur. Erten’de olduğu gibi Tevhid’de, günün şartları çerçevesinde yaptığı çalışmasında okuma eksikleri ve yanlışları yapmıştır. Tevhid, kitâbelerin sadece okunuşlarını kaydetmiş, Türkçe tercümelerine çalışmasında yer vermemiştir.
Scoth Redford ve Garry Leiser’in ortak çalışması olan ve 2008 yılında yayınlanan “Taşa Yazılan Zafer” adlı eserde sadece İzzeddin Keykâvus dönemi Fetih kitâbeleri ile iki adet burç kitâbesi, toplamda 45 kitâbe incelenmiştir.
Leyla Yılmaz ve Kemal Tuzcu tarafından yapılan ve “Antalya’da Türk Dönemi Kitâbeleri” adıyla 2010 yılında yayınlanan çalışmada Anadolu Selçuklu dönemine âit 97 kitâbeden 75 tanesine yer verilmiştir.
Çalışmamızda, saha çalışmaları ve arşiv taramaları ile ilk defa tespit ettiğimiz kayıp kitâbeler dahil 97 kitâbeden, tarafımızdan yine ortaya çıkarılan 11 kitâbeyle birlikte 89 kitâbeye yer verilmiş, kitâbeler hakkında daha önce yapılan çalışmalar incelenerek eksik ve hatalar giderilmeye çalışılmıştır.
Kitâbeler üzerine ilk defa çalışma yapanlar S. Fikri Erten ve Ahmed Tevhid’tir. Antalya Türk dönemi kitâbeleri üzerine çalışması olan; Süleyman Fikri Erten (SFE), Ahmed Tevhid (AT), Kemal Turfan (KT), Scoth Redford-Garry Leiser (SR-GL), Leyla Yılmaz – Kemal Tuzcu’nun (LY-KT) okumaları, dipnotlarda isim ve soy isimlerinin baş harfleri rumuzlanarak verilmiştir.
Kale dışında bulunan kitâbelerin konum açıklamaları yapılmış; Kaleiçi’nde yer alan kitâbelerin mevkii bilgisine yer verilmeyip, ekteki haritada lokasyonları gösterilmiştir.
Kitâbelerin dili Arapça’dır, II. Gıyâseddin Keyhusrev dönemi burç kitâbesinde görüldüğü üzere nâdiren Farsça kelimelere de rastlanılmaktadır. Kitâbelerin başlangıç cümleleri ufak faklılıklarla aynıdır. Abbâsî halifelerinin, Tuğrul Bey’den başlayarak Selçuklu sultanlarına, tahta oturma, zafer kazanma gibi çeşitli vesilelerle verdikleri ünvanlar, bir önceki sultanın da ünvanı eklenerek kitâbelere konulduğu görülmektedir. Selçuklu sultanlarının isimlerine uygun sıfatlar da bu ünvanlara eklenerek kitâbe yazılmıştır.
Seri yazımız; 1. Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi 2. Anadolu Selçuklu Beylikleri Dönemi 3. Anadolu Selçuklu Mezar Taşları ile üç ana başlıktan oluşmaktadır.
---------------------------------------------------
Antalya Müzesi: Antalya ve civarını 28 Mart 1335/1919 yılında işgal eden İtalyanların, İtalyan asâr-ı atîka (eski eserler) uzmanları ile kitâbe ve heykelleri İtalyan Konsolosluğu’na taşımaları, Osmanlı döneminde Mekteb-i Sultânî’de dînî ilimler, Cumhuriyet döneminde Türkçe öğretmeni olan Süleyman Fikri Erten’i harekete geçirir ve kendisini Kasım 1919’da asâr-ı atîka memuru olarak tayin ettirip, Tekeli Mehmet Paşa Camii’nin batı tarafında bulunan Bayraktar Baba Mescidi’ni müze yaparak (1914 yılında, Kalekapısı’nın iki kapısı arasında yer alan ve Bayraktar Baba Türbesi olarak bilinen yapı, Kalekapısı yıkılırken Bayraktar Baba’nın naaşı da Paşa Camii yakınına nakledilir. Erten, Antalya Livası Tarihi, s. 127) Antalya merkezinde olan eski eserleri toplamaya başlar. 1921 yılında Rumlar’ın Antalya’dan tehciri üzerine boş kiliselerden Panaya Kilisesi’ne (şimdiki Alaaddin Camii) müzeyi taşır ve 1937 yılına kadar Panaya Kilisesi müze olarak hizmet verir. 1937 yılında müze Yivli Camii’ne nakledilir ve 1972 yılında günümüzdeki Antalya Müzesi’ne nakledilene kadar Yivli Minare, Antalya Müzesi olarak kullanılır. Erten, Antalya Müzesinin Teşekkül Tarihi, 1/7/1940, Antalya Müze Arşivi.
3 Erten, Antalya Vilâyeti Tarihi adlı eserinin 48. sayfasında şöyle bir açıklamaya yer verir: “Birkaç yıl önce muhterem B. Ahmet Tevhit’le beraber Antalya kale ve surlarındaki Türk kitâbelerini doğru olarak tetkik ve tesbit etmiş idik. Gördüğümüz kitâbeler âtide yazılıdır:”
4 Tuğrul Bey, Rükneddîn ((ركن الدين; Alparslan, Es-Sultânü’l-mu’azzam, Ebu’l-fethi ((السلطان المعظم ؛ ابو الفتح; Melikşah, Şâhinşâh, Es-Sultânü’l-meşrıki ve’l-mağribi (شاهنشاه ؛السلطان الشرق و الغرب); Melikşah oğlu Mahmud, Nâsıru’d-dünyâ ve’d-dîni (ناصر الدنيا و الدين) ; Melikşah’ın oğlu Muhammed Tapar, Şâhinşâh (شاهنشاه); Melikşah’ın oğlu Bekyaruk, Gıyâsü’d-dîn (غيا ث الدين) İbnu’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, c. X, s. 161-214; İbrahim Kafesoğlu, “Selçuklular”, İA, X, s. 368); Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 35, 153.
5 Giyâseddin isimlilere: Gıyâsü’d-dünyâ ve’d-dîn غياث الدنيا و الدين, İzzeddin isimlilere: İzzü’d-dünyâ ve’d-dîn عز الدنيا و الدين ; Alaaddin isimlilere: Ala’d-dünyâ ve’d-dîn علا الدنيا و الدين