Cumhuriyetin ilk yıllarında ehil olmayan kişiler tarafından yazılarak yayınlanan Kur’ân tercümeleri üzerine, ilim çevrelerinde ve basında yoğun tartışmalar yaşanması, konunun meclise taşınmasına yol açtı. Meclisin ikinci seçim döneminde Diyânet İşleri Riyâseti bütçesinin müzâkeresi sırasında Kur’ân tercümesi konusu gündeme geldi ve piyasada dolaşan Kur’ân tercümelerinin durumu hakkında Diyânet İşleri Reisliği’nden bilgi istendi. Diyânet İşleri Reisliği’ni temsilen bütçe müzâkeresine katılmış olan Ahmet Hamdi Akseki, mevcut tercümelerin “muharref” olduğunu, bu durumun Riyâset tarafından ortaya konulduğunu ve kamuoyunun bilgilendirildiğini ifâde etti. Bu “muharref” Kur’ân tercümelerini ortadan kaldırmak için uzman bir heyet tarafından Kur’ân’ın tercüme ve tefsir ettirilmesini önerdi. 21 Şubat 1925 tarihinde TBMM’inde Diyânet İşleri Riyâseti’nin bütçe müzâkereleri yapılırken, 61. toplantının ikinci oturumunda Eskişehir Mebusu Abdullah Azmi Efendi (ö.1937) Diyânet teşkilâtının devletin diğer kurumlarıyla hem-âhenk çalışması gerektiğinden bahisle sözü Kur’ân tercümesine getirdi ve Meclis Başkanlığı’na, altında elliden fazla arkadaşının imzası bulunan bir takrir sundu. Takrir, Başbakan dahil olmak üzere Meclis’in hüsn-i kabûlüyle karşılandı ve Kur’ân-ı Kerîm tercüme ve tefsiri ile hadîs-i şeriflerin (Sahîh-i Buhârî) tercüme ve şerhi için bütçeye 20.000 liralık bir tahsîsat konuldu. Diyânet İşleri Başkanlığı’na verilen bu görevle, 26 Ekim 1925’te, halkın sevdiği ve güvendiği, konusunda ehil olan kişilerden Kur’ân-ı Kerîm tercümesi Mehmet Akif’e (ö.1936), tefsiri ise Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’a verildi. Taraflar arasında Beyoğlu Dördüncü Noter’de imzalanan mukâvele metni şöyledir:
Türkiye Cumhuriyeti
Beyoğlu Dördüncü Kâtib-i Adli Midhat Cemal
Mukavele Metni
Türkiye Cumhuriyeti Diyânet İşleri Riyâseti ile dersiâmdam Elmalılı Muhammed Hamdi Efendi ve Şâir Mehmed Akif Bey arasında mün‘akid mukavelenâmedir.
Madde: 1- Kur’an-ı Kerim’in tercümesiyle muhtasar bir sûrette tefsirini Mehmed Akif Bey ile Hamdi Efendi deruhde etmişlerdir.
Madde: 2- Riyâset-i müşârunileyha Hamdi Efendi ile Mehmed Akif Bey’den her birine altışar bin lira te’diye edecektir.
Madde: 3- İşbu meblağın te’diyesi şu sûretle olacaktır: Her birine biner liradan cem‘an iki bin lirası peşin verilecek ve mütebâkı miktar birinci cüz nihâyetinde yüz seksen altışar, diğer cüzlerden beheri nihayetinde yüz altmış altışar lira verilmek sûretiyle muksitan te’diye edilecektir.
Madde: 4- Tarz-ı tahrîr şekl-i âtide olacaktır: Âyet ve âyât-ı kerime yazılarak altına meâl-i şerifi ve bunu müte’âkip tefsir ve izâhı yazılacaktır.
Madde: 5- Tefsir ve îzah kısmında ber- vech-i âti nukāt nazar-ı dikkate alınacaktır.
a) Âyât-ı kerîme nisbetindeki [beynindeki] münâsebât
b) Esbâb-ı nüzûl
c) Kırâat “ki ‘aşereyi tecâvüz etmemek lâzımdır.”
d) İktizâsına göre terkib ve hükemânın izahât-ı lisaniyesi
e) İ’tikadca Ehl-i Sünnet mezhebine ve ‘amelce Hanefî mezhebine riâyet olunarak âyâtın mutazammın olduğu ahkâm-ı dîniye, şer‘iyye ve hukûkiyye, ictima‘iyye ve ahlâkıyye işâret veya alâkadar bulunduğu mebâhis-i hikemiyye ve ilmiyeye müte’allik izâhât bilhassa tevhîd ve tezkîr-i mevâ‘ıza müte’allik âyâtın mümkün mertebe bast u izâhı, alâkadar veyâhut münâsebettâr olduğu bazı tarih-i İslâm vukû’atı.
f) Frenk müelliflerince yanlış veya tahrif yollu şeyler dermeyân edildiği görülebilen noktalarda tenbîhâtı muhtevî notlar.
g) ‘Inde’l-iktizâ nâsih ve mensûh ve muhassas
h) Baş tarafa mühim bir mukaddime tahrîriyle bunda hakîkat-i Kur’ân’ın ve Kur’ân’a müte’allik mesâil-i mühimmenin îzahı.
Madde: 6- Peyderpey tekarrür eden müsveddeler üçer nüsha olarak tebyîz edilerek biri Hamdi Efendi’de biri Akif Bey’de diğeri de riyâset nâmına hey’et-i müşâvere a‘zâsından Aksekili Hamdi Efendi’de bulunacaktır.
Madde: 7- Müsveddelerin tebyîz ve inde’l-iktizâ kütübhanelerden bazı eserlerin istinsah ettirilmesi içün mûmâileyhimin emrinde ücret-i maktû‘a ile güzel yazılı bir yâhut –icab ederse- iki zât istihdam olunacak ve bunlara takdir edilecek ücret riyâsetten te’diye kılınacaktır.
Madde: 8- İlk tab‘ı Diyanet İşleri Riyâseti’nin hakkı olup on bin ‘adet olarak güzel bir kâğıda ve nefis bir sûrette tab‘ ettirilecek ve fakat yüzde yirmisi müelliflere ait olacak ve tab‘ın şeklini müellifler ta‘yin edecektir.
Madde: 9- Eser-i mezkûrun esnâ-yı tab‘ında formaların tashîh ve tab‘ına müte’allik bütün iştigâlat riyâset-i müşârunileyhâya aittir.
Madde: 10- Sahifelerin istertopisi alınacak ve bilâ bedel müelliflere verilecektir.
Madde: 11- Birinci tab‘ından sonra hakk-ı tab‘ yalnız müelliflere ait bulunduğu cihetle müellifler dilediği miktarda eser-i mezkûru tab‘ edebileceklerdir.
Madde: 12- İşbu mukâvelename iki nüsha olarak tanzim ve te‘âti kılındı.
İmzalar: Ahmed Hamdi, Muhammed Hamdi, Mehmed Akif.
Dâirede kırâat ve meâli tefhim olunan bu mukavelenâme zîrine mevzu‘ imza / şahıs ve hüviyeti ma‘rufumuz Şâir Mehmed Akif Bey ile Elmalılı Muhammed Hamdi ve Diyanet İşleri Riyâseti’ni temsil eden Aksekili Ahmed Hamdi Efendi’nin olup münderecâtı tamamen kabul ve ikrâr eyledikten sonra muvâcehemizde vaz‘ eylediğini beyân ve tasdîk ederiz. Bin üç yüz kırk bir senesi Teşrîn-i Evvel ayının yirmi altıncı günü [26.10.1925]
Aksaray’da Yusufpaşa civârında Kuyulu Sokak’ta 1 numarada mukîm akârat-ı vakfiye konturat me’muru Ali Ziya ve Aydın bin Hüseyin Hüsnü.
Üsküdar’da Ayazma’da Sermed Paşa Konağı’nda mukîm Abdülkadir Rıza Bey.
Bu mukâvele zîrine mevzu‘ imzalar: Şâir Mehmed Akif Bey ile Elmalılı Muhammed Hamdi ve Türkiye Diyanet İşleri Riyâseti’ni temsil eden Aksekili Ahmed Hamdi Efendi’nin olduğu isim ve hüviyetleri bâlâda muharrer şâhid ve mu’arriflerin ifâde ve tasdîklerinden anlaşıldığından aynen defter-i mahsûsuna kayd ve tasdîk olundu. Bin üç yüz kırk bir senesi Teşrin-i Evvel ayının yirmi altıncı Pazartesi günü.
26.10.1925 (26 Teşrin-i Evvel 1341)
Midhat Cemal
Beyoğlu Dördüncü Kâtib-i Adli
Bu mukâvelenâme sûretinin dâiremde defter-i mahsûsundaki 26 Teşrin-i Evvel 1341 tarih 12042 / 263 numaralı resmi kaydına mutâbık olduğunu tasdîk ederim.
Resmi Mühür, kaşeler ve pullar.
Adres: Galata Haraççı Sokak, Dar Han, Telefon Beyoğlu 3447.