“Tevratın mesajını ulaştırma ve onu uygulama yükümlülüğünü kabul ettikleri halde, sonra bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler, tıpkı ciltlerle kitap taşıyan merkebe benzer. Allah'ın âyetlerini yalan sayan kimselerin düştükleri durum ne fecî! Allah böylesi zalim gürûhu hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz.” (Cuma sûresi, 62/5)
Okuduğu ciltlerle kitabın hayatında hiçbir etkisi olmayan ve onlardan habersiz yaşayanların düştüğü durumdan kurtulmak için, insan okuduğunu Rabbi’nin nâmına, Rabbi’nin adına okumalı, okuduklarını uygulamalı ve hayatına taşımalıdır.
İkinci âyet-i kerîme: “Halaka’l-insâne min alak” “İnsanı alaktan yarattı”
Alaka; Kan pıhtısı, kırmızı kan, sülük, yapışıp ilişen, asılı kalan” mânâlarında olduğu gibi; “alâka, ilgi, şefkat ve aşk” anlamlarına da gelmektedir. Rabbimiz insanın hamurunu sevgi ve şefkat ile yoğurup, ruhundan üfleyerek yaratmıştır.
İlk âyet-i kerimenin sonunda “her şeyin yaratılması” ifade edilirken, ikinci âyet-i kerimede “insanın yaratılması” özel olarak vurgulanmaktadır. Zira, Allah her şeyi insan için yaratmış, insanı ise Kendisi için yaratmıştır. Yaratılmışların en şereflisi olan insana “en güzel kıvamı” vermiş, insana kendisini ve kâinâtı okuyarak Rabbi’ni tanıma özelliği ihsan edilmiştir. Tanıdıkça ziyâdeleşen bir irfan.
İnsana, bu üstün özelliklerini Rabbi’nin nâmına, Rabbi’nin adına kullanırsa “eşref-i mahlûkât olacağı”; şeytanla veya şeytanlaşmış insanlarla işbirliği yaparak nefis adına, hevâsı adına kullanırsa “aşağıların aşağısına” düşeceği tenbih edilmiştir. Kibirlenmemesi, kulluğunu unutmaması için kendisinin aşama aşama yaratıldığını ve bu evrelerden “alak” yani embriyo “bir tutam et parçası” hâli ifade edilmiştir.
Kur’an’daki açıklamalara bakarak insanın maddî ve ruhî hayatını başlıca dokuz evreye ayırmak mümkündür. Çamurdan süzülmüş hulâsa (sülâle) ilk aşama olup aynı zamanda maden, bitki ve hayvan oluşumlarının da esası olan fiziksel ve kimyasal süreçleri ifade eder. Rahimde karar kılan nutfe aşamasında döllenme gerçekleşir. Alaka aşamasında oluşum halindeki canlı rahime tutunmuş, asılmış durumdadır. Mudga denilen dördüncü aşamadan sonra çeşitli organlar belli belirsiz oluşmaya başlar. Beşinci aşamada kemik, altıncısında kas sistemleri oluşur. Yedinci evrede artık insan organizmasının gelişimi en güzel yaratılmış haliyle tamamlanmıştır. Sekizinci evrede ölüm, dokuzuncu ve son evrede öldükten sonra diriliş gerçekleşir.
Diğer canlılar arasında insanın yerine gelince Allah’ın âdemoğlunu şerefli kıldığını belirten ifade (el-İsrâ 17/70), insanın çeşitli güç ve yeteneklerle donatılıp diğer varlıkların onun hizmetine verilmesiyle şerefli kılındığı anlamına gelmektedir. İnsanın hem aklı hem tutkularının olması, melekler ve hayvanların da bulunduğu varlık mertebelerinde ona mümtaz bir yer sağlamaktadır. Bu özelliğiyle insan, bir yandan en güzel yaratılmış olmakla övülürken, öte yandan ahlâkî ve mânevî düşüş tehlikesiyle de karşı karşıya bulunmaktadır. Buradan hareketle insanın yüklendiği bildirilen emânet de mükellefiyet olarak yorumlanmaktadır. Emâneti başka varlık türlerinin değil insanın yüklenmiş olması, onun güç ve ulviyetinin yanında tabiatının emânete riâyet etmeme eğiliminde olan zâlim ve câhil tarafını da göstermektedir.