Bugün insanlık tarihinin temelinden bu yana tartışma konusu olan ve gündemden hiçbir zaman düşmeyen cinsiyet ayrımı hakkında konuşacağız. Toplumların geçtiğimiz yüzyıl içerisinde yeni yeni modernleştiği ve ataerkil düzenden uzaklaştığı bu dönemde kadınlar toplumda daha etkin roller almaya başladı. Eskiden erkek işi adı altında gösterilen birçok modern ve ayrım yapanlara göre erkek gücü isteyen işlerin dahi kadınlar tarafından yapılabildiğini görüyoruz. Bu ayrımın temelinde yatan unsur ise bana göre toplumların yerel kültürleridir. Atatürk’ün el üstünde tuttuğu kadınlarımız, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra değişen hükümetler ve üzerimizden atamadığımız erkeğin çalıştığı kadının da evi çevirdiği kültürden uzaklaşamayışımız en önemli etkendir.
Yaşadığımız tarihteyse toplumdaki erkeklerin çoğunluğunun kadını dışlamaya çalışması, kadın yapamaz, kadın halledemez gibi algılarla hala kendi çevresinde bu dayatmayı sürdürmesi cinsiyet ayrımının devamını sağlamakta. Mesela trafikte yaşanan herhangi bir olumsuzluğu direkt olarak ‘kesin kadın şofördür’ diyerek itham etmek en büyük cinsiyet ayrımı örneğidir. Oysa baktığımızda savaş pilotu olan, taksi-otobüs şoförlüğü yapan hatta tır süren kadınlarımız bu ithamları yapanları utandıracak niteliktedir. Eskiden toplumda evdeki çocuğa bakan, evden çıkmasına ve çalışmasına müsaade edilmeyen hatta okula bile yollanmayan kız çocukları ve kadınlar baskılarla yetiştirildi. Günümüzde bile bu ataerkil düşünce yapısıyla hareket eden eşine ve çocuğuna bu düşünceyi dayatan erkeklerin olması kıskançlık ve özgüvensizliğe büyük bir örnektir.
Bazılarının kadın eline bakmak olmaz düşüncesi, bazılarının kadın evinde oturur deyişleri, kadın toplum içinde gülemez ve açık giyinemez cümleleri artık utanç duyulacak bir seviyeye geldi. Günümüzde her bireyin, cinsiyetinin hiçbir önemi olmadan kendi kararları ve istekleriyle yaşaması en meşru durumdur. Bunun aksini isteyen, bekleyen ve kadını dışlayan bir toplumda, baskı ve tehdit altında olmadan özgürlüğüne kısıtlama getirilmesini isteyecek kimse olduğunu da düşünmüyorum. Demem o ki toplumsal düşüncede bir yanlışı hangi cinsiyetin yaptığını veya neyi kim yapar tartışmalarını bir kenarı bırakıp etik içerisinde yaşamalı, bir olay ve olguyu her bireyin gerçekleştirebileceğini, hataların, zorbalığın ve mesleklerin cinsiyeti olmadığının farkına varmalıyız. Toplumsal ahlaka ve özgürlüğe sahip çıkan nesillerle yaşamak dileğiyle, sağlıcakla kalın.