Günümüzde insanların mutluluk arayışı ciddi anlamda artış gösteriyor. İnsan dünya üzerinde nerede olursa olsun, nelere sahip olursa olsun eninde sonunda bir boşluğa düşüyor.
Ben bunun temelinde yatan sorunun yetinmeyi ve sahip olduklarının değerini bilmekle alakalı olduğunu düşünüyorum.
Dünya nüfusunun büyük bir bölümü yoksul sınıfında yer alıyor. İstediğine istediği zaman ulaşamamak, gezip dolaşmak yerine sürekli çalışmak ve rutin düzen bu mutsuzluğun altında yatan en büyük nedenlerden sadece birkaçı.
Peki insanlar mutlu olmak için ne yapmalı?
Bana kalırsa ilk olarak elinde bulunan maddi ve manevi değerlerin kıymetinin farkına varmalıdır. İnsanın durumu ve konumu ne olursa olsun sahip olduğu şeylerin değerini bilmediği zaman tam anlamıyla mutlu olamaz. Çok zengin bir insanın aşırı derecede parası var diye aldığı arabaya değer vermemesi bu duruma bir örnektir. Çünkü kişi sahip olduğu şeylerle ilgilenirse bir nebzede olsa kendini mutlu edebilir.
Son zamanlarda insanların mutsuzluk seviyesindeki artışın bir diğer nedeni olan durumda tüketici kimlik sahibi olmalarıdır. İçerik, yemek, eğlence, arkadaşlık, müzik veya aklınıza ne gelirse çok hızlı tüketmeye başladığımız bu devirde sürekli yeni arayışlar içine gireriz. Bu da insanı bulamadığında tıpkı yoksunluk çeken bir bağımlı gibi üzecektir.
Aslında mutlu olmanın bir arayıştan ziyade kendine olan saygıyı kazanmak olduğunu anladığımızda gerçekten farklı bir yaşam sürebiliriz. Kişinin kendisini sevdiği, yalnız başına keyifli zaman geçirdiği, isteklerin hevesten ibaret olmadığı bir yaşam bana kalırsa anlattığım örneklerden daha kalitelidir.
Değişen dünyada herkesin birbirine eriştiği ve sosyal mecralarda sahte kimlikler oluşturduğu bugünlerde mutluluk arayışı içinde olmak ve başkalarından veya tüketimden duyulan mutluluk kesinlikle yeterli olamaz. Çevredeki tüm detayları benimsemek, olumlu düşünmek ve hissederek anın tadını çıkarmak kişiye farklı deneyimler yaratır.
Farklı hayatlara odaklanarak yaratılan mutsuzluk ve eksiklik senaryoları kişiyi bir karanlığa sürüklemekten başka bir şeye yaramaz. X kişisinin sahip olduklarına üzülmek yerine kendi elinizde olanların tadını çıkarmaya özen gösterin. Birlikte doğmadığınız gibi birlikte göçüp gitmeyeceksiniz.
Kısacası mutsuzluk dediğimiz kavramın aslında kendi zihnimizden çıkan bir hurafe olduğunu anlamamız gerekiyor. Maymun iştahlı tavırlardan uzaklaşarak her şeyin tadını sindirerek yaşamaya çalışmalıyız. Mutluluğun en büyük sırlarından birisi bana göre budur. Büyük beklentiler içerisinde olmaktan ziyade küçük farklılıklar yaratmak bu mutsuzluk düzenini bertaraf etmek için bir kaçış yolu olabilir.