Dünya değişimi yaygın olarak dijitalleşme sürecinin sağladığı ortamla daha güçlü algılamaya başladı. Konuyla ilgili olarak ilk makaleyi kaleme alalı 20 yıl geçmiş bulunuyor. Makalenin başlığı “Bilgi ve İletişim Teknolojisindeki Gelişmeler ve Tarımsal Yayım” başlığını taşıyordu. O yıllarda doktora sonrası bir çalışma yapmak üzere yurtdışında “bilgi sistemleri” konusunda dijital teknolojilerin tarımda kullanımına yönelik incelemeler yapma şansımız da olmuştu. Bizim dijital yolculuğumuz ile Türkiye’nin dijital yolculuğunun aynı dönemlere denk gelmesi değişimi yakından görmemize ve bu alanda çalışmalar ortaya yapmamıza yol açmış, yardımcı olmuştur.
Türkiye’nin Dijital Yolculuğu
Elektronik veya dijital dönüşüm konularının güncel olmaya başladığı yıllarda yani iki binli yıllarda Türkiye elektronik ağlar üzerinden yönetsel işlemleri kolaylaştırmak ve etkinleştirmek üzere önemli hamleler yapmıştır. Bu kapsamda “e-Dönüşüm Türkiye Projesi” Acil Eylem Planı’nda yer almış ve tam olarak gündemde yer almaya başlamıştır. Tabii e-dönüşüm sürecini yürütmek, kamu kurumlarının bilgi ve iletişim teknolojisi yatırımları arasında eşgüdüm sağlamak ve bilgi toplumu olma yolunda atılması gereken adımlara ilişkin stratejileri belirlemek üzere 2003 yılında o dönemdeki isimlendirmeyle Devlet Planlama Teşkilatı(DPT) bünyesinde Bilgi Toplumu Dairesi (BTD) kurulmuştu.
e-Dönüşüm Türkiye Projesi’nin Hedefleri
e-Dönüşüm Türkiye Projesi vatandaşlara daha kaliteli ve hızlı kamu hizmeti sunabilmek amacıyla; katılımcı, şeffaf, etkin ve basit iş süreçlerine sahip olmayı ilke edinmiş bir devlet yapısı oluşturacak koşulları hazırlamayı, hedeflemekteydi. Konu alt başlıklar halinde incelendiğinde söz konusu projenin amaçları aşağıda verildiği gibidir:
- Bilişim (Bilgi ve İletişim) teknolojileri politikaları ve mevzuatının, öncelikle Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi, bu konuda “e-Europe” kapsamında aday ülkeler için öngörülen eylem planını Türkiye’ye uyarlamak,
- Vatandaşın, bilişim teknolojileri yardımıyla, kamusal alandaki karar alma süreçlerine katılımını sağlayacak mekanizmaları geliştirilmek,
- Kamu idaresinin, şeffaf ve hesap verebilir hale getirilmesine katkıda bulunmak,
- Kamu hizmetlerinin sunumunda, bilişim teknolojilerinden azami ölçüde yararlanılarak iyi yönetişim ilkelerinin hayata geçirilmesine katkıda bulunmakı,
- Bilişim teknolojilerinin kullanımını yaygınlaştırılmak,
- Bilişim teknolojisi alanında kaynak israfını azaltmak amacıyla, kamunun yatırım projelerinin bütünleştirilmesi, izlenmesi, değerlendirilmesi ve yatırımcı kamu kuruluşları arasında gerekli koordinasyonu sağlamak,
- Sektördeki özel sektör faaliyetlerine yukarıdaki ilkeler ışığında yol gösterilmesini sağlamaktır.
Görüldüğü gibi süreç kamudaki verimlilik yanında diğer sektörlere yönelin önemli yapıcı ve kolaylaştırıcı işlemleri esas almaktadır. Ülkelerin bilgi toplumuna geçişteki hazırlıkları çeşitli göstergeler üzerinden yapılmaktadır. Bu sıralamada teknik altyapı kadar, ülkelerin hizmet sunumu ve geliştirilmesindeki durumu, teknoloji üretme yetenekleri, insan sermayesi, hukuki düzenlemeleri gibi pek çok gösterge dikkate alınmaktadır. Türkiye’nin 2003 yılında e-Dönüşüm Türkiye Projesi ile ortaya koyduğu kararlılık ve yaptığı uygulamalar bugün pek çok alanda ortaya çıkan gelişmelerin alt yapısını oluşturmuştur.
Bu kapsamda yükseköğretimde de önemli çalışmalar söz konusudur. Yeni YÖK olarak isimlendirilen Yükseköğretimin son yıllardaki güncel politikaları içerisinde 2019 yılında ortaya konulan ve “yeni ve yenilikçi çalışmalar” kapsamında Yükseköğretimde dijital dönüşüm projesi hayata geçirilmiştir. 2019 yılında ilk kez hayata geçirilen Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi ile 16 pilot üniversite belirlenmiş ve üç bin öğretim üyesi ve yaklaşık 36 bin öğrenciye dijital dönüşüm eğitimi verilmiştir. Bu durum yükseköğretimde dijital dönüşüm sürecinin güçlü bir şekilde başlatıldığını göstermektedir ve orta vadede sürecin tüm üniversitelerimizi ve öğretim kadrolarını ve ilgili paydaşları içerisine alacak şekilde genişletileceği hakkında bilgi vermektedir.
Sonuç olarak dijitalleşme süreci Türkiye’nin öncelikli alanları içerisinde yer almaktadır ve son 20 yılda ortaya konulan performans önemlidir. Bu dönüşüm hareketi tüm sektörlerde olduğu gibi yükseköğretimde de yaşanmakta ve ivme artarak gelişme devam etmektedir. Tabii söz konusu çalışmaların etkisinin kısa dönem de değilse de orta ve uzun vade de belirgin olarak ortaya çıkacağı açıktır.