Cuma Namazı Müslümanlar için farz bir ibadettir. Cuma suresi 9,10,11. Ayetler de bu namazın farz olmasının delilidir.
Şimdi bu ayetlerin mealini ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın yayınlarından Kuran Yolu Meal ve tefsirinden sizlere cuma günü ve namazı hakkında bilgileri aktarayım. Şöyle buyurmuş rabbimiz;
﴾9﴿ Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.
﴾10﴿ Namaz kılındı mı artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasip arayın. Allah’ı da daima çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
﴾11﴿ Ama onlar bir ticaret veya eğlence görünce ona yönelip seni ayakta bırakıverdiler. De ki: “Allah’ın nezdinde olan, eğlenceden de ticaretten de üstündür. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
Dilimizde cuma şeklinde telaffuz edilen “cum‘a” (cumu‘a, cuma‘a) kelimesi, “toplamak, bir araya getirmek” anlamına gelen “cem‘” kökünden türetilmiş bir isimdir. İslâm’dan önce “arûbe” diye anılan bugünün cuma adını almasının sebebi hakkında değişik izahlar bulunmakla beraber, bunların ortak noktası toplantı günü olması özelliğidir. Bugünün önemi ve faziletiyle ilgili birçok hadis bulunmaktadır.
Cuma günü öğle vaktinde öğle namazı yerine kılınan namaza cuma namazı denir. Hz. Peygamber’in ilk defa cuma namazı kıldırması ise hicret esnasında olmuştur. Şöyle ki, Resûlullah Medine’ye bir saat mesafede bulunan Kuba’ya varınca orada konaklamış ve pazartesiden perşembeye kadar ashabı ile beraber çalışarak İslâm’ın ilk mescidini inşa etmiştir. Cuma günü buradan hareket edip Medine yakınlarında Rânûnâ vadisine ulaştığında buradaki Sâlim b. Avf kabilesine misafir olmuş ve o sırada cuma vakti girdiğinden anılan vadideki namazgâhta cuma namazını kıldırmıştır.
10. ayette geçen “yeryüzüne dağılınız” anlamındaki buyruk, cuma namazının kılınmasından sonra çalışmaya, dünya işiyle meşgul olmaya dinî bir engel bulunmadığını belirtmektedir.
Önemli bir eleştirinin yer aldığı 11. âyette değinilen olayla ilgili olarak kaynaklarda yer alan bilgiler özetle şöyledir: Bir gün Resûlullah cuma hutbesi irat ederken Medine’ye bir ticaret kervanının ulaştığını ilân eden sesler duyuldu. O sıralarda kıtlık olduğu için gıda maddesi getirecek bir kervanın gelmesi dört gözle bekleniyordu. Bu sesleri duyan cemaatin önemli bir kısmı o anda ibadet halinde olduklarını unutup yerlerinden fırladılar ve o tarafa doğru koşmaya başladılar; mescitte sadece on iki kişinin kaldığı rivayet edilir (Buhârî, “Tefsîr”, 62; Tirmizî, “Tefsîr”, 62; Taberî, XXVIII, 103-105; İbn Atıyye, V, 309). Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 348-354
Kuran’da Cuma namazı ve günü ile ilgili delilimiz budur. Ayetler de gayet açıktır. Müslümanları bencillikten uzak tutmak için konulmuş farz bir ibadettir. Haftalık kongre tarzında değerlendirilmesi gereken bir gün ve saattir.
İnananların eş, dost ve akrabaları ile buluşma gün ve saatlerine bugüne ayarlamaları neticesinde birlik ve beraberliğin devamlılığına hizmet etmesi amaçlanmıştır.
9. ayette inanan her Müslümanı bağladığı çok açık olan bir emir olduğunu anlıyoruz. Dini olarak geçerli mazereti olanların dışında bütün inananlar sorumlu tutulmuştur. Mazeret kadın ve erkek için de geçerlidir.
Fakat gelin görün ki birçok konuda olduğu gibi vahye yetersizlik muamelesi yaparak ortaya çıkarılan fetvalarla Peygamberimizin ve ilk dönem sahabelerin uygulamalarından uzaklaştırılmıştır.
İçeriğindeki birtakım değişiklikler aslı bozmadığından güne ve ibadete anlam kayması şeklinde etki etmemiştir. Ama kadınlar bir şekilde camilerden, vakit, Cuma ve bayram namazlarından uzaklaştırılmışlardır. Bu ibadetler Allah’ın ayetine rağmen sadece erkeklere mahsus hale getirilmiştir. Bazen güç, bazen siyaset, bazen bölünmüşlüğün toksinleri yüzyıllar içerisinde böyle bir durumun doğmasına ve yerleşmesine sebep olmuşlardır.
Farz ve vacip namazlardan uzak tutulan kadınlar sünnet olan teravih namazlarıyla avundurulmuşlardır. Halbuki Peygamberimizin mescidi bir toplumun birçok ihtiyacına cevap veren bir işleve sahipti. İlim merkeziydi. Bütün namazların öncesi ve sonrasında ilim aktarımı yapılıyordu.
Hangi haklı gerekçe toplumun %50 sinin ilimden yoksun olmasını sağlayabilir ki? Allah’ın ilk emri bütün Müslümanlar için ‘’oku’’ dur. Ah Müslümanlar ah! Kitabınızla bire bir tanışmadığınız müddetçe sizi size ve kitabınıza bırakmayacak yeteri kadar yetkisiz yetkili vardır bilesiniz.
Son yüzyıldaki özgürlüklerin genişlemesi neticesinde kurulan dini içerikli menfaat örgütleri, kadınların bu mahzun ve mahrum hallerinden iyi faydalanmış ve kendilerine en büyük desteği kadınlardan bulmuşlardır.
Allah aklımızı, basiretimizi, şuurumuzu korumamıza yardım etsin. Bu konuda yaratıcımızın desteğine muhtacız ama ilk çabayı bizim göstermemiz gerekmektedir.
Allah’a emanet olunuz.