Yeni Kur’ân Meali’nin Özellikleri:
8. Müslümanlar arasında bilinen ve yaygın olarak kullanılan ayet-i kerimelerin aynen aktarılması: Elmalılı’nın yeni mealinde, zikir, tesbih, dua gibi vesilelerle Müslümanlar arasında yaygın olarak kullanılan ayetler Türkçeleştirilmeden, olduğu gibi Arapça ifadeleriyle aktarılmıştı. Bu, Kur’ân-ı Kerim’in orijinal dokusunu koruma gayretiyle yapılmıştır:
“’Alâ külli şey’in kadîr” (Tahrîm, 66/8), “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn” (Bakara, 2/154),
“Gufrâneke yâ Rabb” (Bakara, 2/285), “Fallâhu hayrun hâfizan ve hüve erhamu’r-râhimîn” (Hûd, 11/64), “Yâ esefâ alâ Yûsuf” (Yûsuf, 12/84), “Hayru’l-mâkirîn” (Âl-i İmrân, 3/54), “Elhamdülillâh” (Ankebût, 29/63), “Rabbü’l-’âlemîn” (Mü’min, 40/64), “Fa’lem ennehû lâ ilâhe illallâh” (Muhammed, 47/19), “Ve nahnu akrabu ileyhi min habli’l-verîd” (Kâf, 50/16), “Küllü men aleyhâ fân” (Rahmân, 55/26), “Tenzîlün min Rabbi’l-‘âlemîn” (Vâkıa, 56/80), “Bünyânun mersûs” (Saff, 61/4), “Âlimü’l-gaybi ve’ş-şehâde” (Cuma, 62/8), “Hayru’r-râzikîn” (Cuma, 62/11), “Huşubün müsennedeh” (Münâfikûn, 63/4), “Rabbenâ etmim lenâ nûranâ va’gfir lenâ inneke alâ külli şey’in kadîr” (Tahrîm, 66/8), “Hâlidîne fîhâ ebedâ” (Cin, 72/23).
9. Türkçe deyimlere ve bazı mahalli ifadelere daha fazla yer verilmesi: Elmalılı, yeni mealinde, Türkçe deyimleri ve mahalli ifadeleri daha sık kullanarak metni okuyucular için daha anlaşılır ve samimi hale getirmiştir. Kur’ân-ı Kerim’in konuşma diline uygunluğu ve muhatabına hitap eden yapısı, bu tür ifadelerin kullanımıyla daha iyi yansıtılmıştır:
“Biz” dediler: “Bir kuvvet sahibiyiz ve şiddetli harb ehliyiz, mamafih ferman senindir, artık bak ne ferman/emir buyurursun?” (Neml, 27/33), “…Ben, bir ateş hissettim, memulum ki/ümit ederim ki size ondan bir haber veya o ateşten bir eğsi getiririm de belki bir ocak yakar, ısınırsınız.” (Kasas, 28/29), “Bunlar, eskilerin bayat sözleri” (Şu’arâ, 26/137), “Önce en yakın aşiretini inzar et/soyunu sopunu gocundur.” (Şu’arâ, 26/214), “Başlarını dikerek kendilerine redd-i tarf edemez, yüreklerinin içi kofaya dönmüş bir halde koşacaklar.” (İbrahim, 14/43)
10.Yeni ve özgün ifadelerin kullanılması: Elmalılı, Arapça ve Türkçeye olan hakimiyeti sayesinde, yeni mealde daha önce kullanılmamış ifadeler ve alternatif anlamlar sunarak metni zenginleştirmiştir. Bu yaklaşım, meale hem dil hem de anlam açısından yenilikler katmıştır. Arapçanın inceliklerini ve Türkçenin ifade gücünü ustalıkla bir araya getiren Elmalılı’nın tarzı, mealin anlaşılır ve etkileyici olmasını sağlamıştır:
“Şüphe yok ki Rabbim, duayı herhâlde işitkendir.” (İbrahim, 14/39), “De ki: “Eğer Allah’ın indinde son konak (cennet) başkalarının değil de hasseten sizin ise, eğer davanızda sadıksanız, haydi ölümü ümniyye edinin (canınıza minnet bilin).” (Bakara, 2/94), “Rabbin dilediğini halk eder, ihtiyar eyler, muhayyerlik onların değildir. Sübhân O Allah ve çok yüksek onların ortaklamalarından/şirkinden.” (Kasas, 28/39).
11.Mekki sûrelerin manzum bir şekilde tercüme edilmesi.: Elmalılı, edebî değeri yüksek olan Mekki sûrelerin mealini, nazım (şiirsel) bir üslupla kaleme alarak onların estetik ve anlam boyutunu öne çıkarmıştır. Bu yöntem, söz konusu sûrelerin ifade gücünü daha etkileyici bir şekilde yansıtmaktadır. Elmalılı’nın nazım formundaki tercümeleri hem fesahat hem de bela- gat açısından okuyucuya Kur’ân’ın mesajını daha etkili bir biçimde sunmayı hedeflemiştir:
“Ya şerh etmedik mi sana bağrını. İndirip de senden Biz o bârını. Öyle çatırdatırken üstühvânını. Hem de yükselttik senin nâm u şânını. Demek ki zorlukla beraber var, bir kolaylık. Evet, zorlukla beraber var bir kolaylık. O halde fâriğ oldun mu yine kalk yorul. Rabbine rağbetle doğrul da doğrul.” (İnşirah, 94/1-8)