Elmalılı ile Rıfat Börekçi Arasındaki Mektuplaşmalar
3 Mart 1340 (1924) tarih ve 429 sayılı Şer‘iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiyye-i UmûmiyyeVekâletlerinin İlgasına Dair Kanun ile Şer‘iyye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine başvekâlete bağlı Diyanet İşleri Reisliği ve Evkaf Umum Müdürlüğü kuruldu. 16 Aralık 1922’de Şer‘iyye ve Evkaf Vekâleti Hey’et-i İftâiyye kaldırılıp Diyanet İşleri Reisliği’ninkurulması üzerine Rifat Efendi, bu vekâletin 31 Mart 1924’te Diyanet İşleri Reisi oldu ve ölümüne kadar (5 Mart 1941) bu görevde kaldı.
Elmalılı’nın metrukâtındaki çalışmalarımızda Rıfat Börekçi’nin, Elmalılı’ya 14 Temmuz 1932 ve 4 Ağustos 1932 tarihli iki adet mektup yazdığı, bu mektuplardan 14 Temmuz 1932 tarihli olanının ise kayıp olduğu tespit edilmiştir. Börekçi’nin, Elmalılı’nın metrukâtı içinde bulunan 4 Ağustos 1932 tarihli mektubu 18.5x27.5 cm ebatlarında, nohûdî renkli, çizgili iki varaktan oluşmaktadır. Sayfaların sol üst köşesinde Latin harflerle “T.C. Diyanet İşleri Reisliği” antetibulunmakta, kağıtlar sol tarafın 2,8 cm içerisinden boydan çizgiyle ayrılmakta ve satırlar çizgiden sonra başlamaktadır.
Elmalılı, Rıfat Börekçi’ye 19 Temmuz 1932 ve Ağustos 1932 tarihli iki cevâbî mektup yazmıştır. Çizgisiz nohûdî renkli kağıtlara yazılmış mektupların 19 Temmuz 1932 tarihli ve tek yaprak ve tek sayfa olanı 28x17 cm ebatlarında, Ağustos 1932 tarihli mektup ise 33.5x20,5 cm ebatlarında iki yaprak ve iki sayfadan oluşmaktadır. Rıfat Börekçi mektubunun sonuna “Diyanet İşleri Reisi” yazıp Latince “Rifat” diye imzalarken, Elmalılı mektubunun sonuna, “Dersiâmdan Elmalılı” ve “Elmalılı” yazıp 19 Temmuz 1932 tarihli mektubuna “Hamdi” imzasını atarken, diğer mektubuna “Hamdi” imzasından sonra ayrıca Latince “Hamdi” yazmıştır.
Elmalılı’nın Diyanet İşleri Reisliği ile imzaladığı Kur’ânMeâli sözleşmesinin tarihi 23 Mayıs 1932’dir. Elmalılı 19 Temmuz 1932 tarihinde Rıfat Börekçi’nin 14 Temmuz 1932 tarihli metrûkatta kayıp mektubuna yazdığı cevâbî mektupta, tercümenin hemen baskısının yapılması için karar verildiğini ve elinde tercümesi bitmiş kaç cüz var ise süratle gönderilmesinin ehemmiyetle tebliğ edilmesiyle üzüntüsünden ve hayretinden ne diyeceğini bilemez hâle geldiğini ifâde etmektedir. Sözleşmeden iki aya yakın geçen süre içerisinde Kur’ân-ı Kerîm’in başından altı cüz, sonundan da ve’z-Zâriyât ile Amme cüzlerinin meâlini yazdığını, meâli bir sene içerisinde tamamlamayı ümit ettiğini Elmalılı şöyle belirtmektedir: “…Teessür ve tehayyürümden ne diyeceğimi bilemiyorum. Henüz pek az bir zaman geçmiş olduğu halde bugüne kadar baştan altı cüzü, sonundan da ve'z-Zâriyât ile 'Amme cüzlerini yazmış bulunuyorum, özeniyorum, inşâallah bu gidişle, bir mâni' olmadığı takdirde bir seneye kadar bitirmeyi ümit de ediyorum.”
Mektubun devamında Elmalılı, Akif’le müştereken başladıkları bu işi yalnız bitirmek üzere söz verdiğini ve elinden gelen gayreti gösterdiğini, yapılan sözleşmede tefsir ve meâlin birlikte basılması şartının olduğunu, baskı konusunun mukâvele şartları çerçevesinde yapılabileceğini hatırlatmaktadır:
“…Tefsîr ve tercüme evvelâ müşterek bir eser olmak üzere başlanmış, yazılanda öyle yazılmış, bu kerre ki mukâvelede de tercüme tefsîrin içinde yani her ikisi birden ve aynı eserde tab' edilmek üzere ve ancak bu şart ile kabul ve teahhüt olunmuştur. Makâm-ı 'âlîlerine bir hicâbgetirmemek eslemdir, bu sene tab'a başlanacak zarûretimütehakkık ise mukâveledâiresindebaşlanabilir. Ama tefsîrintab'ı geri bırakılmak takarrur edince de hiçbir şey basılamayacak demek olur. Acizleri te'ahhüdümden zerre kadar inhirâf etmedim. Sabr u sebât-ı 'âlîlerine de i'timâdım ber-kemâldir. Ancak tercümenin ayrıca basılması haric ez mukâvele bir hareket olur. Böyle bir inhirâfı ise tecvîz buyuracağınıza ihtimâl veremem. Onun için dâ'îlerine bunu ehemmiyetle tebliğinden makâsad-ı 'âlî 'acaba yeni baştan bir teklîf yapmak mıdır? Yoksa oraca mukâveleyeri'âyet edilemeyeceği beyânıyla bundan böyle çalışmaktan vazgeçmemi bir ihtâr mıdır? gibi türlü ihtimaller içinde kaldım. Kur'ân-ı Kerîm hakkında "metin" ta'birininisti'mâlini de anlayamadım, çarem olsa idi yakından anlayabilmek için ziyarette bulunacaktım. Her halde ben te'ahhüdümüîfâyadevâm edeceğim. Yalnız bu vaziyyet karşısında tercümeyi tamamen bitirmeden hiçbir şey takdîm edememek iktizâ ediyor. Bundan dolayı tavzîh-i merâmaintizâr ile teveccühât-ı semûhîlerinindevâmınıniyâz eylerim Efendi hazretleri. 15 Rebîulevvel 1351 /19 Temmuz 1932 Elmalılı”
Elmalılı’nın 19 Temmuz 1932 tarihinde yazdığı mektubun Rıfat Börekçi’nin eline ulaşmamıştır ki bunu Börekçi’nin 4 Ağustos 1932 tarihinde yazdığı mektubundan anlıyoruz. Zira Börekçi mektubuna 4 Ağustos 1932 tarihli mektubuna, 14 Temmuz 1932 tarihli mektubuna cevap alamadığını ifâde ederek başlamaktadır. Börekçi, Elmalılı’ya, tercüme ve tefsirin hemen baskısının yapılmaya başlanması konusunda yetkililere katî söz verdiklerini, tefsirin baskısının ise uzun zaman alacağından ve takibi zor olduğundan tercümenin müstakil olarak basılmasını arzu ettiklerini ve böyle muvafık bulduklarını şöyle bildirmektedir:
“…Aynı zamanda taraf-ı fâzilânelerinden yazılmış olan mufassal ve kıymetli tefsirin tab' ve neşri uzun zamana mütevakkıf ve bunu herkesin ta'kîb edebilmesi de güç olduğundan tercümenin müstekıllentab'ı arzu edilmektedir. Tarafımızdan bunlar nazar-ı dikkate alınmış, tefsirinde ikmâli ve tab'ı ve neşrine mâni' teşkîl edebileceği vârid-i hâtır olduğuna bir taraftan metn-i celîlile birlikte tercümenin, diğer taraftan da ayrıca tefsîrintab'ına başlanılmasını muvâfık bulduk. Tab'a başladığımızı anlatmak için sizce hazırlanmış olan kısımlarla şimdiden işe başlamak lazımdır. Onlar tab' edilirken hazırlanan kısımlarda verilir.
Metn-i Celîlile birlikte tercümenin tab'ına başlarken bir taraftan da tefsirin tab'ınabaşlanacağından isteyenler tefsîre de mürâca'at ederek tercüme de mücmel olan noktaları oradan anlayabileceklerdir. Akif Bey’in sebebiyet vermesiyle bugüne kadar uzayıp gelmiş olan bu mesele bu sene bi'z-zât hükümet tarafından ehemmiyetle ta'kîb ve buna bir nihâyet verilmesi arzu edilmiştir. Buna nihâyet vermekte ancak tab'a başlamak demektir.
Binâen 'aleyh evvelce de bildirildiği üzere hazırlanmış olan kısımların hemen tab'a verilmesi için icâb eden mu'âmeleye tevessül olunmak üzere cevâbınızaintizâr olunduğunu 'arz eder ve bi'l-vesîle hürmetlerimi takdîm eylerim Efendim.
Diyânet İşleri ReîsiRifat”