Sev...
Sevmek
Sevgi
Sevgili
Sevinmek
Sevilmek
Sevinç
Hayatımıza hatta tüm insanlığa mal olan bu kelimelerin hepsinin kökeninde sevmek var...
Sev’den türer hepsi ya da sevmek eyleminden...
Bir çok yazar, filozof, sanatçı sevmenin ne olduğuyla ilgili uzun uzun düşünmüşler, buna yıllarca kafa yormuşlar ve sevmenin ne olduğuyla ilgili çıkarımlar yapmışlardır...
En basit anlamda sevginin tanımı ise bir şeye yakından ilgi duymaktır.
İlgi duyduğumuz şeyi içselleştirmektir...
Sevgi eğer karşı cinsle karşılıklı olarak yaşanan bir duruma dönüşürse taraflara Sevgili denir...
Sevgililer belirli bir süre içinde, belki bir yıl belki daha az ,belki de yetmiş yıl belki de daha çok birbirlerine sevgi verirler, yapılan bu sevgi alış verişi kesilmediği sürece de birbirleri için sevgili olurlar...
Sevginin kökenlerine biraz daha inersek, bir şeyi neden sevdiğimiz sorusunu sormak durumunda kalırız...
Bu soruyu sorma cesaretini göstermekte belki bize yeni düşünce kapıları açar...
Sahi insan bir insanı neden sever...
Ya da bir insan bir insanı nasıl sevmelidir...
Mesela balığı da severiz ama yeriz balığı...
Balıkla olan bu sevgi ilişkisi gerçek bir sevgimidir...
Sanıyorum büyük bir hızla akıp giden tüketim toplumu çağında sevginin anlamı da değişiyor...
Sevgilinin ve sevmenin anlamı sürekli bizi mutlu etmek durumunda olan, sürekli dayanacağımız ve sığınacağımız bir liman anlamına gelen birşeylere dönüşüyor...
Sevmek eyleminin sadece karşı cinse duyulan sevgili olma halinden çok daha büyük bir şey olduğunu unutarak yaşamaya başladık belki de sevgiyi...
Bizimle aynı şeyleri isteyen, isteklerimize sahip olmak anlamında paralel düşünebildiğimiz,hayallerimize ulaşabilmek için aynı şeyleri hedefleyebildiğimiz, aynı müziği dinlediğimiz, aynı yerlere gittiğimiz, aynı kıyafetleri giyebildiğimiz, aynı tatillere çıktığımız, aynı evlerde oturabildiğimiz, aynı okullarda okuyabildiğimiz, aynı dostlarla görüşebildiğimiz, aynı şeyleri düşünebildiğimiz insanlarla sevgililik haline ulaşıyoruz ya da ulaştığımızı zannediyoruz belki de...
Doğanın ve evrenin sevgili olma haline baktığımız da ise durum değişiyor...
Sahip olmak istediğimiz ideal sevgiliden çok daha uzak bir durum ortaya çıkıyor...
Dünyanın güneşe olan aşkından başlıyor sevgili olma durumu, dünya aşkından dönüyor, bir taraf gece olurken bir taraf gündüz oluyor mesela, geceyle gündüzün aşk hali çıkıyor ortaya...Gece gündüzü, gündüz geceyi bekliyor...
Çiçekle arının aşkından bal oluyor, Arı ne kadar aşıksa çiçeğe bal o kadar güzel oluyor, Yağmur ne kadar aşıksa toprağa bir o kadar verimli oluyor...
Nehir ne kadar aşıksa denizlere ve ne kadar özgür akabiliyorsa, dağlar suya o kadar yol veriyor, aşkın en büyük izi vadiler çıkıyor ortaya...
Ay ne kadar aşıksa dünyaya bir o kadar daha parıldıyor...
Şimdi sevgili olma halini bir kez daha düşünüyorum...
Sahip olmak birisinin bir şeyi olmak değildir sadece sevgi;
Yaratılmış olan herşeye sevgi duyabilmektir belki de, gerçek sevgiliyi ararken o arama halidir bazen sadece, dikenin gülüdür bazen, bazen de gülün dikeni olabilmektir belki de...
Sevgililik, insanı sevmektir belki de, sevgililik kendinden olan bir parçayı yeniden tüm evrene gönderebilmektir belki de...
Evet bugün 14 Şubat Dünya Sevgililer günü...
Tüm sevgililerin sevgililer gününü kutlarım, sevgilisi olmayanların da kutlarım...
Benim için gözümü açıp yaşayabildiğim her gün bana sevgililer günü...
Sevmenin bir günü olmaz derken, sevgiyi ve sevgililiği hatırladığımız her gün de kıymetli benim için...
O yüzden sevin birbirinizi...