Hemen her ekonomik krizde duyarız, ‘acı reçete’…
Bugünlerde de herkesin dilinde bir ‘acı reçete’ söylemi almış başını gidiyor…
Tamam biliyoruz, ülke ekonomisi can çekişiyor ve bu önümüze koydukları ‘acı reçete’ ile bir takım sıkıntılara katlanarak içinde bulunduğumuz darboğazın aşılması arzu ediliyor.
Buna eyvallah.
Lakin ne hikmetse reçetenin ‘acı’ kısmı hep dar gelirliye sunuluyor.
Acı ilaçlar hep toplumun en alt katmanındakilere yutturuluyor…
Mesele hiç acı reçetenin üst gelir grubunun, ‘ballı kesim’in önüne konduğunu duydunuz mu, gördünüz mü?
Ben duymadım, görmedim…
Mesela kamuda bol sıfırlı maaşlar alan yöneticilerden, ‘arpalık’ olarak girdiği yönetim/denetim kurullarında göbeğini kaşıyarak bol sıfırlı maaşlar alanlardan hiç fedakarlık istendi mi?
Herhangi bir vasfı olmamasına rağmen kamuda ‘Başdanışman, danışman, basın müşaviri Vs’ adı altında görevlendirilen ve aslında ne iş yaptıkları bilinmeyen asalaklar acı reçeteye maruz bırakıldıklarını işittiniz mi ?
Ya da temsil ettikleri millet sefalet içinde boğulurken mecliste el kaldırıp indirmekten, arada bir ‘dostlar alışverişte görsün’ misali önerge vermekten ve de göstermelik ‘kayıkçı’ kavgalarından başka bir şey yapmayan vekillerin ballı kaymaklı maaşlarından taviz verdiklerini gördünüz mü?
“Arkadaş memleketin hali harap, birkaç maaş almayalım” ya da “Maaşlarımıza bu yıl zam yapılmasın” diyen bir milletvekili örneğine rastladınız mı ?
Yok. Göremezsiniz.
Neyi görürsünüz ? Evine ekmek götürmekte zorlanan çalışandan hiç sektirmeden kesilen bilmem kaç kalem vergiyi…
Neyi görürsünüz, yıllarca çalışıp emekli olma hakkı kazandıktan sonra insanca bir yaşam beklerken açlığa, sefalete mahkum edilen emeklinin o üç kuruş maaşından ‘katkı payı’ adıyla yapılan kesintileri…
Neyi görürsünüz, en küçük para biriminin 50 lira olduğu bir ülkede 7500 lira ile geçinmek zorunda bırakılan, feryatları arşa ulaşmasına rağmen maaşlarına zam yapılmayıp, ‘şükür, kanaat’ önerilen milyonları…
Neyi görürsünüz, milletin parasını millete ‘sadaka’ mahiyetinde lütfedip bunu ‘müjde’ diye ilan eden yöneticileri…
Sevgili okurlar, değerli dostlar. Ben artık bu acı reçeteden de, bu reçeteyi her sıkıntılı dönemde önümüze koyanlardan da sıkıldım. Toplumun en alt katmanında yeralan biri olarak ekonomik krizin bütün yükünü omuzlarımda taşımaktan yoruldum. Aylardır zam umudu/beklentisi ile her sıkıntıya göğüs geren emekliye bir sefere mahsus olmak üzere 5 bin lira gibi günümüzde hiçbir anlam ifade etmeyen bir rakamı kar dağından kar bağışlarmış gibi müjdeleyen iradeyi Allah’a havale ediyorum.
‘Çalışan emekli muaf’ denilerek ülke gerçeklerinden ne kadar uzak olduklarını bir kez daha kanıtlayan bu iradeyi kınıyorum.
Ben çalışan bir emekli olarak bu sadakayı zaten alamayacağım lakin şartları uygun olanlara da buradan sesleniyorum; Gelin siz de bu sadakayı almayın. Zaten can çekişiyorsunuz, bir aylığına 5 bin lira ha olmuş ha olmamış…