Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’taki yerel seçimler öncesi AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda, seçimin sloganını ‘Gönül Belediyeciliği’ olarak açıklamıştı. Başkalarını bilmem ama Antalya’da bu sloganın hakkını fazlasıyla veren bir başkan var. Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü…
Partili çevrelerde biliniyor olmasına rağmen Hakan Tütüncü adını kamuoyu yaygın olarak ilk kez 2009 yerel seçimlerinde duydu. Kepez Belediye Başkan adayı olarak açıklandığında bir çok kişi şans vermiyordu kendisine. AK Parti’nin Kepez’i kaybedeceği algısı yaygındı. Ancak Tütüncü, güler yüzüyle, küçüğüne sevgisi, büyüğüne saygısıyla daha o günlerde gönül kapılarını aralamayı başarmış ve seçimi kazanmıştı. Özbe öz Antalya’nın çocuğuydu. İlk, orta ve lise öğrenimini bu kentte tamamlamış, sonrasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olarak hukuk ordusuna dahil olmuştu. 2001'de AK Parti'nin kuruluş sürecinde görev almış ve Antalya İl Gençlik Kolları Kurucu İl Başkanı olarak atanmıştı. 2003'de Antalya İl Yönetim Kurulu Üyesi, 2004'de Antalya İl Sekreteri olarak ana kademede görev almıştı. 2005-2009 yılları arasında iki dönem AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanlığı görevi artık siyaseten yolunun açık olduğunun belki de en önemli göstergesi olmuştu. Nitekim bu yol onu Kepez Belediye Başkanlığı’na taşıdı. Tütüncü daha ilk günlerinden itibaren sıra dışı bir başkanlık profili çizdi. Onu herkes sokakta, kahvede, hatta evlerinde görebiliyordu. Çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı oluyordu.
Bugün de yaptığı gibi…
Kepez’de gerçekleştirdiği müthiş dönüşümün yanı sıra gönüllere hitap eden bu yaklaşımı sonucu halk 2014’te bir kez daha ‘Tütüncü’ diyerek görevine devam ettirdi. O ikinci başkanlığı döneminde de aynıydı.
İçten, samimi, sıcak, sevecen…
Nihayetinde her türlü ayak oyunlarını döndüğü 31 Mart seçimlerinde de sandıktan çıkmayı başardı. Çünkü Kepez halkı onu sevdi. Üstelik sadece Kepez de değil. Tüm Antalya sevdi. Bunu her yerde görmeniz mümkün. Gittiği her yerde sevgi çemberine alınıyor. Önceki gün bir işletmenin açılışında karşılaştık. Protokolden bir çok kişi vardı açılışta. Sivil toplum örgütü temsilcileri filanda vardı. Ancak hiçbiri Tütüncü’nün gördüğü ilgili görmedi. Daha kapıdan içeri girdiğinde etrafı sarıldı. Selfie çektirmek isteyenler, dokunmak, iki satır da olsa sohbet etmek isteyenler birbiriyle yarıştı. Abarttığımı düşünüyorsanız lütfen Hakan Tütüncü’nün herhangi bir programını takip edin göreceksiniz…
Demem o ki, Hakan Tütüncü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Mart seçimleri için belirlediği ‘Gönül Belediyeciliği’ni 10 yıldır zaten yapıyor. Kepez’de girmediği hane, girmediği gönül kalmamış. Kentin hemen her yerinde gönül kapıları da, hane kapıları da ardına kadar açılmış. Sosyal medyada görüyorum, adam Muratpaşa’da oturuyor Tütüncü’yü evine davet ediyor. Konyaaltı’ndaki de öyle. O da gücü, mesaisi yettiğince bu davetlere icabet ediyor. Gönül yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.
Bu yol onu bir yerlere götürecek muhakkak. Ve eminim ki bu gönül zinciri onu layık olduğu en yüksek noktaya ulaştıracak…
***
Yukarıdaki yazıyı, 29 Temmuz 2019’da, o dönem görev yaptığım Manşet Gazetesi’nde kaleme almıştım. 3 dönem başkanlık yaptığı Kepez’de müthiş bir dönüşüme imza atan Hakan Tütüncü, şimdilerde aynı şeyi Antalya Büyükşehir’de gerçekleştirebilmek için yola çıkmış durumda. Yukarıdaki yazımın son cümlesi, “Bu yol onu bir yerlere götürecek muhakkak. Ve eminim ki bu gönül zinciri onu layık olduğu en yüksek noktaya ulaştıracak…” olmuştu. Nitekim bu öngörümüz, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak ilan edildiğinde gerçekleşmiş oldu. Kepez’deki ilk başkanlık döneminden bu yana sadece hizmetlerle sınırlı kalmayıp gönüllere de dokunan ve her fırsatta “Biz gönüllere talibiz” diyen Tütüncü, bugün Antalya’da halkta en fazla karşılık bulan siyasetçi…
Bu durum sandığa yansır mı ya da ne derecede yansır bunu ancak 31 Mart akşamı hep birlikte göreceğiz. Ancak ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ sözünü hatırlayıp geçmişte yaptıklarına ve de dokunduğu gönüllere baktığımızda şansının bir hayli fazla olduğunu söylemekte sakınca görmüyorum.