Aynı filmi habire izleyip duruyoruz…
Bu seçimde de hep izlediğimiz o film yine vizyonda.
Bir tarafta ‘din elden gidiyor’ haykırışları, diğer tarafta ‘cumhuriyet kazanımları yok oluyor’ feryatları.
Ve her iki tarafında ‘öcü’ olarak öne sürdüğü ‘terör’ unsurları…
İki taraf da birbirini terör örgütleriyle ilintili partilerle ‘işbirliği’ yapmakla, dolayısıyla ‘terörist’ olmakla suçluyor. Kafalar karıştıkça karışıyor…
Bakıyorum da, bizde yaşananların çok azı bir Avrupa ülkesinde yaşansa herhalde halk büyük tepkiler verirdi. Bizde ise o kadar sıradanlaştı ki kimsenin umurunda değil.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 29 Nisan’da çıktı, “15 Temmuz onların fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs da siyasi darbe girişimleridir. Bu kadar açık ve nettir. 14 Mayıs 2023, Batı’nın siyasi darbe girişimidir” dedi mesela. Yani muhalefeti FETÖ örgütüyle ilişkilendirdi. Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, Millet İttifakı için “Bu hainler alsalar alsalar ağırlaştırılmış müebbet ya da vücutlarına mermi alırlar” tehdidinde bulundu…
HDP ve Türkiye İşçi Partisi'yle birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde yer alan ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıklayan Yeşil Sol Parti’nin milletvekili adayı Sırrı Sakık, "Biz bu sistemi değiştireceğiz. Biz masada oturup bir bakanlık, bir milletvekili veya cumhurbaşkanlığı yardımcılığı değil. Biz yüz yıllık Cumhuriyet'i değiştireceğiz” dedi açık açık…
Millet İttifakı içerisinden yükselen HDP eleştirilerine, “Siz Kürtlerin ve HDP'nin Emek ve Özgürlük Bloku'nun oylarıyla gelip Cumhurbaşkanı olacaksınız, Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaksınız, bakan olacaksınız. Size oy vereceğiz ama şunu yapmayın etmeyin. Herkes haddini bilecek. Binde sıfır noktalarda olan siyasi partiler, bakanlık, cumhurbaşkanlığı yardımcılığı isteyecek. Herkes haddini bilecek” diye çıkıştı Sakık.
Bu sürecin başından beri yazıyorum. Gidilen yol yol değil. İki ittifak da toplumu gerdikçe geriyor. Onlar gerdikçe tabandaki basınç da artıyor. Allah korusun her şey bir kıvılcıma bağlı. İşte geçen gün Erzurum’da birileri bu kıvılcımı çakmaya çalıştı. Millet İttifakı mitinginde Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu bir grubun taşlı saldırısına uğradı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar,“Öl de ölelim, vur de vuralım” diye slogan atan gençlere “Bekleyin, onun da zamanı gelecek” dedi ya, şaka gibi…
Ne oluyor, bu ülke, bu toplum nereye sürükleniyor?
İstenen, arzu edilen ne ?
Bir iç savaş çıkarmak, milleti birbirine düşürmek mi?
Sevgiye, saygıya, hoşgörüye ne oldu?
Herkes aynı şeye inanmak, aynı düşüncede olmak zorunda mı?
Hani bu ülkede demokrasi vardı?
Bu yaşananlar ‘Arap Baharı’nı ülkemize de getirmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmek değil midir?
Bütün bu olan bitenler ülkemizi bir felakete doğru sürüklüyor. Ben bunu görüyor ve korkuyorum.
Ve bir kez daha tüm başta siyasi liderler ve ekipleri olmak üzere herkesi buradan itidalli davranmaya çağırıyorum.
Lütfen herkes aklını başına alsın. İktidar için ‘her yol mübah’ anlayışı bu ülkeyi bölmeye, parçalamaya götürür. Bu anlayıştan vazgeçin ve bizlere o dilinizden düşürmediğiniz demokrasiye uygun bir seçim atmosferi yaşatın…