Bilginin sözlük anlamına bir bakalım: ‘’Bilgi, İnsan aklının alabileceği gerçek, olgu ve ilkelerin tümüne verilen addır. Başka bir tarifte, bir konu ya da iş konusunda öğrenilen, öğretilen ve öğrenilmesi gereken şeylerdir.
Bilgi nedir nasıl meydana gelir?
Bu sorunun birçok cevabı literatürde var. Cevabın birinde bilgi: ya doğrudan deneyimler ya da dolaylı olarak prosedürel dil yoluyla ortaya çıkar. İnsan için bu kadar büyük bir önem taşıyan bilgiyi, genellikle bilen ile bilinen veya özne ile nesne arasındaki ilişkinin sonucunda ortaya çıkan ürün olarak tanımlanır.
Yani bilgi için insan temelli bir çalışmadan bahsedebiliriz. İnsana lazım olanlar ise, akıl, fikir, nesneler, fiziksel maddeler, ölçülebilir hareketler ve gözlemleme imkân ve zamanı gibi şeylerdir.
İlim ne demek?
İlmin sözlük anlamı, bilmek, şuurda oluşan ve kesin bir manada bilmek anlamındadır. Kâinatta olmuş, olan ve olacak olan bütün bilgilere yine ilim denir.
Bilgi ile ilim arasında fark var mıdır?
Bilgi, bilenin fiilini anlatır, başka şeye atıfta bulunmaz, ilim ise bilenin dışında da bir tesiri olan bir sonuca işaret eder.
Bir başka tarifte bilim yalnızca maddi dünya ile ilgilenir. Ancak ilim manevi ve dünyevi bilgilerin tamamını içermektedir. İlimde maddeye ek olarak maneviyat söz konusuyken bilimde yalnızca madde vardır.
Sonuç itibarıyla daha birçok cümle kurulabilirken özet olarak Arapça ilim ‘den gelen bu kelimenin Türkçe ‘deki karşılığı bilgidir de denilebilir.
Bu kadar tariften sonra bu yazıya sebep olan duygu ve düşüncelerime gelelim.
Tarihsel süreç içerisinde insanoğlu gözlemleri ve tefekkürü ile bilgi toplayıp onu hafızasında biriktirdi ve sürekli bir gelişim içerisinde oldu. Zaman ilerledikçe bilgileri saklama şekillerini de geliştirdi. Hafızadan resme, resimden sayfalara, sayfalardan kitaplara, şimdi ize hafıza kartlarına kadar geldi.
Bir başka gelişim se maddi ve manevi alanlarda farklı metodlarla bilgi ve ilim çalışmaları kendisine alan buldu.
Matematik, Fen, Uzay, Ekonomi, Felsefe, Din ve Tarih gibi birçok alanda insanoğlu bilgiyi belirli çerçevede kurumsal bir kimlik haline getirdi. Bu uğraşıların sahiplerine de Bilim ve ilim adamı ismini verdi.
İlmin, Bilimin ve bun alanda uğraşan insanların ahlakla ilişkisi hakkında da bir şeyler söylemek lazım.
Bu çalışmanın ahlakın tarifiyle değerlendirilmesi demek uğraşan kişinin ilim ve bilgi disiplinleri çerçevesinde çalışması hadisesidir.
Belgelerin doğruluk derecesi, çalışmada kullanılan üslup ve dil çalışmaların ahlakiliğine yardım eder.
Kendisinden önce yapılmış çalışmalara her şekilde saygı duyan, eleştirilerini bilgi disiplini çerçevesinde belgelerle yapan, doğrularını tereddütsüz bir şekilde kabul eden bir çalışmanın adıdır ahlakilik.
Belgelere ve şahitlere dayalı bilgilere duygusal yaklaşmadan kabul etmek bilimsel çalışmaların gelişerek büyümesine katkı sağlar.
Bilimsel çalışmaların en çok sevdiği iklim özgürlük ortamıdır. Bilim adamının dili ve kalemi yanlış da yapsa engellenmemelidir. Gerçek bilim adamları hatalarını tespit etmede ve onları terk etmede hiç de çekimser davranmazlar. Her hatadan da gelecek için dersler çıkarırlar.
İlim adamlarının ve eserlerinin halka yansıyan adresleri okullar ve kütüphanelerdir. Bu kanalların da korunaklı bir özgür ortamlarda yol alması sağlanmalıdır. Güncel siyaset ve çekişmeler, ideolojik kavgalar, hırslar ve makam mevki mücadelelerinde ilim ve insanları hep korunmalı ve onlar üzerinden çatışma ya da mücadele ortamı oluşturulmasından şiddetle kaçınılması lazım gelir.
İşte bütün bu disiplinler çerçevesinde oluşturulmuş eğitim ve öğretimin kurumsal kimliğinin tedrisatından geçenler medeniyet denilen insanın hayat kalitesindeki en yüksek rütbenin taliplileri ve sahipleri olurlar.
Bugün en büyük problemi olan eğitim ve öğretim konusunda ve akademik çalışmalar alanında bir sürü yanlışı sonuçlarını bile bile yapıyor olmamızdır. Okuma kültürümüzün de yüzdelik bir dilimle dahi anlatılmakta zorluk çekilmesi utanç verici bir durumdur.
Akademinin özgürlüğünün yeterince sağlanamaması, ideolojik ve kişisel çekişmelerin çok çirkin ve alenen yapılması ilim havuzuna akması gereken sağlıklı bilgileri engellemektir.
İlmin ve bilimin olmadığı, ilmi çalışmaların teşvikinde bir sürü barajların oluşturulması, okuma kültürümüzü engelleyen faktörlerdeki arsız durumlar ve diğer engeller toplumumuza cahil ve yarı cahil insanlar üretmektedir. Bu iki tehlikeli guruptan bugün ve gelecek için fayda beklemek tekeden süt beklemeye benzer.
Bir taraftan seviyesiz siyaset, diğer tarafta ideolojik gözlükler, başka bir alandan dini demoklasin kılıcı gibi karşısında olan herkese tehdit aracı olarak kullanmak ilmi faaliyetlerin gelişimini engellemenin en etkili şeklidir. Avrupa bu süreci 200 sene önce yaşadı ve durumla hesaplaştı.
Bu tiplerin cehaletinin zalimlikle karışması kaçınılmazdır. Çünkü karşı olduğu ya da hoşlanmadığı bir fikir ve o fikrin sahibi için dilinin kemiği olmadığından, utanmayı bilmediğinden, hadsizlik okulundan şeytani bir rütbe sahibi aldığından dolayı çok rahat davranır. Çünkü o cahil ve zalimdir.
Bir başka disiplin de ilim ve bilim adamlarının bütün birikimlerini dünyanın bütün kullanıcılarına fayda sağlamasını amaçlamalarıdır. Bu da ahlakilik ilkesi gereğidir. Elde ettikleri bilgi ve ürettikleri sonuçlar dünyanın felaketine sebep olmamalıdır. Eğer olursa onlarında nimeti kötüye kullanan zalimlerden farkı olmayacaktır. Mesela, Atomdan elektrik te üretiliyor, bomba da yapılıyor olması gibi.
Bu anlattığım çerçevede okuyacağınız kitapları, dinleyeceğiniz kişileri ve konuları, takip edeceğiniz şahısları belirlemeniz iki dünya mutluluğunuz için gerekli bir disiplindir.
İlimle filmi, ilim adamıyla filim adamını, tefekkür sahipleriyle fikir hırsızlarını, rol çalanlarla rolün hakkını verenleri ayırt etmenin yolu da cehalet gözlüğünden kurtulup aklı, fikri ve şuuru aktif tutmaktan geçer.
Şu an itibarıyla bireysel olarak ilmi gelişimimiz ve dini hayatımızla ilgili çok çalışma yapmalıyız. İç denetim, iç temizlik, çevre temizliği gibi başlangıç çalışmalarının ardından zihnimizi yeniden yapılandırma mücadelesini anlattığım ilkeler çerçevesinde yapmalıyız.
Aklınızı örten her şeyden uzak durmalıyız. Rabbimiz bize aklımızı çalıştırmamız şartıyla verdi. Aksi takdirde akıllarımızın üzerine pislik atılıp etkisiz hale getireceğini ve azap vereceğini de belirtti. (Yunus Suresi 100,)
De ki: “Bilenler ile bilmeyenler, hiçbir olur mu? Hiç şüphesiz ancak akıl sahipleri (bunu) idrak edip anlar.” Zümer Suresi 9,
Her birinize medeniyet hedefli ilim ve bilgi dolu bir hayat diliyorum. Sizlere rabbimizin bu konudaki uyarılarını dikkate almaya davet ediyorum.
Hoş olunuz, Hoşça kalınız, bilgi ve bilgelerle yaşayınız, Allah’a emanet olunuz.