İnsan; sır dolu bir canlı. O’nu anlamaya çalışan yine insan. Yaratılışından beri her vesileyle kendi kapasitesinin peşinde olan yine insan.
Görüntüde fiziki bir beden var. O bedenin işleyişini oluşturan, onu insan diye anlamlandırıp adlandıran, onu hareket etme imkanıyla donatılan, yaşadığı gezegenin her türlü şartlarında ayakta kalabilme gücüne de sahip olan, etten, kemikten, kastan, kandan, sudan ve sair maddelerden teşekkül etmiş bir sistem var.
Bu bedenin sayıp sayamadığımız her bir biyolojik parçasının gözle görülmeyen ve elle tutulmayan özellikleri ve işlevleri var.
Varlığını işlevlerinde ve yaptıklarının sonucunda görebiliyoruz. Bu müthiş bir kombinasyon.
Bedenin anlatılan özelliklerinin genel adına can veya ruh deniliyor. Bedende can-ruh olduğunda bedenin her organı akıl ve şuurla anlaşılabilecek tavırlar sergilemektedir.
İlk çağlarda bu işleyiş bir cümle ile özetlenebilirken, şimdiki zamanda her organ için bilinen performansları bile çok ciddi içerikler sunmaktadır.
Küçük büyük hiçbir organ birkaç cümlede özetlenemiyor. Gen ve hücre biliminin genişlemesi sürecinde karşımıza çıkan gerçeklerin bilim adamlarını heyecanlandırması bir tarafa, insanoğlunun biyolojisinin geleceğini derinden etkilemiş olduğunu görüyoruz.
Geçmiş yazılarımın birinde bazı işlerin meslek olamayacak kadar büyük ve derin bir alana sahip olduklarını söylemiştim. Tıp biliminin de kendi alanının ilminden sürekli gelişerek pay aldığını son yıllarda daha iyi görüyoruz.
Tıbbiyenin Cerrahi ana bilim dalının cengaverleri olan cerrahlar bu alanın zirvesindeki mücadelecileridir. İnsanların bedenlerinde yine bir insan olarak problem çözmek için olağan dışı işler yapmaları, organlarda oluşan düzensizlik, hastalık, işlev bozukluğu gibi tehditleri neşter kullanarak çözüm bulmaları hayret üstü bir çalışmadır.
Bu çalışmayı meslek olmaktan çıkaran en önemli özellik ise insanın canı üzerinde riskli bir çalışma yapmalarıdır. Bu kolay anlaşılabilir bir cesaret değildir.
Her türlü maddeyle oynayabilirsiniz. Hata yaptığınızda en fazla bir hammaddeyi işe yaramaz hale getirirsiniz. Yenisini alır, hatanızı da telafi edebilirsiniz.
Ama insan olan Cerrahın insanın herhangi bir organındaki arızayı düzeltmek için yaptığı cerrahi çalışmaların riski sakatlık ve ölümdür. Yani o insanın dünya hayatına nokta konmasına vesile olmuş olur.
İşte bu yapılan işe sözlük anlamıyla meslek denemez. Çünkü meslekten daha öte bir iştir.
Cerrahın da bir insan olduğunu düşünürsek eğer insanın kendisiyle olan bu cesur çalışmasını yine insan olarak kolay bir şekilde anlamak mümkün değil.
İş dönüp dolaşıp geliyor adı insan olan bu canlının yine insanı hayretlere düşüren özelliklerine. Çünkü insanın dışında bu tür işlerle başka hiçbir canlı uğraşamaz.
Ah bu insan!
Yaratıcımızın her yarattığını dünyaya uyumlu olabilecek bir donanımda yaratması çerçevesinde insanoğlu bütün canlıların en üst donanıma sahip oldukları ortadadır.
Şu ayetlere bakıp uzun uzun düşünelim. Anlamak için bakıp düşünmenin gerekliliğini her akıl sahibi bilir.
&&Gaşiye suresi 17-20: ‘’Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır! ‘’
İşte insan bu sırların peşinden gidebilecek cesarette ve zihinsel donanımda yaratılmıştır. İnsanın en dikkat çekici özelliklerinden birisi de merak duygusudur.
Düşünen insan merak duygusuyla hep görünmeyeni merak etmiştir. Hep bir sonraki aşamayı merak etmiştir. Bu merak sayesinde Tıp dünyasında bilhassa cerrahide gelinen nokta insanlığın büyük bölümünü şaşkına çevirmiş durumdadır.
Organ nakillerinin her çeşidi, ortopedi ameliyatları, beyin cerrahisi, mikro cerrahi denilen bu alanın en çılgın işi kalp cerrahisidir. Daha aklımızın ermediği detayları üreten de insanoğlu, anlayan da insanoğlu, şaşkına dönen de insanoğlu, daha fazla çalışan da insanoğlu.
Her alanda ve her şey için dünyanın her halinde etkin olan bir canlıdır insanoğlu. Şimdi gözünü uzaya dikmiş durumdadır.
Haydi kolay gelsin bize, size, onlara.
Ey cerrahlar selam olsun sizlere.
Değerli okurlarım, hoş olunuz, hoşça kalınız, Allah’a emanet olunuz.