Herkesin bildiği gibi değişim, sadece ülkemiz ve Müslüman devletlerin halkları değil bütün dünyanın hissettiği ve kontrol edilemeyecek hızla ve güçlü bir yapıda devam etmektedir.
Her gelen yeni nesil farklı bir anlayışla büyüyor. Yakın geçmişinden bile uzak, hatta yabancı bir şekilde büyüyor.
Çocuklar görünürde çekirdek de olsa bir aile içerisinde büyüyor gibiler ama gerçekte kendi zamanlarının bilhassa sanal gerçekleriyle yetişmek durumundalar. Bu gerçekler onların ana eğitmeni gibi neredeyse her anlarına hükmeden bir mürebbiye gibi.
Psikologlar, toplum bilimciler, pedagoglar ve minvalde araştırma ve inceleme yapan okur yazarların tespitlerine göre 2000’li yıllardan önce var olan nesiller arasındaki farkın yaş ortalaması 7-10 yılken milenyumun ardından bu fark 1 yıla kadar düşmüş durumdadır.
Bu farkın en büyük sonucu ise aileden ve aile bireyleri olan kardeşlerinden ya da diğer akranlarından kopuk bir hayatı yaşamak zorunda olmalarıdır.
Aynı oyunları oynamıyorlar, aynı şeylere gülmüyorlar, aynı şeylerle eylenmiyorlar, aynı şeylere ilgi göstermiyorlar.
Bu ve benzeri bütün farklılıklar nesillerin birbirine inanç, kültür, adet ve gelenekleri aktararak bir millet olarak geçmişten geleceğe uzanan zincire eklenmesi gereken halkaları kesintiye uğratmaktadır.
Bu hızlı değişim öz kültürümüzü oluşturan her bir parçanın gelişerek zamana uygun hale gelmesini engellemektedir.
İnsanlık tarihi böyle bir dönem yaşamış mıdır emin değilim. Bu tür gelişmelerin ve değişimlerin olduğu ve de çok hızlı olduğu bir dönemi şimdiye kadar tarih yazmadı.
Peki bu duruma bir ilacı olan var mı?
Bu durumu dert edinenlerin dermanları var mıdır?
Çok da dişe dokunur bir şey okumadım, germedim ve de duymadım maalesef. Söylenen birçok şey kısa vadeli ve popülist bir içeriğe sahip. Yani yarınlara dair işe yarar sözü olan yok gibi.
Diğer taraftan sadece sorunları yazmak da işin en kolay tarafıdır.
En azından bütün olan bitene karşı söyleyebileceğim üç beş satır cümlemi de yazmam usulün gereğidir.
Şöyle sıralayabilirim.
-Kişisel hayatımızdaki olumsuzlukları olabildiğince açık bir şekilde tespit etmemiz lazım. Ardından bu olumsuzlukları düzeltmek için gerçekçi çözümlerle sorunların giderilmesine çalışmalıyız.
-Ardından en yakınımızdakilerin ve sorumlu olduklarımızın hayatlarındaki olumsuzlukların da iyileştirilmesi çalışmalarına başlamalıyız. Bu çalışmalar daha hassas bir çözüm mücadelesi gerektirmektedir. Çünkü başka hayatlar ve başka seçenekler devrededir ve bazı bilinmezler de doğal olarak devrede olacaktır.
-Ardından iyi olup yakınlarımızdaki iyilerin sayısını çoğaltabilirsek aynı mücadeleyi aynı ruhla verenlerle birlikte olmaya çalışmalıyız.
En çok dikkat etmemiz gereken şey ise hızlı değişimlerin çok tehlikeli olduğu gerçeğidir. Her sosyal olay ya da tabiat olaylarında felaket kelimesini kullanmak en çok bilinen tecrübelerdendir.
Bu değişim kısa sürede bitecek gibi de görünmüyor. Teknoloji ve internet devrimlerinin her zaman bir sonraki aşaması ve gelişimi devam edegelen bir gerçektir. Bu durdurulamaz bir çarktır. Her zaman birkaç aşama sonrası hesap edilir.
Şimdi sanal zekâ gerçeği hayatımıza üst perdeden girmiş bulunmaktadır. Neredeyse insanlar gibi olanı biteni analiz eden bilgisayar yazılımları tedavülde. Tüketim sektöründen silah sanayiine, ulaşımdan iletişime kadar her alanda insan emeğini hiçe sayan bir sonuç yaşamaktayız.
Yakın gelecekte insanın yazdığı bu yazılımlar bilim adamlığı etiketini de boşa çıkaracak gibi. Hatta gibisi fazla.
Yani insan insana savaş açmış gibi. İnsanoğlu olarak kendi kendimize ettiğimizi başka hiçbir yaratık yapamadı ve de yapamayacaktır.
Bu yolun sonuna dair bir sürü komplo teorileri de var zaten. Meşhur bir sloganı bilmeyen yok gibi. ‘’Tanrıyı Kıyamete Zorlamak’’ dedikleri bir provokasyonu din ve ideoloji haline getirmiş hadsiz insanların varlığı da meşhur bir durum.
Değerli okurlarım, şimdi ve yakın geleceğe dair durum tespiti cümlelerimizin bir kısmını kurmaya çalıştım. Tabi ki hepsi bunlar değil.
Bu yazdıklarım her birinizin düşünmesine katkı sağlaması en büyük dileğimdir. Bu konuyu sürekli gündemde tutup yeni çözüm yolları bulma çalışmaları sürekli devam etmelidir.
Allah cümlemizin ve bilhassa bu ve benzeri konularda düşünen ve çözüm yolları arayanların yar ve yardımcımız olsun.
Hoş olunuz, hoşça kalınız, Allah’a emanet olunuz.